Eğitim-Araştırma Hastanelerindeki Sorunlar Çözüm Bekliyor |
TTB-ATO Ortak Basin Açiklamasi 04 Şubat 2015 Eğitim-Araştirma Hastanelerindeki Sorunlar Çözüm Bekliyor Yıllar içinde hayata geçirilen olumsuz uygulamalardan dolayı Eğitim Araştırma Hastanelerinde (EAH) çalışan asistan, uzman, başasistan, doçent, profesör, eğitim görevlisi hekimler değişen ölçülerde zarar görmüştür. EAH’ler poliklinik hizmetlerinin öncelendiği hizmet hastanelerine dönüştürülmüştür. Eğitim için ayrılan zaman azalmış, asistanların uzmanlık eğitimleri ihmal edilmiş, bilimsel araştırma ve çalışma yapmanın koşulları ortadan kalkmıştır. EAH’lerde akademik ünvanlı doktorların sayısı arttığı halde üretilen bilimsel yayınların niteliği ve sayısı aynı oranda artmamıştır. Sağlık hizmeti sadece nicelikle, yani performans puanlarıyla, yapılan işlemlerin, bakılan hastaların sayısıyla ölçülür olmuş, nitelik göz ardı edilmiştir. Daha fazla zaman, bilgi ve deneyim gerektiren komplike hastaların tıbbi bakımları istenilen düzeyde sağlanamaz olmuştur. Günde 100 civarında hasta görmeye zorlanan hekimler bilgisayar kayıtlarını, sekreterlik işlerini yapmaktan hekimliğe neredeyse zaman bulamaz duruma gelmiştir. Asistan hekimlerin TUS kontenjanları azaltıldığı için artan klinik ve polikliniklerdeki iş yükü ve nöbet sayıları maalesef döner sermaye ödemelerine yansımamıştır. Hastanelerin hizmet hastanesi niteliğinin giderek belirginleşmesi, eğitim niteliğinin giderek silikleşmesine yol açmıştır. Asli görev olması gereken eğitim ve araştırma, mesai dışına atılan “korsan” işler halini almıştır. Köleliği andıran bu çalışma düzeni asistan hekimleri tüketmekte, “hasta” etmektedir. Uzmanların klinikte hasta takip etmekten, ilgi alanlarına göre kendilerini geliştirme olanakları azalmıştır. Uzmanlar, çoğunlukla uzak yerleşim yerlerinde bulunan ve donanımları eksik semt polikliniklerinde çalışmak zorunda bırakılmışlardır. Çevre ilçelere yol harcırahı bile verilmeden yapılan geçici görevlendirmeler bıkkınlık yaratmıştır. Uzmanlar çok çalışmakta, çok performans puanı üretmekte, ancak düşük uzman katsayıları yüzünden az kazanmaktadırlar. Doçent ve profesörler eğitim görevlisi kadrosunda değillerse daha fazla nöbet ve poliklinik görevine karşın daha düşük performans katsayısına sahip olmaktadırlar. Öte yandan, eğitim görevlisi kadroları hakkaniyetle ve nesnel ölçütlere göre verilmemektedir. Bazı hekimler doçentlik sınavından hemen sonra, bazıları yıllar sonra bu kadroya atanmakta, bazıları nedense hiçbir zaman bu kadroya layık görülmemektedir. Hekimlerin maaşları uzun eğitim süresi ve zorlu çalışma koşulları göz önüne alındığında çok düşüktür. Ücretlerin önemli bir kısmı değişken, yönetimin inisiyatifine bağlı, eğitim ve araştırma hastanesi niteliğiyle bağdaşmayan performans sistemiyle belirlenmektedir. Emekli hekimlere yoksulluk sınırının yarısı bile olmayan, açlık sınırının biraz üzerinde bir ücret reva görülmektedir. Sağlık Bilimleri Üniversitesi tasarısı TBMM’de görüşülmektedir. Bu sözüm ona kamu üniversitesi Sağlık Bakanı’nın büyük oranda belirleyeceği bir mütevelli heyet tarafından yönetilecek, doğrudan Sağlık Bakanlığı’nın denetiminde olacaktır. Kadrolar yine bilindik yöntemlerle, “adrese teslim” ilanlarla bilindik isimlere dağıtılacaktır. Özlük haklarında iyileştirme beklentisi içinde olan meslektaşların bu haklı beklentisi yine boşa çıkacaktır. Yargı kararlarına rağmen hala süren haksız ve adaletsiz kadrolaşma örnekleri böyle olacağına dair yeter kanıttır. EAH’leri Sağlık Bakanlığı’na bağlı olacak bir üniversitenin araştırma hastanelerine dönüştürmek sorunları çözmeyecektir, meslektaşlarımızın özlük haklarını iyileştirmeyecektir. Çözüm önerilerimiz/taleplerimiz:
Bu taleplerimizi içeren dilekçeler, Türkiye’nin dört bir yanındaki EAH’de görev yapan hekimler tarafından imzalandı. 1689 hekimin imzaladığı dilekçeleri Sağlık Bakanlığı’na teslim ediyoruz. Gereğinin bir an önce yerine getirilmesini bekliyor, konunun takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz. Türk Tabipleri Birliği Merkez KonseyiAnkara Tabip Odası Yönetim Kurulu
Makaleye Dön |
4-02-2015, 13:25 |