Kamuda Çalışan Hekimlerimizin Kongre İzin Hakkına Yönelik Keyfi Müdahalelerin Karşısındayız! |
Hekimlerimizin kongre, konferans, sempozyum gibi bilimsel/mesleki toplantılara katılımları için ihtiyaç duyduğu sürelerin, yıllık izinlerinden mahsubu konusunda Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu tasarrufuna dair bilgilendirmedir. KAMUDA ÇALIŞAN HEKİMLERİMİZİN KONGRE İZİN HAKKINA YÖNELİK KEYFİ MÜDAHALELERİN KARŞISINDAYIZ! Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu (TKHK) tarafından kamu hastane birlikleri genel sekreterliklerine gönderilen, nitekim Ankara'da mevcut kamu hastaneleri birlikleri bünyesinde meslek icrasında bulunan kimi hekimlerimizin de bilgisine sunulan bir görüş/talimat ile; hekimlerimizin, yurt dışında veya yurt içinde gerçekleştirilen kongre, konferans, sempozyum gibi toplantılara katılımlarına dair kimi kural ve usullerde belirlemelere gidildiği öğrenilmiştir. Bu kapsamda; böylesi bilimsel/mesleki etkinliklere katılacak hekimlerimizin, ihtiyaç duydukları izinlerin, öncelikle yıllık izinlerinden kullandırılması gerektiği, eğer yıllık izin hakkı kalmamış ise mazeret izni verilebileceği, söz konusu görüş/talimat nezdinde öne çıkan ve hukuka aykırı bulduğumuz bir kabul olarak dile getirilmiştir. Çalışanların, çalışma yaşamına ilişkin temel hakları içinde "dinlenme hakkı" ve bu kapsamda "izin hakkı" da söz konusudur. Nitekim, "ikinci kuşak haklar" kavramı içinde "ekonomik ve sosyal haklar" kapsamında ele alınan bu temel hak, doğrudan Anayasamızın 50 inci maddesinde; "Dinlenmek çalışanların hakkıdır" şeklinde normatif bir kurala da bağlanmıştır. Anılan madde devamında, "Ücretli hafta ve bayram tatili ile ücretli yıllık izin hakları ve şartları kanunla düzenlenir" hükmünü taşımaktadır. Ancak şüphesiz kanun ve başkaca alt normlar ile yapılacak düzenlemelerin, bu temel hakkın özüne dokunmaması beklenir. Söz konusu hakkın, başta Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Sözleşmeleri olmak üzere, uluslararası bağlayıcı normatif yapıda da tanınıp güvenceye aldığı ayrıca ifade edilmelidir. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK) da; öncelikle "genel haklar" başlıklı bölümde "izin hakkı"na ayrıca ve açıkça yer vermekte, 23 üncü maddesinde; "Devlet memurları, bu kanunda gösterilen süre ve şartlarla izin hakkına sahiptirler" demektedir. Devamında 657 sayılı Yasa'nın "Çalışma saatleri ve izinler" başlıklı 5 inci bölümünde ise, m. 102 de "yıllık izin hakkı", ayrıca ve açıkça düzenlenmekte ve yasal güvenceye bağlanmaktadır. Çalışanların değinilen "dinlenme ve izin hakkı"nın, temel bir hak olarak tanınmasının ve korunmasının doğal bir sonucu olarak; çalışanların başkaca nedenler ve gereklerden kaynaklı ihtiyaç duyacakları izinlerin, bizzat yasa koyucu tarafından ayrı ve bağımsız normatif düzenlemelere tabi tutulduğu görülmektedir. Daha açık bir ifade ile, hukuki güvenceye sahip temel bir hak olan "yıllık izin hakkı"na tecavüz, yıllık izin sürelerinin başkaca nedenlerle eksiltilmesi/mahsubu olasılığı, bizzat normatif yapı ve sınırlandırmalar ile engellenmek istenmektedir. Bu nedenledir ki, yine 657 sayılı Yasa lafzında, ancak m. 102 de yer alan "yıllık izin hakkı"ndan bağımsız ve ayrık bir düzenleme şeklinde; "mazeret izni" (m. 104), "hastalık ve refakat izni" (m. 105), "aylıksız izin" (m. 108) yer bulmaktadır. Bu kapsamda, 657 sayılı Yasa'nın "mazeret izni" başlıklı 104 üncü maddesinde; " .... merkezde atamaya yetkili amir, ilde vali, ilçede kaymakam ve yurt dışında diplomatik misyon şefi tarafından, birim amirinin muvafakati ile bir yıl içinde toptan veya bölümler hâlinde, mazeretleri sebebiyle memurlara on gün izin verilebilir. Zaruret hâlinde öğretmenler hariç olmak üzere, aynı usûlle on gün daha mazeret izni verilebilir. Bu takdirde, ikinci kez verilen bu izin, yıllık izinden düşülür. Yıllık izin ve mazeret izinleri sırasında fiili çalışmaya bağlı her türlü ödemeler hariç malî haklar ile sosyal yardımlara dokunulmaz" kuralları yer almaktadır. Dikkat edilir ise, mazeretleri nedeniyle kamu çalışanlarına bir yıl içinde 10 güne kadar verilecek mazeret izni, ancak ikinci defa verilir ise, yıllık izin süresinden mahsup edilebilecektir. O halde, hukukta bilinen bir yorum şekli olan "aksi ile yorum" mantığı gereği; temel kural, bir yıl içinde 10 güne kadar verilecek mazeret izninin her durumda yıllık izin süresinden mahsup edilmemesi olmalıdır. Sağlık Bakanlığı İzin Yönergesi'nin 46 ncı maddesinde de; "Toplantıya tebliğ (bildiri) çalışma veya poster ile katılacak personel ile adına davetiye gelen personele, bağlı bulunduğu kurumun uygun görüşleriyle birlikte ilgili Sağlık Müdürlüğü kanalıyla kongre tarihinden en az 20 gün önce Bakanlığımızda olacak şekilde başvurduğu takdirde söz konusu kongre süresince izin verilebilir. Toplantıya gözlemci olarak katılacak personele ise Sağlık Müdürlüğünce senelik iznine mahsuben izin verilebilir" kuralları yer almaktadır. Görüldüğü üzere, hekimlerin kongre, konferans, sempozyum gibi toplantılara katılımlarına dair daha somut belirlemeler içeren yönerge hükmü; bu kapsamdaki bir etkinliğe asli biçimde iştirak edecek personele verilecek iznin, yıllık izinden mahsup edilemeyeceğini; nitekim son cümlede yer bulan, yalnızca "toplantıya gözlemci olarak katılacaklar" açısından söz konusu mahsubu sınırlı olarak öngörmesinden kaynaklı, yine temel kural kabul etmektedir. Yeri gelmişken; söz konusu mevzuat hükümlerinin, değinilen lehe hüküm ve sınırlamalarla dahi yeterince tatmin edici olmadığı; hekimlerimiz lehine daha geniş hak ve güvencelere yönelik bir anlayışla düzenlenmesi ve uygulanması gereği de şüphesiz dile getirilmelidir. Öte yandan, bir hekimin, şüphesiz bilimsel/mesleki deneyim kazanmasında fayda sağlayacak etkinliklere katılımı, her durumda kamu yararına ve hizmet gereklerine uygunluk da taşımaktadır. Bu nedenle, anılan normatif belirlemeler gereği, bu etkinliklere katılım için ihtiyaç duyulan zaman/süre yıllık izinden mahsup edilemeyeceği gibi, aksi bir kabulün kamu yararı ve hizmet gerekleri anlayışı ile bağdaşmayacağı da kolaylıkla söylenebilir. Daha açık bir ifade ile, bilimsel/mesleki bir etkinliğe katılan hekim, tıp bilimi ve hekimlik mesleği adına, her durumda kamuya pozitif bir çıktı olarak dönecek bir ürün ortaya koymaktadır. Bu nedenle hekimin böylesi bir etkinlikte yer alması, özünde yürüttüğü kamu faaliyetinin ve icra ettiği mesleği doğasının gereğidir. Nasıl ki kamuda çalışan bir hekimin, kamu sağlık kuruluşunda geçirdiği mesainin, tuttuğu nöbetin vs. onun yıllık izin süresinden düşülmesi akıl ve vicdan dışıysa, böylesi bir bilimsel/mesleki çalışmada geçen sürenin de yıllık izinden mahsup edilmemesi gerekir. Bütün bu nedenlerle; TKHK tarafından kamu hastane birlikleri genel sekreterliklerine gönderilen söz konusu görüş/talimat kapsamında; hekimlerimizin, yurt dışında veya yurt içinde gerçekleştirilen kongre, konferans, sempozyum gibi toplantılara katılımlarında ihtiyaç duydukları izinlerin, öncelikle yıllık izinlerinden kullandırılması gerektiği, eğer yıllık izin hakkı kalmamış ise mazeret izni verilebileceği yolundaki kabul, hukuki değildir. Odamız; Sağlık Bakanlığı ve TKHK yetkililerini, hekimlerimizin hak ve menfaatleri ile çatışan bu keyfi işlem ve tasarruftan bir an önce vazgeçmeye davet eder. Odamız; hekimlerimizin hak ve kazanımlarının savunusu kapsamında, konunun takipçisi olacağını ilan eder. İlgililere ve kamuoyuna saygı ile duyururuz. ATO Hukuk Bürosu Makaleye Dön |
6-02-2017, 00:00 |