Hacettepe İktidarın Arka Bahçesi Değildir!


ANKARA TABİP ODASI

SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI

BASIN AÇIKLAMASI

17 Kasım 2012 

Hacettepe İktidarın Arka Bahçesi Değildir!

Basına Ve Kamuoyuna

Bu ülkenin üniversiteleri mevcut iktidar tarafından her geçen gün biraz daha işgal edilmekte, kontrol altına alınmaya, arka bahçe haline getirilmeye çalışılmaktadır. Sistematik bir biçimde üniversitelerde yoğun bir kadrolaşma yürümekte, üniversitenin özerk ve bilimsel yapısı yok edilmektedir.

Hacettepe Üniversitesi bu ülkenin en önemli bilimsel kurumlarının başlarında gelir. Hacettepe Tıp Fakültesi bu ülkenin tıp alanında uzun yıllardır en önemli değerlerinden biridir. Bugün Hacettepeliler ve tüm hekim ve sağlık çalışanları, Hacettepe Tıp Fakültesinde nasıl bir zor ve baskı rüzgarı estiğini üzüntüyle görmektedir.

Hacettepe Tıp Fakültesi bu ülkede bir sembol, adeta bir kaledir. İşte bunu bilen iktidar bu yüzden Hacettepe’yi hedef haline getirmiştir. Eğer Hacettepe ele geçirilirse, bütün tıp fakültelerinin teker teker domino taşları gibi düşeceği düşünülmektedir. Ancak ne Hacettepeliler, ne de bu ülkenin vicdan sahibi, özerk ve bilimsel üniversiteden yana olan güçleri bu gidişata seyirci kalmayacaktır. Hacettepe piyasa güçlerine, çıkar çevrelerine, cemaatlere teslim edilmeyecektir.

Hacettepe Üniversitesi’nin atanmış rektörü Murat Tuncer tarafından; Tıp Fakültesi’nde öğretim üyelerine, asistanlara, hemşirelere, yardımcı sağlık personeli ve tıp öğrencilerine yönelik adeta bir sindirme, bezdirme, korkutma operasyonu yürütülmektedir. Hacettepe’de bugün idare tarafından takınılan tavır, artık ülkemizde yerleşikleşen o yukarıdan, o fütursuz, o hürmetsiz tavrın kesif bir fotoğrafıdır.

Bugün Hacettepe, yandaşların kadrolaşma çalışmalarının hedefi haline gelmiştir. Anabilim dallarının görüşleri alınmadan, çoğunluk sağlayarak bölümleri ele geçirmek için Sağlık Bakanlığı hastanelerinden yeni öğretim üyesi atamaları yapılmakta, Hacettepe Tıp Fakültesi aslında yok edilmeye çalışılmaktadır. Bugün ne yazık ki birçok öğretim üyesi, Hacettepe Tıp Fakültesi’nden ayrılarak kurtulmak ile fakültede kalıp baskıya razı olmak arasında tercihe zorlanmaktadır. Ancak ne Hacettepelilerin ne hekim örgütü ve sağlık emekçileri sendikasının ne de bu ülkedeki sağlık çalışanlarının bu baskılara boyun eğmeğe niyeti yoktur. Aslına bakarsanız, buna kimsenin hakkı da yoktur!

Son dönemlerde basına yansıyan, mevcut hükümetin kabinesinden Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in kızının Hacettepe’ye yatay geçiş yapması, Hacettepe Tıp Fakültesi’nin ve bu ülkenin tıp ortamının vicdanında yara açmıştır. Konuyla ilgili olarak TBMM’de soru önergesi verilmiş ancak hala cevaplanamamıştır. Bu olayın yarattığı şaibeli durum yetmezmiş gibi, Rektör Murat Tuncer tarafından, öğretim üyeleri de dahil olmak üzere tüm Tıp Fakültesi çalışanlarına soruşturma açılmıştır. Hacettepe çalışanları işi gücü bırakıp Rektöre ifade vermekle uğraşmak zorunda kalmıştır. Konu, basına yansıyan belgelerin kimler tarafından verildiğidir. Rektör Tuncer, asılsız olduğunu söylediği iddialara ilişkin belgelerin kim ya da kimler tarafından basına verildiğini araştırmaktadır.

Hacettepe Tıp Fakültesi, MİT Müsteşarlığı’na bağlı bir kuruluş değildir. Bir öğrencinin, Bakan çocuğu da olsa, yatay geçiş talebinin kabul edilmediğine dair belgenin gizlilik derecesi ne olabilir? Bu belge niye bu kadar gizlidir? Bir belgeye asılsız demek ardından da niye basına sızdırıldı diye soruşturmak hangi mantığa sığar?

Rektör Murat Tuncer, yatay geçişlere karar veren komisyona, Bakan Çelik’in kızı olduğu söylenen öğrencinin yatay geçiş için uygun olmadığı kararı vermesi üzerine, “Ya bu işi çözün, ya da istifanızı verin” diye bir cümle kurmuş mudur?

Bakan Çelik’in kızı olduğu söylenen öğrencinin, yılda 40 bin TL harçla okuduğu Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne yatay geçişi ile ilgili açılması gereken bir soruşturma varsa, o da YÖK tarafından Rektör Murat Tuncer’e açılması gereken soruşturmadır. Rektör Tuncer, adı geçen belgeyi Hacettepe ve kamuoyu ile derhal paylaşmalı, bu süreci ayrıntıları ile açıklamalıdır.

200 bin öğrencinin önüne geçerek, Türkiye’nin en yüksek puanla öğrenci alan tıp fakültesine şüphelerle dolu yatay geçişe konu olan genç tıp öğrencisi kardeşimize de, kendisine ömrü boyunca yük olacak bu olayın dışına çıkmasını, adalet ve hak duygularını zedelememesini öneriyoruz.

Hacettepe’den gaz bombalarını çıkarttığını söyleyerek işe başlayan ikinci sıradan atama Rektörümüz, polisi fakülteye sokarak, tıp öğrencilerinin yurtlarından gözaltına alınmasına vesile olduğunu kendisi itiraf etmektedir. Bugün kendi emekleri ile Hacettepe Tıp Fakültesi’ne giren öğrenciler demir parmaklıklar arkasındadır. Rektör Tuncer, daha iddianamesinin dahi hazır olmadığı sırada ve üzerinde gizlilik kararı olan davada, öğrencileri için, müstakbel meslektaşları için “onlar suçlu” diyebilmiştir.

“Özgür Üniversite imza kampanyalarında” imzası olan mevcut Rektör, kendinden izin alınmadan üniversite içinde herhangi bir açıklama bile yapılmasına izin vermemektedir.

Hacettepe Tıp Fakültesi’nde yaşananlar kabul edilemez boyuttadır. Bu dönemler şüphesiz geçer. Demokrasi düşmanları, özgür, özerk, bilimsel üniversite düşmanları sahnelerden çekilirler. Ancak bu bilim yuvalarına yapılan saldırının sonuçlarını ülkemiz yıllarca çeker.

Fakültenin öğretim üyelerini, çalışanlarını jurnalciliğe zorlayan, zorbalıkla, baskıyla üniversite yönetenlerin arkasında egemen güçten başka hiç bir şey yoktur. Bugün Hacettepe Üniversitesi’nin, Tıp Fakültesi’nin ve bu ülkenin kağıt üzerinde kurulanlar haricindeki tüm üniversitelerinin onurlu, vicdan sahibi mensupları bu süreci kaygıyla izlemektedir.

Özgürlüğe, demokrasiye, hakka, hukuka, özerk-bilimsel üniversiteye yapılan saldırı cevapsız kalmayacaktır.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yaşanan hiçbir adaletsizlik, hiçbir baskı gizli kalmayacak düzenli olarak kamuoyu ile paylaşılacaktır.

Hükümete sesleniyoruz:

Üniversitelerden elini çek! 

Hacettepe bir adım öne çık! Hacettepe’ye sahip çık!

30 Kasım 2012 Saat 12.30 da Hacettepe Üniversitesi Sıhhiye Kampüsü meydanına Ankara’daki tüm üniversite mensuplarını davet ediyoruz. Hep birlikte bir adım öne çıkıyor, kurulan bu akıldışı oyuna DUR diyoruz!

Ankara Tabip Odası

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası


Makaleye Dön
17-11-2012, 13:23