"Türkiye'de Çocuk Olmak" ATO Bilgi Notu


Ülkemizde derinleşen ekonomik kriz, artan hayat pahalığı ve OECD ülkeleri arasında zirveyi gören gıda enflasyonu dar gelirli aileleri ve çocuklarını olumsuz etkilemektedir. Fiyatlar arttıkça ve ücretler enflasyon karşısında eridikçe çocuklarımızın sağlıklı ve dengeli beslenmesi güçleşmektedir. Yetersiz beslenme çocukların fiziksel, ruhsal ve bilişsel gelişimini engellediği gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olmaktadır.

Beslenme sorunları ile çocukların gelişimi ve vücut yapıları arasında bir korelasyon bulunmaktadır. Yetersiz beslenen çocuklarda gelişme geriliği ve kısa boyluluk (bodurluk), obezite ve ilgili sorunlar, metabolik sendrom, avitaminozlar, demir eksikliği anemisi, iyot yetersizliğine hastalıklar görülmektedir. Birleşmiş Milletler örgütünün “2023 Sürdürülebilir Kalkınma Raporu”na göre Türkiye’de yetersiz beslenmenin yaygınlık oranını yüzde 2,5 olup, 5 yaş altı çocuklardaki bodurluk oranını yüzde 5,5’tir.

Yetersiz ve dengesiz beslenme çocuklarımızın okul hayatını da etkilemektedir. Yapılan araştırmalara göre yetersiz ve dengesiz beslenmenin öğrencilerin dikkat sürelerini kısalttığı, öğrenme güçlüğü ve davranış bozukluklarına yol açtığı, devamsızlık ve okul başarısında düşmeye neden olduğu bilinmektedir.

Çocuklar ve ergenlerde, niteliksiz ve sağlıksız beslenmenin bir diğer sonucu olan obezitenin sıklığı endişe verici boyutlara ulaşmıştır. Obezite çocukluk çağının en sık görülen rahatsızlıklarından birisi haline gelmiştir.

Çocuk yoksulluğu ve bundan kaynaklanan yetersiz ve sağlıksız beslenme raporlara da yansımaktadır:
OECD verilerine göre Türkiye’de çocuk yoksulluğu, toplam nüfusun yoksulluk oranından daha fazladır. Üye ülkeler arasında çocuk yoksulluğunun en yüksek olduğu ikinci ülke konumundayız.

Araştırmalara göre Türkiye’de her 100 çocuktan 22’si yoksulluk içinde büyümektedir.

TÜİK’in “2022 Türkiye Çocuk Araştırmasına” göre; ülkede ekmek veya makarna gibi yiyecekleri her gün tüketen çocukların oranı yüzde 62,4; meyveyi her gün tüketen çocukların oranı yüzde 50,5; sebzeyi her gün tüketen çocukların oranı yüzde 33; et, tavuk veya balığı her gün tüketen çocukların oranı yüzde 12,7’tir. Çocuklar yeterli ve nitelikli protein kaynaklarına erişememektedir.

TÜİK’in 2022 yılına ait çocuk istatistiklerine göre 15-17 yaş grubundaki çocukların işgücüne katılma oranı yüzde 18,7’ye yükselmektedir. Çalışmak zorunda kalan çocuk işçilerin çoğu iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu hayatını kaybetmektedir. İSİG Meclisi’nin verilerine göre 2002-2023 arasında 900’e yakın çocuk işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir.

Çocuklarımız, geleceğimizdir… Çocuklarımıza ve geleceğimize sahip çıkmak için gereken adımlar kamu otoritesi tarafından merkezi ve planlı olarak atılmalıdır. Okullarda ve tüm eğitim kurumlarında kalori değerleri hesaplanarak en az 1 öğün sağlıklı yemek ücretsiz verilmelidir. Gelişme çağındaki bütün çocuklarımıza ücretsiz süt temin edilmelidir. Tüm çocuklar sağlık hizmetlerine eşit ve ücretsiz erişebilmelidir. Çocuk işçilikle mücadele için yoksulluğu önleyici ve sosyal adaleti güçlendiren politikalar yürürlüğe konmalıdır.

Ankara Tabip Odası
Yönetim Kurulu

Makaleye Dön
15-12-2023, 15:44