“İşkence İnsanlığa Karşı Suçtur, Kabul Edilemez!"


İşkence görenlerle dayanışma gününde Ankara demokrasi ve emek güçlerinden “İşkence İnsanlığa Karşı Suçtur, Kabul Edilemez!" açıklaması geldi. İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi önünde 26 Haziran 2019 Çarşamba günü Ankara Tabip Odası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi, Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi ve SES Ankara Şube tarafından yapılan açıklamaya örgütlerin üyeleri de destek verdi.

Basın açıklamasına Ankara Tabip Odası yönetimi adına Başkan Dr. Vedat Bulut, Genel Sekreter Dr. Ali Karakoç ve Yönetim Kurulu üyesi Dr. Gül Bakır katıldı.



Açıklamadan önce söz alan Dr. Ali Karakoç geçmişten gelen işkenceye cezasızlık uygulamalarının devam ettiğini, 2016 yılında OHAL ilanından sonra da bu iddiaların artarak sürdüğünü ve işkenceciler hakkında etkin bir soruşturma yapılmadığını belirtti. Dr. Karakoç “Olağanüstü durumlarda veya savaş halinde dahil ulusal ve uluslararası mevzuatlarda da işkencenin insanlık suçu olduğu kabul edilmiştir. Bu güne dikkat çekmek için bir araya geldik” diye konuştu.



Ortak açıklamayı okuyan İHD yöneticisi Nuray Çevirmen işkence ve kötü muamele yasağının ulusal ve uluslararası hukukta istisnası olmayan mutlak bir yasak olduğunu söyledi ve Dünya Hekimler Birliği tarafından 1975 yılında kabul edilen Tokyo Bildirgesi’nin işkence ve kötü muamele konusundaki net tutumunu şu cümlelerle aktardı:

“Bildirge çok net biçimde hekimin işkence uygulamasına ya da zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı işlemlere ne olursa olsun, destek vermeyeceğini, göz yummayacağını ve katılmaya­cağını vurgulamıştır. Yine işkence sırasında hekimin hazır bulunmasını yasaklamış; hasta ile baş başa kalmak için de tam bir klinik bağımsızlık ortamının sağlanmasında ısrar etme şartı getirmiştir. Birleşmiş Milletler Tıbbı Etik İlkeleri ise bütün sağlık çalışanları için aynı durumu içermektedir; sağlık personeli için bağlayıcıdır ve istisnası yoktur. Başka deyişle hiçbir koşul bu ilkelerin uygulanmaması için gerekçe olamaz”

Nuray Çevirmen, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL’in ardından işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden uygulamalarda dramatik bir artış yaşandığına dikkat çekti.

Urfa’nın Halfeti ilçesinde Urfa Barosu tarafından oluşturulan heyetin hazırladığı rapora göre gözaltına alınan şahısların işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz kaldıklarının doğrulandığını belirten Nuray Çevirmen “Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlar Soruşturma Bürosunda gözaltında tutulan KHK ile ihraç edilen Dış İşleri Bakanlığı personeli olduğu ifade edilen diplomatlarla ilgili olarak, şüphelilere işkence ve kötü muamele yapıldığına dair iddialar kamuoyuna ve basına yansımıştır” diye konuştu.

Ankara Barosu’nun gelen şikayetler üzerine harekete geçtiğini belirten Çevirmen “Ankara Barosu Avukat Hakları Merkezi, Cezaevi Kurulu ve İnsan Hakları Merkezi tarafından görevlendirmeler yapılmış ve görevlendirilen avukatlar Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlar Soruşturma Bürosuna 27 Mayıs 2019 günü görüşme ve incelemelerde bulunmak üzere gitmiştir” dedi.

Nuray Çevirmen, işkence gördüklerini belirten kişilerin ifadelerinde askıya alınma, tazyikli su ile işkence, su ile boğma girişimi ve bu esnada elektrik verme, vücuduna bayılıncaya kadar elektrik verme, kafasını, yüzünü ve gözünü hedef alan yoğun dayak, jop ve sopa ile tecavüz tehdidi gibi birçok işkence yönteminin olduğunu açıkladı.

Şanlıurfa ve Ankara illerinde işkence ve kötü muamele yapıldığına dair kuvvetli deliller ortaya çıkmasına rağmen, iddiaların ciddiyetiyle orantılı bir inceleme yapılmadığını eleştiren Nuray Çevirmen hükümeti ve tüm yetkilileri ulusal ve uluslararası hukuktaki yükümlülüklerine ve “işkenceye sıfır tolerans” vaatlerine uymaya ve gerekli önlemleri almaya davet etti.



Açıklamadan sonra söz alan HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu inanç ve siyasi görüş fark etmeksizin, kime yapılırsa yapılsın işkencenin bir insanlık suçu olduğunu söyledi. Mv. Gergerlioğlu Ankara Emniyeti’ndeki işkence iddialarını sosyal medyadan duyurduğunu ve geniş biçimde yankılandığını belirtti. Ulusal ve uluslararası medya kuruluşlarının ve insan hakkı örgütlerinin konuya duyarlı yaklaştığını ifade eden Gergerlioğlu “ Duyarlı davranmayan ve sesi çıkmayan tek kurum İç İşleri Bakanlığı oldu” dedi.

Gergerlioğlu konuşmasını “İşkence görenlerle dayanışma gününde kral çıplak diyeceğiz ve gerçeklerle yüzleşeceğiz. Her birinin tek tek takipçisiyiz” sözleriyle bitirdi.



Kayıp yakını Fatma Betül Zeybek de eşinden 126 gündür haber alınamadığını ve bu zamana kadar kaçırılan 6 kişinin daha olduğunu belirterek “Biz her gün Adalet ve İçişleri Bakanlığı’ndan haber bekliyoruz. Ölse mezarı var dersiniz ama kayıp çok ağır” diye konuştu.

Ortak açıklamanın tamamını okumak için tıklayınız.


Makaleye Dön
26-06-2019, 00:00