12 Eylül Darbesinin 42. Yılı! Darbelere Karşı Demokrasi!


Türkiye’de neoliberalizmi hayata geçirmek için dönemin hükümeti tarafından ilan edilen 24 Ocak Kararları’na karşı emek hareketini kanla ve zorla bastıran, sermayeye “gülme sırası bizde” dedirten, Amerikalı generallerin “bizim çocuklar başardı” dedikleri 12 Eylül Darbesinin 42. yıl dönümü!

12 Eylül Darbesinin nihai amacı, emekçilerin yoğun mücadeleleriyle kazandıkları hakları yok etmek, Türkiye’yi emperyalizmin ve uluslararası tekellerin ajandasına göre siyasi, iktisadi, kültürel ve sosyal açıdan dönüştürmektir. Bu çevreler planları doğrultusunda her türlü baskı, işkence, zulüm, gözaltında kayıp, yargısız infaz, idam, işten çıkarmadan kaçınmamışlardır. Bu dönemde 650 bin kişi gözaltına alınmış, 230 bin kişi çeşitli davalarda yargılanmış, 7 binden fazla kişi için idam istenmiş, 517 kişi ölüm cezasına çarptırılmış, yaşı büyültülen Erdal Eren dâhil olmak üzere 50 kişi idam edilmiş, 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarılmış, 30 bin kişi işten çıkarılmıştır.

Cunta tarafından “sakıncalı” kabul edilen kişiler işlerinden atılmış, pasaport verilmeyerek seyahat özgürlüğü kısıtlanmıştır. On binlerce insan ülkesini terk ederek siyasi mülteciliğe zorlanmıştır. Emek ve meslek örgütlerinin faaliyetleri, devam eden grevler ve iş bırakmalar yasaklanmıştır. Darbe anayasası ile kurulan YÖK, üniversitelerden muhalif demokrat öğretim elemanları ve öğrencileri tasfiye etmiştir.

12 Eylül'ün yarattığı tahribatın kısa ve uzun dönemde sonuçlarını hekimler ve tıp camiası da yaşamıştır.

Kısa vadede; geçmişte uygulanan sağlıkta sosyalizasyon politikaları kaldırılarak sağlığın ticarileştirilmesi ve piyasalaştırılmasının önü açılmıştır. Tam Gün Yasası kaldırılmış, zorunlu hizmet getirilmiştir. Türk Tabipleri Birliği (TTB) 130 gün kapatılmıştır. Dönemin TTB başkanı Erdal Atabek Barış Derneği davasından toplamda 38 ay cezaevinde tutuklu kalmış sonrasında yargılanan bütün sanıklarla birlikte beraat etmiştir.

Uzun vadede; 40 yıldan daha fazla zaman geçmesine karşın, 12 Eylül anayasası ve araçları iktidar tarafından kullanılmaya devam etmektedir. OHAL uygulamaları ve KHK’lar, işten çıkarmalar, fişlemeler ve güvenlik soruşturmaları sürmektedir. Antidemokratik ve ayrıştırıcı politikalarla ifade özgürlüğü yok edilmiştir. Sağlıkta toplum sağlığı temelli politikalar yerine özelleştirmeler ve “Kamu Özel Ortaklığı’’ uygulaması  ile kamunun birikimleri sermayeye aktarılmaktadır. Emek sömürüsü ve güvencesiz çalışma her alanda olduğu gibi sağlık alanında da artarak devam etmektedir.

12 Eylül’ün yıl dönümünde bir kez daha sağlığın piyasalaştırılmasına son verilerek, kamucu planlı bir modelde örgütlenmesi gerektiğinin, düşük ücretli ve güvencesiz istihdam tiplerinin yerine güvenceli, kadrolu, eşit işe eşit ücret talebimizi yineliyoruz.

Her zaman yaşamak ve yaşatmaktan yana olan biz hekimler, askeri veya sivil darbelerin asla tekrarlanmayacağı, laik demokratik ve çağdaş bir ülkede yaşamak istiyoruz.

Ankara Tabip Odası

Yönetim Kurulu

Makaleye Dön
12-09-2022, 15:44