Gözaltı Süreçlerine Dair Hak İhlalleri Raporu |
Ankara Tabip Odası Basın Açıklaması 14.05.2018
BASINA VE KAMUOYUNA Bilindiği üzere 30 Ocak 2018 tarihinde TTB Merkez Konsey üyelerimiz; 09 Şubat 2018 tarihinde TTB Toplum ve Hekim Dergisi editörümüz Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi tarafından gözaltında tutulmuşlardır. Gerek Merkez Konseyimiz, gerek Onur Hocamız ve gerekse de Ankara Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonumuza alıkonulma süreçleri ile ilgili yapılan başvurular komisyonumuz tarafından değerlendirilmiş, çeşitli girişimlerde bulunulmuştur. İnsan Hakları Komisyonumuzca gözaltı süreçlerinin, alıkonulma ortamı ve yöntemi bağlamında, insan hakkı ihlalleri ile birlikte gittikçe işkenceye dönüştüğü gözlenmektedir. Gerek TTB MK üyelerimiz, gerek Onur Hamzaoğlu hocamız ve gerekse de farklı başvurularla bizlere iletilen İnsanlık dışı koşullar ve hak ihlalleri ile ilgili bilgi ve şikayetleri kamuoyu ve ilgili kurumlarla paylaşmayı zorunlu buluyor ve dikkatinize sunuyoruz: Gözaltı süreci ve ortamıyla iletilen ve detaylı şekilde yapılan değerlendirilmelerimizdeki tespitlerimiz şunlardır; 1) Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şubesinde resmi nitelikte bir alıkonulma ve gözaltı merkezi mevcut olmayıp, gözaltı süreci -aşağıdaki gözlem ve tespitlerle- 21. Yüzyılda Başkent Ankara’da daha çok bir Toplama Kampı niteliği taşıyan ortam ve koşullarda yürütülmektedir. Hakkında gözaltı kararı bulunun kişi Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şubesine götürüldüğünde “spor salonu” olduğu görülen ve herhangi bir tanıtıcı işaretin ve gözaltına alınan kişilerin haklarını içeren herhangi bir belgenin olmadığı geniş bir alana götürülmekte ve burada alıkonulmaya başlanmaktadır. Bu spor salonunun fiziksel koşulları ve sosyal ortamı, alıkonulanların sahip olduğu hakları yönünden uluslararası zorunlu normlara uygunluktan çok bir toplama kampı yönetimi algısı oluşturmaktadır. Spor salonu sahasının köşelerinde değişik kesimlerden ve farklı siyasal düşünüşlerden olan erkekler bir arada tutulmaktadır. Spor salonu tribününde bulunan bir kürsüden polis memuru tüm hareketleri “oturma, kalkma, yaklaşma, konuşma” şeklinde direktiflerle tertip etmektedir. Sosyal ilişkilerin önlenmesi esasına dayalı olan bu yöntem, sürekli yüksek bir yerden denetleyen ve talimat veren bir nizama dayalıdır. Spor salonu sahasına inmek için tüm tribün dolaşılmakta ve ayakkabılar çıkarılmak suretiyle aşağıya inilmektedir. Gün içinde aynı köşelerde sosyal ilişki için sohbet edilmek üzere yakınlaşıldığında hızlıca komut verilerek bazen fiziksel olarak da müdahale edilerek insanlar ayrılmaktadır. 2) Spor salonu sahasının zemini sıradan PVC kaplaması olup, turkuaza yakın bir renkte, pelüşten malzeme ile kaplanmıştır. Yerlerin insan yağı, kıl ve saç ile kirlenmiş olduğu belirtilmekte; buradan da hiçbir şekilde temizlenmediği anlaşılmaktadır. Bu durumun, bireylerin sağlıklarını olumsuz etkileyeceği ve hastalıklara açık hale getireceği açıktır. 3) Spor salonunda hiçbir yerde erişilebilir saat olmayıp bu durumun uzun süreli gözaltı sürecinde kişilerin zaman duygusunun yitirilmesine neden olan bir psikolojik işkence yöntemi olduğu unutulmamalıdır. 4) Akşam saat 10 olduğu düşünülen saatlerde, dış yüzeyi kumaş olan sünger yatak verilmekte ve bir yığın içinden, iki battaniye ve bir yastık alınabilmektedir. Burada kişiye özel yatak ve battaniye olmayıp, her gün -önceden başkası tarafından kullanılmış- ayrı bir yastık ve battaniye kullanılmakta ve sabah 08.30 olduğu düşünülen saatlerde yeniden iade edilmektedir. Tüm bu uyuma araçları içinde de topak haline gelmiş kıl, tüy ve insan yağı bulunmaktadır. Bu malzemelerin de hiçbir şekilde kişiselleştirilmeyen, uzun süredir kullanılmış ve yıkanmamış malzemeler olduğunu anlamak zor değildir. En temel insan hakları ile bağdaşmayan bu durumun bulaşıcı hastalıklara, alerjik ve dermatolojik kökenli sağlık sorunlarına yol açabileceği bilinmektedir. 5) Spor salonu, 24 saat boyunca çalıştırılan klimanın motorlarının sebep olduğu, 60-65 desibel aralığında çok gürültülü bir alandır. Spor salonu spotları geceleri kapatılmakta ancak tüm salon gece boyunca aydınlatılmaya devam etmektedir. Tespit edilen gürültü ve uygunsuz aydınlatmanın kişilerin uyku düzenini etkileyerek fiziksel ve psikolojik açıdan tükenmelerine neden olacağı bilinmektedir. 6) Uyumak için salon içinde aynı nedenlerle gözaltına alınan kişilerin yan yana gelmesi istenmemekte ve yer değişiklikleri yapılarak farklı suç şüphesi altında olan kişiler yan yana yatırılmaktadır. Bu durumun gözaltında tutulan kişiler açısından ciddi güvenlik riski oluşturduğu kabul gören bir gerçektir. 7) Kişilerin beraberinde getirdiği ya da uzun süreli gözaltı sebebiyle yanında bulunduracağı giysilerin koyulabileceği herhangi bir yer olmadığı gibi; giysi çantaları, bina dışında başka yerde tutulduğu için ihtiyaçlar karşılanmamaktadır. 8) Tüm alıkonulanların kullanması için yalnızca bir kullanım alanı mevcuttur. Burada iki lavabo, (biri alaturka, ikisi alafranga olmak üzere) üç tuvalet ve dört duş yeri bulunmaktadır. Duşlukların kapısı mevcut olmadığı gibi, bir tanesi atıl bırakılmış, diğer üç duşluk ise kapısına çöp torbası bağlanmak suretiyle mahremiyeti sağlanacağı düşünülmüş niteliktedir. Tüm banyo zemini parça parça, topaklanmış insan yağı, saç ve kıl ile dolu olup gider sürekli tıkanmakta ve su teknesi dışarı taşmaktadır. Tavanlar da dahil olmak üzere tüm banyo ve tuvalet ihtiyacı için tahsis edilen yerler insan sağlığını tehdit eden kirlilik içindedir. İki lavabo, hem ibadetli insanlar için abdest yeri olarak kullanılmakta hem de lavabo ihtiyacını karşılaması beklenmektedir ancak buralar da çok kirli olup el,yüz temizliğinin mümkün olmadığı bir tablo ortaya çıkmaktadır. Kağıt havlu mevcut olmadığı gibi, diş macununa el konulduğu için diş fırçalama da mümkün değildir. Sayıları bazen 50’yi aşan kişinin tuvalette kullanımı için sadece 3 terlik tahsis edilmekte olup aynı terliğin bu kadar çok kişi tarafından kullanılması ve terliklerin hiçbir şekilde kurumadan kullanılıyor olmasının yaratacağı sağlık sorunları açıktır. Uzun süreli gözaltı sürelerinin devamında alıkonulan kişi sayısının azalması ile terlik sayısının azaltılması ile tuvalete gitmek bile güçleştirilmiştir. 9) Spor salonunu kaplayan, kolluğun kendisi için yemek pişirdiği düşünülen yerden sürekli, ağır yemek kokusu gelmektedir. 10) Kitap ve gazeteye erişimin söz konusu olmadığı bu mekanda havalandırmadan faydalanma hakkı da verilmemektedir. 11) Kronik hastalığı olanlar yönünden ilaç takibi alıkonulan kişinin talebine bırakılmıştır. Saatin mevcut olmamasının da dikkate alınması halinde ilaçların düzenli alınamadığı açıktır. Bunun gibi ilaç talep edilen yerden ilaç teslim alınmakta ancak teslim almak için yine bütün tribün dolaşılıp, seslenerek ulaşılmış olan kişiden ilaçlar alınmaktadır. 12) Spor salonunun olduğu binanın girişinde bulunan antrede vestiyer ve bank niteliğinde oturma alanı mevcuttur. Vestiyer “gözaltı muayene” yeri; banklar ise “avukat görüşme” yeri olarak kullanılmaktadır. Vestiyer arkasında bulunan hekimin önünde tüm alıkonulanlar sıraya girmekte, etrafta bulunan polislerin huzurunda, bazen hiçbir göz teması dahi kurulamadan “şikayet” olup olmadığı sorulmaktadır. Resmi nitelikte dahi olmayan bir alıkonma yerinde sağlık hizmetinin verilmesi, gözaltı muayenesi yapıldığının iddia edilmesi, mahremiyet sağlanmadan, polislerin huzurunda hiçbir muayene niteliğinde işlem yapılması evrensel tıp etiğine ve insan haklarına aykırıdır. Avukatlar ile açık alanda, bir bina girişinde, hiçbir mahremiyet sağlanmadan yapılan görüşmeler savunma hakkını ortadan kaldırmaktadır. İletilen bilgiler ve yukarıda ortaya konulan hususlar ışığında toplama kampı niteliklerine sahip spor salonu, hijyen, ses, ışıklandırma, uyuma, dinlenme alanı, sosyal alan yönünden sadece sağlık sorunu doğurabilecek bir alan olup böylesine rencide edici ortam ve koşullarda insanların tüm evrensel etik ve hukuki normlara aykırı şekilde alıkonulması uygulamasına derhal son verilmesi için çağrıda bulunuyoruz. Avrupa İşkence Önleme Komitesi (CPT) asgari olarak Emniyette kişilerin tutulabileceği standartları düzenlemiştir. Bu bağlamda yukarıda tespit edilen hususlarla “mahremiyet içerisinde avukata erişim hakkı” ve “insan haklarına uygun şekilde muayene olma hakkı”nın ihlal edildiği görülmektedir. Diğer yandan gözaltı ortamının ışıklandırmasının uygun olması, nezaret alanının büyüklüğünün ortamdaki kişi sayısının sağlıklı şekilde yaşamasına uygun olması, günlük ihtiyaçlar için kullanılan gereçlerin temizliğinin uygun olması ve bireylerin hijyeni için uygun şartların sağlanması kriterlerinin de ihlal edildiği açıktır. Bunun yanı sıra mevcut koşullar, Birleşmiş Milletler Mandela Kuralları bağlamında gözaltında olanlar için uygulanmak zorunda olunan standartlara da aykırılık göstermektedir. Bu asgari standartları hiçbir şekilde taşımayan spor salonunun öncelikle resmi bir alıkonulma merkezi olmadığının altını çizmek istiyoruz. İnsan fiziksel ve ruhsal sağlığı açısından son derece sakıncalı bir ortam olan Ankara Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi bünyesinde “spor salonu” olarak anılan mekanda kişilerin alıkonulması sürecini işkenceye dönüştüren toplama kampı uygulamasını kınıyor ve bu uygulamaya derhal son verilmesi gerekliliğini vurguluyoruz.
Saygılarımızla…
Ankara Tabip Odası İnsan Hakları Komisyonu Makaleye Dön |
14-05-2018, 13:26 |