Madımak Acısında Zaman Aşımı Yok! Sivas Katliamı’nı Unutma Unutturma! Sivas’ın Işığı Sönmeyecek!


MADIMAK ACISINDA ZAMAN AŞIMI YOK!
SİVAS KATLİAMI’NI UNUTMA UNUTTURMA!
SİVAS’IN IŞIĞI SÖNMEYECEK!

2 Temmuz 1993... Yürekler hala yangın yeri... Temmuz, Madımak Ayazıdır...

Sivas Katliamı’nın üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen Madımak’ın dumanı tütmeye devam ediyor. Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne katılmak için Sivas’a giden 33 aydının, ozanın, gencin ve otelde çalışan 2 işçinin acısı hala yüreğimizde...

Toplumda derin izler bırakan, ayrışmanın tohumlarının atıldığı Katliamın üzerinden 26 yıl geçmesine rağmen hala aynı ayrıştırıcı ve kışkırtıcı söylemlere devam ediliyor. Suçluların hesap vermemiş olması ise Madımak alevinin sıcaklığını hissettiriyor dalga dalga... Demir de soğumuyor, Madımak ateşi de...

2 Temmuz günü, hem yaşananlar ve siyasilerin açıklamaları, hem de dava sürecinin seyri toplumun objektif hafızasında kara bir leke olarak kalacak.

Devlet destekli gerici-faşist çetelerin kara propagandası eşliğinde Madımak Oteli kundaklandığı saatlerde, içeride hayatta kalma mücadelesi verilirken, her saniyenin yaşamsal önemi varken dönemin hükumeti katliamı seyretmekle yetindi. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir” derken, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel “Olay münferittir. Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur” sözleriyle Katliamı önemsizleştirmeye ve görünmez kılmaya çalıştı.

Dava sürecinin akıbeti ise, en az Katliam günü yaşananlar kadar vahim ve üzücü. Türkiye’nin en büyük siyasi katliamlarından biri olan Sivas Katliamı’nın davası, zaman aşımına uğradı. Katliamı organize eden asli sorumlular yargı önüne çıkarılmadığı gibi, Katliamın ardındaki karanlık ilişki perdesi aralanamadı. Çok boyutlu ve çok katmanlı bu katliam sonrası açılan dava 20 yıl sürdü, yargılanan 2 kişi dava süreci içinde ölürken diğer 5 kişi ise zaman aşımından serbest bırakıldı ve böylece dava kapatıldı.

Zaman aşımı, vicdanları sızlatmaya, yakınlarını yitirenlerin acısını büyütmeye devam ediyor. Sivas Katliamı bugün hâlâ toplumun vicdanında kanayan bir yara olarak duruyor! Geçmişi unutturmaya çalışarak değil, onunla yüzleşerek toplumsal barışı sağlayabiliriz. Bir katliamın faillerinin aklanmasının toplum için “hayırlı” olacak hiçbir yanı yoktur, olamaz.

Sivas Katliamı, siyasal şiddetin ve toplumu kutuplaştırmanın vardığı en uç noktalardan, insanlık suçlarından birisidir. Madımak Oteli’nde diri diri ateşe verilen aydınlar ve ozanlar için o gün sarf edilen hedef gösterici ve kutuplaştırıcı dil, bugün daha “olağan” gözüken seçim süreçlerinde bile ortaya çıkmaktadır. Ne yazık ki, iktidar mensupları geçmişten ders almadığı gibi, yurttaşları etnik aidiyetine, mezhebine, siyasi ve cinsel kimliğine göre yaftalamaya, itibarsızlaştırmaya devam etmektedir. Kutuplaştırıcı ve ayrımcı söylemler toplumsal barışı zedelemekte, bir arada yaşama duygusunu örselemektedir. İçeride ve dışarıda çatışmaları derinleştiren, savaşları körükleyen politikalardan vazgeçmelidir.

İyi Hekimlik değerlerine bağlı, yaşamdan ve yaşatmaktan yana olan biz hekimler, Sivas Katliamı’nı unutmadığımız gibi, yarın yeni Sivas’ların Maraş’ların Çorum’ların 10 Ekim’lerin olmaması için insan haklarının egemen kılındığı, toplumsal barışın ve eşitliğin hüküm sürdüğü bir ülkede yaşamak isteğimizi bir kez daha dile getiriyoruz. Onların işi Katliamı yok saymak, unutturmak ise bizlerin görevi bu ve benzer katliamları ve suçlularını unutturmamak, kaybettiklerimizi anmak, yaşatmak olacaktır. Gericiliğe karşı laikliğin, karanlığa karşı aydınlanmanın ne kadar hayati olduğunu Sivas Katliamı’ndan biliyoruz, tanığıyız. Toplumumuzun ve insanlığın ihtiyaç duyduğu şey, Sivas Katliamı’nın gerçek suçlularının cezalandırılmaları ve gerici ırkçılığın, insanlık düşmanı anlayışların tarih karşısında mahkum edilmesidir.

Sivas Katliamı nezdinde yaşadığımız tüm katliamları bir kez daha lanetliyoruz. Temmuz ayında doğmuş olan ve Madımak Oteli’nde 2 Temmuz’da katledilen Ankaralı hekim ve şair Behçet şiiri ile Madımak katliamında tüm yitirdiklerimizi saygıyla anıyoruz. Hoşçakalın bu ülkenin barışsever aydınları…

“Hoşça kal ayak izim

serseri sokaklarda

hoşça kal

kendine bir başka

gökyüzü büyüten

kardeşim

gece feneri

hoşça kal çaldığım

ıslık

söylediğim türkü

doludizgin karlarda

hoşça kal”

 

Ankara Tabip Odası

Yönetim Kurulu


Makaleye Dön
2-07-2019, 13:27