İnsanca Yaşamak İçin Güvenceli Temel Gelir |
Basın Bülteni 05 Ağustos 2020 Pandemi süresince halkın sağlığını korumak için mücadele eden sağlık çalışanları Haziran ayında gelirlerinde %40-60 oranında kayıp yaşadılar. Sağlık meslek örgütü olarak; yoksulluk sınırı 7900 TL olan bir ülkede çalışan her çalışanın, bu sınırın üzerinde, güvenceli ve emekliliklerine yansıyan temel ücretlendirme ile gelir almaları gerektiğini savunmaktayız. Sağlıkta dönüşüm programı 2003 yılında uygulanmaya başladıktan sonra da her açıklamamızda insanca yaşam için gerekli temel ücretlendirmeden yana olduğumuzu vurguladık. Sağlık iş kolunda performansa dayalı, güvenceli olmayan, çalışma barışını bozan ve sağlık hizmetinin bütünselliğine zarar veren ödeme şekline karşı durduk. Parça başı ödeme ve ücretlendirmenin nitelikli sağlık hizmeti sunumunun önündeki önemli engellerden biri olduğunu da vurguladık. Sağlık Bakanının pandemi sürecinde özveriyle çalışan ve yaşamlarını tehlikeye atarak mesleki faaliyetlerini yapan her kademedeki sağlık çalışanına tavandan ek ödeme yapılacağı açıklamasının ardından; Mart, Nisan ve Mayıs aylarında sağlık çalışanları arasında eşitsiz bir şekilde ek ödeme dağıtımı yapıldı. Yine Bakan tarafından birinci basamak sağlık çalışanlarına da ek ödeme yapılacağının duyurulmasına rağmen ASM’de hiçbir sağlık çalışanına bu dönemde ek ödeme yapılmadı. Yeniden açılma ile birlikte Haziran ayında ise Ankara’daki pandemi hastanelerinin hiçbirinde ek ödeme yapılmadığı gibi normal sağlık hizmeti sunan; yeniden açılan hastanelerin de önemli bir kısmında da hiçbir sağlık çalışanına ek ödeme yapılmamıştır. Pandemi olmayan 4 hastanede bir miktar ek ödeme yine eşitsizlikler içerecek şekilde dağıtılmıştır. Bu konuda İl Sağlık Müdürlüğü yetkilileri ve hastane yöneticileri ile yaptığımız görüşmelerde hastane gelirlerinin yetersizliği ve Maliye Bakanlığından ek bir ödeme yapılmamasından ötürü döner sermaye dağıtamayacakları bilgisini aldık. Her kriz döneminde olduğu gibi bu krizin bedelini de yine emekçiler ödemektedirler. Pandemi sürecinde yoğun çalışma temposunun yol açtığı fiziksel ve ruhsal yorgunlukların yanı sıra evlerine bile gidememek sağlık çalışanlarını sosyal açıdan da mağdur etmiş olup, tüm yoğun çabalarına rağmen krizin bedelini hem yaşamları hem de ekonomik kayıplarla ödemeye mahkum edilmişlerdir. Kaldı ki enfekte olmaları durumunda Covid-19 meslek hastalığı olarak kabul edilmediğinden hak kayıplarına uğramakta, ücretler kesilmekte ve adeta mağduriyetleri cezaya dönüştürülmektedir. Önümüzdeki süreçte sağlık hizmeti sunumunun sağlık çalışanlarının motivasyon eksikliği ve tükenmişliği ile birlikte sürdürülebilir olmadığını vurgularken buna yönelik çalışma koşulları ve maddi koşulların düzeltilmesi konusundaki girişimlerin acilen yapılması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz. Ankara Tabip Odası Makaleye Dön |
5-08-2020, 13:28 |