14 Mart Tıp Bayramı Mesajı


Bundan tam 104 yıl önce, 14 Mart 1919 günü emperyalist güçlerin işgali altındaki İstanbul’da bir grup tıbbiyeli öğrenci yaşadıkları topraklara, mesleklerine ve değerlerine duydukları sorumlulukla yaşanan işgale karşı tutum aldılar. Bu tarih, 14 Mart günü Tıp Bayramının da başlangıcı oldu. 14 Mart’ın sembolik bir önemi daha bulunur; 1827 yılında ilk modern tıp okulu Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’nin kuruluş yıldönümüdür.

Bugün ise, ülkemize ve mesleğimize karşı duyduğumuz sorumluluğun bilinciyle, sağlık meslek ve emek örgütleri tarafından sağlık politikalarının tartışıldığı, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının sorunlarının ele alındığı, çeşitli kültürel etkinliklerin düzenlendiği 14 Mart Tıp Haftasını kutluyoruz.
14 Mart 2023 Tıp Haftasını ne yazık ki tarifsiz bir acı ve yas eşliğinde karşılıyoruz.

6 Şubat 2023 tarihinde 11 ili kapsayan geniş bir coğrafyada meydana gelen deprem büyük bir yıkıma neden oldu. Resmi rakamlara göre 50 bine yakın insanımız hayatını kaybetti, milyonlarca insanımız uzuvlarını, sevdiklerini, evini, malını, işini, kısaca yuvasını yitirdi.

Depremden en çok etkilenenler arasında kuşkusuz yıkımın öncesiyle ve sonrasıyla hekimler ve sağlık çalışanları oldu. 6 Şubat depreminde kadın erkek, genç yaşlı, uzman, pratisyen, asistan, aile hekimi 102 meslektaşımız ve yüzlerce sağlık emekçisi hayatını kaybetti. Acımız ve üzüntümüz çok derin ancak öfkemiz büyük ve nedeni de belli.

“Asrın felaketi” diye niteledikleri depremin doğa olayı olduğunun farkındayız. Ne var ki, kamu yararı yerine şirketlerin çıkarlarının gözetildiği, bilimsel bilginin yerine para kazanma hırsının geçtiği, liyakatin yerine tarikat cemaat yandaş kadroların yerleştirildiği, 21 yıllık betona ve inşaat rantına dayalı iktidar döneminde deprem iktidar eliyle felakete dönüştürüldü.

Covid-19 pandemisinde maske dağıtmayı beceremeyen siyasi iktidar, art arda gelen deprem faciasında sağlıkçılar ve gönüllüler dışında ilk günlerde deprem bölgesinde yoktu. Geciken ve yeterli olmayan arama kurtarma faaliyetleri nedeniyle insanlarımız göçük altında konuşarak öldüler.
Belediyeler başta olmak üzere, TTB, TMMOB ve diğer meslek örgütleri, sendikalar, sivil toplum kuruluşları, yurtdışı destek ekiplerinin çalışmalarıyla birçok canımız kurtarıldı, hayata döndürüldü. Sağlık, barınma, ısınma, hijyen sorunu gönüllü çalışmalarla giderilmeye çalışıldı.

Ülkeyi şirket gibi yönetme mantığı, 150 yıllık yardım kuruluşu olan Kızılay’a da hâkim olmuş. Depremde yardım etmesi gereken Kızılay, elinde bulunan çadırları ( bağış paralarıyla alınmış ) satarak bir skandala daha imza atmış oldu (Daha öncede Ensar Vakfı’na para transferine aracılık etmişti).
Deprem bölgesinde 20’ye yakın kamu hastanesi yıkıldı, kullanılamaz hale geldi. Hatay’da hiçbir kamu hastanesi hizmet veremez durumda. Şehir hastaneleri ise çok uzakta kaldı insanlar ulaşamadı.

Bütün bu tabloya rağmen, depremde oluşan duygu durumunu uygun ortam diye fırsatçılığa çevirmeye çalışan siyasi iktidar, Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın Etlik Şehir Hastanesi açıldığında söylediği “ Hiçbir hastanemiz kapanmayacak, yeni bir hastanemiz daha oldu” sözlerini kısa sürede yalanlayarak, Dışkapı EAH ve eklentileri hakkında yeterli ve gerekli raporlar olmadan yıkım kararı aldı. Benzer bir kararın, korunması gereken yapı olmasına karşın Dr. Sami Ulus hastanesi hakkında da alınması gündemde.

Gerek Covid-19 döneminde gerek deprem olduğunda şehir hastanelerine ulaşma zorluğu yaşanmış, vatandaşların kolay ulaştığı kent merkezlerindeki hastanelerin ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşıldı.

Bilkent ve Etlik şehir hastanelerinin açılmasıyla kapanan, işlevsizleştirilen, kapatma planları yapılan hastanelerimizin olağanüstü dönemler de dâhil olmak üzere önemi göz önüne alınmalı, yeniden güçlendirilerek ve tarihi kimlikleri korunarak halkın hizmetine açılmalıdır.
Bu 14 Mart’ta da hekimlerin başta sağlıkta şiddet, angarya, tıp eğitiminin niteliği, serbest çalışma hakkını kısıtlayan düzenlemeler, TTB ve meslek odalarımıza yönelik siyasi baskı olmak üzere çözüm bekleyen çok sayıda sorunu bulunuyor. Sağlık Bakanlığı ise sorunlar karşısında seyirci kalmaya devam ediyor.

Her şeye rağmen mesleğimizin temel amacı olan yaşamı ve sağlığı korumak yolunda mücadeleye devam edeceğiz; bilimin ışığında evrensel hekimlik değerlerine ve iyi hekimlik uygulamalarına, hekimlerin özlük haklarına ve halkımızın sağlık hakkına sahip çıkacağız. Depremin yaralarını ise birlikte ve dayanışmayla saracağız, iyileştireceğiz.

Ankara Tabip Odası olarak belirtmek istiyoruz ki, demokratik laik ve çağdaş bir toplum en büyük isteğimiz; eşit, ücretsiz, erişilebilir sağlık hizmeti en temel hedefimiz. Amacımız ve hedefimiz doğrultusunda emin adımlarla yürümeye devam ediyoruz.

Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu
Makaleye Dön
14-03-2023, 12:34