2 Temmuz 1993 Unutmadık


28 yıl önce bugün 33 aydın Sivas’ta bir otelde yakılarak katledildi. Yazarken bile iç acıtan bu cümleyi anlamlandırmak gerçekten zor. Madımak katliamı şüphesiz gerici ve islamcı faşist odaklar tarafından kurgulanmış ve devletin en azından rıza gösterdiği bir katliamdı. Laiklik karşıtı, gerici bir ayaklanma denemesiydi. Devletin katliamın arkasında-yanında olduğunu o günden bugüne egemen olan siyasetçilerin eylem ve söylemlerinden biliyoruz. Yaşadığımız diğer tüm katliamlar gibi faillerin cezasız bırakılması, zaman aşımına uğratılan insanlık suçları ve hatta devlet kadrolarında görevlendirilmeleri; faillerin devlet için ne kadar makbul olduklarını gösteriyor. Bir utanç müzesi olarak sergilenmesi gereken Madımak Oteli ise insanların hala yüzünü eğmeden önünden geçebildiği bir bina olarak yerinde duruyor. Siyasal iktidarın katliamı unutturmaya, yok saymaya çalışması bir yana dursun Madımak Oteli’nin bilim ve kültür merkezine dönüştürülmesi, katliam anmalarına dönük müdahaleler bize siyasal iktidarın yüzünü bir kez daha en acı şekliyle gösteriyor. Katliamı yalnızca unutturmaya değil aynı zamanda ‘Madımak şehitleri’ söylemleri ile dönüştürmeye çalışan siyasal akıl ise mide bulandırmaktan başka bir şey yapmıyor.

Madımak ne ilk katliamdı ülke tarihimizdeki ne de sonuncusu oldu. Ülkemizin uzun acı tarihinin en ağır simgelerinden birisi oldu sadece. Çorum’da, Maraş’ta yaşanan katliamlar henüz tazeydi. Uğur Mumcu 2 ay önce öldürülmüştü. Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Musa Anter… Neredeyse her gün - her hafta birini andığımız aydınlarımız, sayfalara sığdıramadıklarımız... Katliamlar devam etti. Roboski, Suruç, 10 Ekim Gar Katliamı... Metin Göktepe, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Hrant Dink, Tahir Elçi…

Bu yazıya sığdıramayacağımız katliamlar, ölümler açısından ne değişti bilmiyoruz. Bildiğimiz ise failin değişmediği.

‘Yangının isi, yıllardır tüm ülkeyi içine alan kara bir delik gibi büyüdü.’ demiş o gün otelde bulunan ve oradan çıkabilen canlardan birisi. Ne kadar doğru. Bir enkazın üzerinde yürüyoruz. Yanmış bir otelin içindeyiz hep birlikte. Bazen tekrar alevler içinde kalıyoruz. Yanıyoruz parça parça, kısım kısım. Etimiz, kemiğimiz, dilimiz sözümüz. Yanıyoruz bir yıkıklığın içinde.

Yorguni andıkça kabarır içim

Nesimi yüzüldü sorarım niçin

Senin bu gafletten uyanman için

Otuzar otuzar yanmam mı gerek
Makaleye Dön
2-07-2021, 00:00