Okullar Koşulsuz Açılmalı, Eğitim Tüm Önlemler Alınarak Kesintisiz Sürmelidir


 

Ortak Basın Açıklaması

16.08.2021

         Sağlık Bakanlığı tarafından ilk Covid-19 vakasının 11 Mart 2020’de bildirilmesi ile birlikte ülkemizde 16 Mart 2020’de siyasi iktidarın kararıyla okullar kapatılmıştır. Okullar, vaka sayılarındaki azalma dönemlerinde kısa süreli açılsa da, ne yazık ki bir buçuk  yıldan uzun süre boyunca kapalı tutulmuştur.

       Türkiye, OECD ülkeleri arasında ilkokulları en uzun süre kapatan ülke olmuştur. AVM’ler, restoranlar, fabrikalar ve iş yerlerini açık tutarken okulları kapatan başka bir ülke yoktur. Bu durum virüsün yayılımından ziyade Türkiye’nin bilimsel akıldan uzak, hatalı pandemi politikaları ve eğitime bakış açısından kaynaklanmaktadır.

         Pandemi süreci boyunca yapılan bilimsel çalışmalar göstermiştir ki; okulların, özellikle de ilkokulların, kapalı olması salgının yayılmasında, bulaş zincirinin kırılmasında etkili bir yöntem olmadığı gibi  çocukların fiziksel, zihinsel ve ruhsal gelişimlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu tutum  telafisi mümkün olmayacak sağlık sorunlarına yol açmaktadır.

         Ülkemizde de okullarla ilgili belirsizlikler, aç kapa politikaları ve eğitimde var olan eşitsizlikler pandemi ile birlikte artmıştır. Bu durum hem öğrenci hem de velilerin kaygılarının artmasına neden olurken, çocukluk çağı depresyonlarında da bariz artış görülmüştür. Hem çocuk ve gençlerin, hem de ebeveynlerin psikolog ve psikiyatristlere başvurularında ciddi artış gözlenmiştir.

         Fiziksel gelişimleri de etkilenen çocuklarda, hareketsizliğe bağlı kas ve kemik ağrıları gelişmektedir. Bu durumun yol açtığı metabolik hastalıklar her geçen gün daha fazla çocuk ve genci etkilemekte ve ileriye yönelik ciddi sağlık sorunlarına zemin oluşturmaktadır.

         Okulların kapalı tutulmasından kaynaklı toplumsal zararlar pek çoktur. Sosyoekonomik düzeyi düşük olanlar, kırsal bölgede yaşayanlar, kırılgan gruplar ve ana dilinde eğitim almayan gruplar bu durumdan  daha çok etkilenmişlerdir.

     Evde kalmak; çocuklar için ağır ihmal, istismar, işçi olarak çalıştırılma, erken yaşta evlendirilme, örgün eğitimden tamamen kopma ve sosyal bireyler olabilmeleri için en önemli dönemin kaçırılması gibi pek çok olumsuzluğu birlikte getirmektedir.

     Okullar kapalı oldukça çocuk istismarı artmakta ve buna karşılık istismarı tespit olanağı azalmaktadır. Özellikle kız çocuklarının okullaşması ciddi bir seviyede azalmakta ve çocuk yaşta evlilikler çoğalmaktadır.

         Toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle çocuk bakımı kadınlar tarafından yerine getirildiğinden, okulların  kapanması, kadın istihdamının azalmasına ve ekonomik gücü azalan, bakım yükü artan kadınların maruz kaldığı şiddetin de  artmasına yol açmıştır. Kapanma süresi uzadıkça pek çok çocuk okula bir daha dönemeyecektir. Özellikle kız çocuklarında daha fazla olmak üzere okullaşmadaki kazanımlarımız kaybedilmektedir.

         Milli Eğitim Bakanlığı okulların kapalı kaldığı dönemde ‘uzaktan eğitimin’ devam ettiğini iddia etse de ülkedeki öğrencilerin çok büyük bir kısmı bu eğitime erişememiştir. Uzaktan eğitime erişebilenlerde de eğitim ve öğretim amacına ulaşmamıştır. Dört milyon çocuk ve genç internet, bilgisayar, tablet, telefon gibi teknik olanakzıslıklar nedeniyle eğitimden kopmuştur.

         Uzaktan eğitim, tüm eğitim kazanımlarını karşılayamadığı için, çocuk gelişimi ciddi olarak sekteye uğramıştır. Dijital bağımlılık çocukları sosyal yaşamdan koparmıştır.

         Pandemi süreci boyunca Türkiye’de 18 milyon çocuk ve genç yaklaşık bir buçuk sene okuldan uzak kalırken, devletin, okulları güvenli bir şekilde açık tutma sorumluluğunu yerine getirmediği görülmüştür.

      Okulların açılmasına 3 hafta kala sağlık bakanının 11 Ağustos’ta yaptığı açıklama, öğrenci ve velileri umutlandırmış ancak kaygıları tam olarak gidermemiştir. Pandemide dünyada okulların açılıp kapanma kararı toplumsal bağışıklama oranı ya da öğretmen aşılama oranlarına göre alınmamıştır. Okullar aşılama oranlarından bağımsız olarak yüz yüze eğitime açılmalı, eğitim tüm önlemler alınarak, kesintisiz olarak sürdürülmelidir.

         Okulların açılmasına ilişkin alınması gerekli olan önlemlerin bugüne kadar açıklanmamış olması da bu konudaki kaygıları artırmaktadır.

     MEB yaz aylarını çocuklarımız ve gençlerimiz için bedeli çok yüksek olabilecek bir rehavet içinde geçirmiştir.  Öğrencilerin okula dönebilmesi için gerekli hazırlık ve çalışmalar yapılmamakta, yapılanlar varsa açıklanmamaktadır.

             Milli Eğitim Bakanlığının yapması gereken başlıca hazırlıklar nelerdir ?

Eğitimin vaka sayılarındaki dalgalanmalardan etkilenmemesi için atama bekleyen eğitim emekçilerinin  atamalarının yapılarak sınıf mevcutlarının azaltılması.

Sınıf mevcudu yüksek olan okulların tespit edilerek bu okullarda gerekirse 7 gün eğitim yapılacak şekilde ikili ya da üçlü tam gün öğretim planlanlanması

Eğitimin aksamadan sürdürülebilmesi için ek derslik alanları oluşturulması

Okulların fiziksel özelliklerinin  gözden geçirilerek pencereleri açılmayan sınıfların derslik olarak kullanılmaması ve tüm derslikler için havalandırma koşullarının sağlanması.

Bilindiği gibi Covid 19 yüzeylerden ziyade, solunum yolundan bulaşmaktadır. Bu nedenle sınıflarda pencere ve kapı açarak havalandırma sağlanması gibi basit önlemler korunma için yeterli olacaktır. Maliyetli özel havalandırma sistemlerine gerek yoktur.

Hasta veya temaslı olduğu için görevine devam edemeyen öğretmenlerin ikamesi için öğretmen sayısının acilen artırılması

Okulların el sabunu ve maske ihtiyaçlarının şimdiden tedarik edilerek gönderilmesi.

El yıkama imkanı ve temizlik personeli olmayan okulların tespit edilerek, bu eksikliklerin giderilmesi.

Bizler bu önlemleri beklerken görüyoruz ki MEB tarafından 14 Ağustos'ta 81 ilin milli eğitim müdürlüklerine bir “hazırlık” yazısı göndererek bina girişlerinde sadece maske ihtiyaçlarına yönelik kutuların dizayn edilmesi bildirilmiştir. Yapılan tüm hazırlık bu kadarla sınırlı kalmıştır.

Alt yapı ve personel eksiklerin giderilmesi için gerekirse ek bütçe talep edilmelidir.

Okulların açık tutulması için alınması gereken önlemler gayet basittir. Bu önlemlerle pandemide, dünyanın bir çok ülkesinde, okullarda yüz yüze eğitime devam edilebileceği görülmüştür.

Tüm veli, çalışan ve öğrencilerin HES kodu takibi yapılarak temaslı ya da hasta kişilerin kesinlikle okullara alınmaması sağlanmalıdır.

Derslerde 20 dakikada bir 2 – 3 dakika süre ile tenefüslerde ise sürekli olarak dersliklerin havalandırılması sağlanmalıdır. Öğretmen odaları ve idari odalarda da yeterince havalandırma sağlanmalıdır.

Bina içlerinde tüm yetişkinler ve 6 yaş üstü çocuklar maske takmalıdır.

Açık alanlarda öğrencilerin maske takmasına gerek yoktur. Fiziksel mesafenin korunmadığı durumlarda ise 12 yaş ve üstü maske takmalıdır.

Virüsün yüzeylerden ziyade solunum yolu ile bulaştığı artık bilindiğinden çok özel hijyen önlemlerine gerek yoktur. Okullarda su ve sabun bulunması, sık sık el yıkanması yeterlidir. Sınıfların ve okulun da rutin yüzey temizliği yeterli olacaktır.

         Dünya Sağlık Örgütü, Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu, Avrupa Hastalık Kontrol Dairesi, Amerikan Hastalık Kontrol Dairesi  ve Uluslararası Pediatri Birliği sayısız rapor ve açıklama ile okulların bu tür basit önlemlerle neden ve nasıl açık tutulabileceğini duyururken, TTB de bu konuda bir tutum belgesi yayınlayarak okulların kapalı kalmasını gerektiren koşulları açıklamıştır.

         Delta gibi varyantların da varlığı ile vaka sayılarında bölgesel ya da ülke çapında yer yer dalgalanmalar görülse dahi temel prensip, okulların mümkün olan en fazla gün açık tutulması olmalıdır.

         Yüz yüze ve tam zamanlı eğitim her yaştan öğrenci için esastır ve bu eğitimin devam etmesi için tüm olanaklar seferber edilmelidir.

   Pandemide okullar, diğer tüm ortamlar kapandıktan sonra vaka sayıları hala kontrol altına alınamıyorsa, ancak SON ÇARE olarak kapatılmalıdır. Kapanmalar mümkün olan en kısa süre ile sınırlı tutulmalıdır.

         Okulların açılması için vaka sayılarının belirli bir düzeye gelmesi, ya da aşılama oranlarının artması beklenmemelidir. Açılma döneminde ilk açılan okullar olmalıdır. Sağlık bakanı da açıklamasında okulların son kapanan ve  ilk açılan yerler olması gerektiğini ifade etmiş olsa da geçtiğimiz süreçte tam tersi uygulamalar önümüzdeki sürece ilişkin kaygılarımızı arttırmaktadır.

         Türkiye şimdiye kadar pandemi yönetiminde kolaya kaçarak okulları kapalı tutmuştur. Çocuklarımız ve gençlerimizin sağlığı ve geleceği ekonomik gerekçelere kurban edilmiştir. Artık, pandemi kontrolü için çocuklardan daha fazla fedakârlık istenmemelidir. Devletin görevini yapmasını, gerekli önlemleri almasını, tüm kademelerdeki okulları, hiç bir ön koşula bakılamaksızın, güvenli olarak açmasını ve tüm sektörler kapanana dek kesintisiz olarak açık tutmasını talep ediyoruz.

ANKARA TABİP ODASI

EĞİTİM SEN ANKARA ŞUBELERİ

EĞİT-DER

VELİ-DER ANKARA ŞUBESİ

ÖZEL SEKTÖR ÖĞRETMENLERİ SENDİKASI

ÖV-DER ANKARA ŞUBESİ

ÖZEL EĞİTİM ve REHABİLİTASYON ÖĞRETMENLERİ DERNEĞİ

 

 

 

 


Makaleye Dön
12-08-2021, 13:28