İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü Kutlu   Olsun!


Ortak Basın Açıklaması 1 Mayıs 2015

İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele Ve Dayanişma Günü Kutlu Olsun! 

İşçi ve emekçilerin; kapitalist sömürüye, emperyalist saldırganlığa, işsizliğe, yoksulluğa ve her türlü ayrımcılığa karşı alanlara çıkan; iş, ekmek, barış ve özgürlük mücadelesi yürüten herkesin 1 Mayıs’ını kutluyoruz.

İşçi sınıfının iki yüz yılı aşkın süredir süren mücadelesinin simge günü olan 1 Mayıs birlik, mücadele ve dayanışma gününde, Türkiye’nin ve dünyanın dört bir köşesinde sermayenin baskılarına karşı direnen, talepleriyle alanlara çıkan bütün sınıf kardeşlerimize selamlarımızı gönderiyoruz.

Başta Gezi Direnişi’nde kaybettiğimiz gençlerimiz olmak üzere, Soma’da Ermenek’te madenlerde, inşaatlarda, tersanelerde, ekmek parası peşindeyken iş cinayetlerine kurban giden işçi kardeşlerimizi saygıyla anıyor, katillerinin peşini bırakmayacağımızı buradan ilan ediyoruz.

 

Değerli Arkadaşlar,

Sermayenin ve onun sözcüsü olan siyasi iktidarın giderek artan ve şiddetlenen saldırılarına karşı; işçi ve emekçilerin, emek ve demokrasi güçlerinin kendi içinde birleşmeye, dayanışmaya ve mücadeleye en çok ihtiyaç duyduğu günleri yaşıyoruz.

Bizler, 1 Mayıs’ta birlik, mücadele ve dayanışma vurgusu yaptıkça, siyasi iktidar ve onun güdümündeki sendikal bürokrasi 1 Mayısı özünden saptırmak, emekçileri bölerek zayıf düşürmek için bütün araçlarını devreye sokuyor.

1 Mayıs’ı bütün ülke çapında, tarihsel anlamına ve özüne uygun bir şekilde kutlama isteğimize rağmen, emek ve demokrasi güçlerinin birleşik mücadelesinden rahatsız olanlar 1 Mayıs alanlarını yasaklamak ve emekçileri bölmek için boş durmuyorlar.

Ancak bütün bölme girişimlerine rağmen alanlara çıkan emekçilerin, hem siyasi iktidara, hem de iktidara paralel sendika bürokratlarına gereken cevabı  verecektir.

Değerli Arkadaşlar,

Siyasi iktidar, yıllardır toplumun farklı kesimlerinin giderek artan ve acil çözüm bekleyen sorunlarını geri plana iterken, kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda başta eğitim olmak üzere, günlük yaşamın bütün alanlarında farklı toplum kesimlerini ayrıştırmaya, kutuplaştırmaya ve bölmeye çalışmaktadır.

Bugüne kadar attığı her adımda, sadece kendisi gibi düşünenler için demokrasi ve özgürlük talep eden, farklılıkları yok sayan, en temel demokratik talepleri bile aşırı şiddet uygulayarak bastırmaya çalışan siyasi iktidarın kendine demokrat ve sahte özgürlükçü yüzü bugün geniş toplum kesimleri tarafından daha net görünmeye başlamıştır.

Bugün işçi ve emekçilerin karşı karşıya bulunduğu sorunlar ile yıllardır ezilen, yok sayılan, ötekileştirilen halk kesimlerinin sorunları, barış ve özgürlük talepleri iç içe geçmiş durumdadır. 1 Mayıs bu anlamıyla dil, din, etnik kimlik ve inanç farklılığı gözetmeksizin bütün işçi ve emekçilerin ortak taleplerle birleştiği, birlikte mücadeleyi ilmek ilmek örmeye başladığı bir gün olmak zorundadır.

Sermaye ve onun sözcüsü olan AKP’nin haklarımıza yönelik saldırıları ekonomik, sosyal, siyasal ve ideolojik olarak hayatın her alanında etkisini hissettirdiği bu dönemde 1 Mayıs’ı tarihsel ve güncel anlamına uygun olarak kutlamak elbette yeterli değildir. Bugün hepimiz, birlik, mücadele ve dayanışma duygularını 1 Mayıs sonrasında daha da ileriye taşınmak sorumluluğu ile karşı karşıyayız. 

Değerli Arkadaşlar,

Dünya çapında her geçen gün, işçi ve emekçilerin günlük yaşamına ve haklarına, işine, ekmeğine ve örgütlü mücadelesine karşı başlatılan yoğun saldırılar devam ediyor. Yeraltı ve yerüstü zenginliklerimizin özelleştirilmek istenmesi, çalışma ve yaşam koşullarımızın ağırlaşması, kentsel dönüşüm, nükleer santraller ve HES’ler ile yaşam alanlarımızın talan edilmesi, iş cinayetlerin giderek artması, sermayenin saldırganlığına karşı tek çıkış yolu, 1 Mayıs’ın 125 yıldır temel sloganı olan BİRLİK, DAYANIŞMA ve MÜCADELE olmalıdır. Bugün dünya ve Türkiye, emek ve özgürlük düşmanları tarafından sermayenin çıkarları doğrultusunda yeniden şekillendirilmek istenirken, özelleştirmelere, işten atmalara, açlığa ve yoksulluğa, iş güvencemizin elimizden alınmasına, angarya ve taşeron çalışmaya, eğitim ve sağlık hakkı başta olmak üzere, kamu hizmetlerinin tamamen piyasaya açılmasına neden olan tüm yasal ve fiili düzenlemelere karşı, birleşik bir emek mücadelesinin oluşturulması büyük önem kazanmıştır.

Emperyalizmin, sermayenin saldırılarına karşı işçiler, emekçiler, köylüler, Türkler, Kürtler, Araplar, Aleviler, Sünniler ve burada adını sayamadıklarımız birlikte ve ortak mücadele etmedikçe, güçlerimizi birleştirip tek yumruk halinde karşılarına çıkmadıkça bizleri ve çocuklarımızı karanlık bir geleceğin beklediği açıktır.

Değerli Arkadaşlar,

Bugün artık ülkede yaşayan herkes için yoksulluk, açlık, baskı ve zulüm düzeninin iktidarı haline gelen AKP Hükümetine ve onun savunucusu olduğu kapitalist sömürü ve soygun düzenine karşı her milletten, her inançtan işçi ve emekçiler; toprağını, suyunu, yaşam alanlarını savunan üretici köylüler; kadınlar ve gençler olarak; barış, adalet, eşitlik, özgürlük ve insanca yaşam için daha çok birleşmeye ve örgütlü mücadele tek çıkış yoludur.

Sendikalarımızda her görüşten, her inançtan işçi ve kamu emekçilerini nasıl ortak hedefler doğrultusunda bir araya getirmeyi başardıysak, emeğe yönelik saldırılar karşısında da aynı sorumluluğu göstermek, sermaye güçlerinin karşısına örgütlü gücümüzle tek vücut olarak çıkmak zorundayız.

Bizler yıllardır her türlü baskı, yasak ve engellemelere  karşı  bu  topraklarda  hakları  için;  insanca  yaşam  ve  daha iyi çalışma koşulları için; taşeron çalışmaya son verilmesi için, parasız eğitim ve sağlık hakkı için; iş cinayetlerine son verilmesi için; gerçekten bağımsız ve demokratik bir Türkiye için; barış ve kardeşlik için mücadele etmenin bedelinin ne kadar ağır olduğunu çok iyi biliyoruz. Bizler,  nerdeyse  soluduğumuz  hava  dışında bütün ihtiyaçlarımızın, okullarımızın, hastanelerimizin özelleştirildiği, sermayeye  peşkeş  çekildiği  bir  ülke değil, herkesin bütün kamu hizmetlerinden eşit ve parasız olarak yararlandığı bir ülke istiyoruz…

İnsanın insanı sömürmediği; hiçbir halkın dil, din, inanç ve kültür farklılıkları nedeniyle baskı ya da ayrımcı uygulamalarla karşılaşmadığı, devletin bütün inanç ve kimliklere eşit mesafede yaklaştığı bir ülke istiyoruz…

Türkiye’de ve bütün dünyada emeğin, barışın ve kardeşliğin hüküm sürdüğü, sınıfsız ve sömürüsüz bir gelecek yaratmak için mücadelemize kararlılıkla, azimle, inançla devam edeceğiz…

 

YAŞASIN BİRLİK MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜ 1 MAYIS! YAŞASIN İŞ, EKMEK, BARIŞ VE ÖZGÜRLÜK  MÜCADELEMİZ!

YAŞASIN 1 MAYIS! 

DİSK

KESK

TMMOB

TTB

Ankara Tabip Odası


Makaleye Dön
1-05-2015, 13:25