Depremler Hastanelerimizin Önemini Tekrar Gösterdi |
Basın Açıklaması 23 Şubat 2023 Depremler hastanelerimizin önemini tekrar gösterdi 6 Şubat depremleri hepimizi sarstı, acımız büyük. Kaybettiğimiz canlar içimizi yaktı. Yakınlarına ve tüm yurttaşlarımıza baş sağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Depremlerde sağlık kurumlarının da hasar görmesi, yaralıların büyük şehirlere nakledilmesi zorunluluğu, bu şehirlerimizde sağlık hizmetlerinin içine düştüğü ve süreceği anlaşılan durum ile artan sağlık hizmeti ihtiyacı hep anlatmaya çalıştığımız bazı gerçekleri hatırlatmamızı gerektiriyor. Deprem bölgelerinde ne yazık ki hastaneler dahil sağlık kurumlarının da sağlam yapılmadığını, yenilenmediğini, son dönemde yapılanların bile dayanıklı olmadığını gördük. Devlet hastaneleri, özel hastaneler, aile sağlığı merkezleri, diyaliz merkezleri kullanılamaz hale geldi. Örneğin Hatay’da il sağlık müdürlüğü binası dahi yıkıldı. TTB’nin raporuna göre Hatay’daki aile sağlığı merkezlerinin neredeyse tamamı, Antakya Toplum Sağlığı Merkezi kullanılamaz hale geldi. Hatay’daki son depremlerle birlikte bu şehrimizde kullanılabilir kamu hastanesi kalmadı. Günlerce kent merkezi ve ilçelerde sağlık hizmetleri yetersiz kaldı, sadece ilk müdahale ve sevk işlemleri yapıldı, yaralılara aşılar yapılamadı. Çok sayıda hasta Adana’ya Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk ediliyordu, 20 Şubat Hatay depreminde orası da hasar aldı, hastane boşaltıldı. Ankara, İstanbul, Adana, Mersin, Antalya gibi illerimize yaralı nakilleri yapıldı. Bu illerimizdeki şehir hastaneleri dahil büyük hastanelerde elektif ameliyatlar ertelendi, servisler depremzedelerin tedavisine ayrıldı, diğer hastaların sağlık hizmetleri ötelenmek zorunda kaldı. Benzerini pandeminin yoğun dönemlerinde de yaşamıştık. Gelen yaralılar yanında çevre iller ve büyük şehirlerimize büyük bir iç göç de yaşanıyor, bu illerin nüfusu, sağlık hizmetlerine ve hastanelerimize, sağlık çalışanlarımıza olan ihtiyaç artıyor. Ne yapmalı? 1. Sağlık hizmetlerinin planlanmasında, sağlık kurumlarının yapımında ve yenilenmesinde bilimin gereklerinden ayrılmamak gerekir. 2. Bunları yaparken kent rantı yaratmak hevesinden vazgeçilmeli, hizmet satın alma-hasta garantili şehir hastanelerinin değil kentlerin hatta Türkiye’nin ihtiyaçlarına göre planlama yapılmalıdır. 3. Yaralıların tedavi için 1100 km. uzaklıktaki hastanelere sevk edilmek zorunda kalması sağlık hizmetlerinde planlamanın merkezi dev hastaneler üzerinden yapılmasının sakıncalarını tekrar göstermiştir. 4. Önce pandemi şimdi deprem göstermiştir ki Türkiye olağan dışı durumların, afetlerin sık yaşandığı bir ülkedir. Mevcut hastanelerimize ihtiyacımız olduğu açıktır. Hastane kapatmalar tümüyle gündemden çıkmalıdır. 5. Kentlerin kolay ulaşılabilir yerlerindeki mevcut hastanelerimize, özellikle “nasıl olsa kapatılacak” denerek yıllardır yatırım yapılmayan, çivi dahi çakılmayan hastanelerimize gerekli yatırımlar yapılmalı, bu hastanelerimiz tarihi kimlikleri korunarak yerlerinde güçlendirilmeli ve yenilenmelidir. 6. Örneğin, kapatılacağı söylenen, çok yakın zamanda yaptığımız basın açıklaması ile önemini anlatmaya çalıştığımız Dışkapı ve Sami Ulus Hastaneleri’nin, arazilerine ve değişik tarihte yapılmış birden fazla yapıları olmasına bakıldığında kapatılmadan, mevcut yerlerinde, hekimleri, sağlık çalışanları, hastaları mağdur edilmeden yenilenmeleri, güçlendirilmeleri pekâlâ mümkündür. 7. Aynı durum kapatılmış ve çürümeye terk edilmiş Türkiye Yüksek İhtisas, Ankara Numune, Ankara Fizik Tedavi, Ankara Atatürk, Bursa Memleket gibi hastanelerimiz için de geçerlidir. Bu hastanelerimiz de doğru planlamayla, gerekli yatırımlar yapılarak sağlık hizmetlerine kazandırılmalıdır. 8. Bunların içinde bu dönemde Ankara Fizik Tedavi Rehabilitasyon Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne özel vurgu yapılması gerekir. Depremde 100 binin üzerinde yaralımız oldu. Uzun dönemde ne yazık ki bu yaralılarımız arasında felçler (parapleji, hemipleji), kafa travması, amputasyon, kırık, kırık sonrası geç komplikasyonlar gibi nedenlerle yetiyitimi olan yurttaşlarımız olacak. Bunun anlamı zaten çok uzun tarihlere randevu verilerek zor alınan rehabilitasyon hizmetlerine ihtiyacın daha da artmasıdır. Kapatılmadan önce 297 yataklı olan bu hastanemiz gerekli hazırlıklar yapılarak öncelikle açılmalıdır. Bu hastanemiz rehabilitasyon hastalarının refakatçıları ile kalarak tedavi almalarına, psikososyal destek çalışmalarına uygundur. 9. Bu planlamalar ve yenilemeler yapılırken mutlaka alanın uzman kuruluşları olan Tabip Odaları, Dişhekimleri Odaları, Mimarlar Odası, İnşaat Mühendisleri Odası ve Şehir Plancıları Odası ile çalışanların sendikaları, muhtarlıklar ve yerel halkın temsilcileri sürece dahil edilmelidir. Gelin bu acıları bir daha yaşamamak için bilimin gereklerinden ayrılamayalım. Evlerimiz, hastanelerimiz, okullarımız başta olmak üzere tüm binalarımızı doğru yerlere, sağlam yapalım. Mevcutları güçlendirip, yenileyelim. Sağlık hizmetlerimizi doğru planlayalım. Her işin başı sağlık olsun, rant değil. Hastanemi Açın Platformu Makaleye Dön |
23-02-2023, 09:22 |