Doğum Bildiriminde Beyan Doğruluğunun Araştırılması Aile Hekimlerinin Görevi Değildir! |
5440 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 15. maddesinin yapılan ve sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildiriminin sözlü beyanla yapılacağı ve her sözlü beyanın aile hekimlerince doğruluğunun araştırılması zorunluluğuna Türk Tabipleri Birliği (TTB) itiraz etti. TTB Merkez Konseyi, TTB Aile Hekimliği Kolu ve TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu tarafından yapılan ortak açıklamada doğum bildirimlerinde beyanların doğruluğunun araştırılmasının aile hekimlerinin görevi olmadığı belirtildi. Bu düzenlemeyle, aile hekimlerine gerek yasalarda belirtilmeyen gerekse sağlık uygulamalarıyla ilişkili olmayan bir görev tanımlandığına dikkat çekilen açıklamada, bunun hasta ve hekim arasındaki güven ilişkisini de zedeleyebilecek nitelikte olduğu ve düzenlemeden bir an önce vazgeçilmesi gerektiği vurgulandı. Açıklamanın tam metni aşağıdadır: Doğum Bildiriminde Beyanların Doğruluğunun Araştırılması Aile Hekimlerinin Görevi Değildir! 3 Kasım 2017 tarih, 30229 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7039 sayılı yasanın 5. Maddesine göre, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 15 inci maddesi değiştirilmiş ve üçüncü ve dördüncü bentleri aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir: (3) Sağlık personeli nezaretinde gerçekleşmeyen doğum bildirimi, gebelik sırasında anneyi takip eden tabip ya da sağlık mesleği mensubunca düzenlenecek rapor veya belge ile yapılır. (4) Sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildirimi, nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılır. Her sözlü beyanda mülki idare amirinin emri ile aile hekimlerince beyanların doğruluğunun araştırılması zorunludur. Yasada yapılan bu değişikliklerle aile hekimlerine gerek yasalarda belirtilmeyen gerekse sağlık uygulamalarıyla ilişkili olmayan bir görev tanımlanmıştır. Aile hekimleri kuşkusuz ki, kendi kayıtlı nüfuslarında takip ettikleri kadınların sağlık kuruluşunda gerçekleşmeyen doğumları sonrasındaki lohusalık ve doğan çocukların da yenidoğan ve bebeklik dönemlerinin takiplerini yapmaktadırlar. Ancak, gebelik dönemini kendileri takip etseler de, tanık olmadıkları bir doğumun bildiriminin aile hekimince yapılması, diğer bir ifadeyle anne ya da babanın veya çocuğun velisi durumundaki şahısların bir yurttaş olarak görev ve sorumluluklarının aile hekimine yüklenmesi doğru değildir. Sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildirimi Nüfus Müdürlüklerine sözlü beyanla yapıldığında, mülki idare sisteminin olanakları kullanılarak annenin kayıtlı olduğu aile hekiminin bilgilendirilmesi, lohusa dönemindeki annenin ve bebeğin sağlık hakkına erişimi, insan yaşamının en korunmaya ihtiyaç duyulduğu dönemde sağlık takibinin bir an önce başlaması açısından önemlidir. Ancak, ilgili bentte bildirildiği gibi, aile hekimlerine, yapılan beyanın doğruluğunun araştırılması görevinin verilmesi; aile hekimlerine sorumlulukları ve görev tanımları dışında bir yükümlülük getirmesi yanında, hekime duyulan güveni sarsacağı için lohusa anne ve bebeğin sağlık açısından takibini ve ihtiyaç duyulduğunda sağlık hizmetine başvurulmasını engelleyebilecek bir düzenlemedir. Hekimlik Andı, biyotıp sözleşmeleri, etik bildirgelerle düzenlenen meslek ahlakımıza göre, hasta hekim ilişkisi çok özel bir ilişkidir ve hasta hekimine ancak tam güven duyduğunda tüm açıklığı ile sağlık sorunlarını ve sağlığını ilgilendiren hayatı ile ilgili bilgileri ona sunar. Böylelikle doğru tanı koyma ve tedavi için gerekli koşul yaratılmış olur. Hastanın bilgilerinin mahremiyetini korumak hekimin görevidir ve devlet, kurumları aracılığıyla bu ilişkinin gerektiği durum ve koşulları yaratmakla sorumludur. Hekimin kişilerin beyanlarından şüphe etme ve bu şüpheyi gidermek üzere mesleki bilgisini kullanması ya da edindiği bilgileri hastasının izni olmadan paylaşması düşünülemez. Doğum bildiriminde beyanların doğruluğunun araştırılması, doğumun gerçekliği, çocuğun yaşayıp yaşamadığı ve anne babanın kim olduğu ile ilişkili bir süreçtir. Bunların hepsi hukuki sonuç yaratacak durumlardır ve aile hekiminin hukuki sonuçları olacak bu durumlara ilişkin bir araştırma zorunluluğuna tabi tutulması, sağlık hizmeti ile ilgili değildir; aile hekiminin görev tanımına, görevinin kapsamına uymamaktadır. Yasanın önceki halinde, sağlık kurumları dışında doğan bebeklerin ilgilinin beyanıyla kayda alınması söz konusudur. Bu uygulamanın sebep olduğu sorunlar ve bu sorunların ancak hekim araştırmasıyla çözülebileceğine ilişkin herhangi bir somut olgu gösterilmemektedir. Kesin ve mutlak bir zorunluluk olmadıkça kişinin doğum da dahil olmak üzere herhangi bir beyanının hekim tarafından araştırılması sağlık hizmet sunumuyla ilgili değildir; hekimlik görevi içinde kabul edilemez. Ayrıca, böyle bir araştırmaya girişmek, hasta-hekim arasında olması gereken güveni zedeleyecek niteliktedir. Tüm bu nedenlerle bu düzenlemeden bir an önce vazgeçilmelidir. Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi TTB Aile Hekimliği Kolu TTB Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu Makaleye Dön |
8-12-2017, 00:00 |