Basın Açıklaması
16 Ekim 2015
Sağlık Bakanı’nın ATO’ya yönelik asılsız suçlamalarını kınıyoruz!
10 Ekim 2015 günü Türkiye tarihinin en vahşi ve alçak saldırılarından biri yaşanmıştır. Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi için toplanan insanların arasında patlatılan iki bomba 100 civarında yurttaşımızı öldürmüş, 400’den fazla yurttaşımızı yaralamıştır.
Alanda bulunan hekimlerin ve sağlıkçıların hemen başlayan müdahalesinin can kaybının daha fazla olmasını önlediği muhakkaktır.
Türk Tabipleri Birliği ve Ankara Tabip Odası ilk dakikalardan itibaren can kaybının asgaride tutulması için gerekli tutumu takınmıştır. Oluşturulan kriz masası ile süreç anlık olarak takip edilmiş, yöneticiler ve oda üyeleri yaşanabilecek olası kargaşanın önlenmesi, gereksinimlerin belirlenmesi amacıyla hastanelerde saatlerce uğraş vermişlerdir.
Yaralıların ambulanslarla taşınması sırasında ve hastanelerde hekimler ve sağlık çalışanları olağanüstü bir dayanışma, özveri ve çaba ile onların yaşama tutunmasını sağlamaya çalışmıştır. 10 Ekim 2015 hem emek, barış ve demokrasi talebine olan bu vahşi saldırı, hem de ardından yaşanan olağandışı tıbbi durumun hastaneler, hekimler ve hekim meslek örgütleri tarafından muazzam yönetimi açısından unutulmayacak bir gün olarak ülkemiz tarihine geçecektir.
14 Ekim 2015 gecesi bir televizyon kanalında Sağlık Bakanı sayın Mehmet Müezzinoğlu Ankara Tabip Odası’nın olay günü üyelerine gönderdiği sms ile gereksiz bir kan bağışı anonsu yaptığını, bunun bir provokasyona destek anlamına geldiğini ifade etmiş, bizi can kaybına vesile olan bir ortam yaratmakla suçlamıştır. Kan bağışı çağrımızın, yoğun bağışçı talebiyle kaos ortamı yaratarak yaralıların tedavisini aksatmayı ve bu yolla can kaybını artırmayı amaçladığı ima edilmektedir.
Sayın Bakanı bu talihsiz beyanı nedeniyle kınıyoruz.
Ankara Tabip Odası 10 Ekim 2015 günü aldığı 0 Rh(-) kan gereksinimi duyumu üzerine hastaneleri aramış, İbni Sina Hastanesi Kan Merkezi’nde böyle bir gereksinim olduğunu öğrenmiş, bunun üzerine saat 12.19’da üyelerine 0 Rh(-) kan ihtiyacı olduğunu, kan vermek isteyenlerin İbni Sina Hastanesi Kan Bankası’na başvurması gerektiğini belirten bir kısa mesaj göndermiştir.
Sayın Bakan halkı yanıltmakta ve hekimlerin saygın meslek örgütü Türk Tabipleri Birliği ve Ankara Tabip Odası’nın itibarını azaltmayı amaçlamaktadır.
Öncelikle ATO’nun kan bağışı çağrısı bütün hastanelere ve bütün kan gruplarına yönelik değildir. Çağrı sadece İbni Sina hastanesine yönelik olarak yapılmıştır.
İkinci olarak çağrı sadece 0Rh(-) kan grubuna sahip odamız üyesi hekimleri ilgilendirmektedir. Sayın Bakan çok iyi bilmektedir ki 0Rh(-) kan az bulunan, bu tür toplu yaralanmalarda en çok gereksinim duyulan bir kan grubudur. Sayın Bakan çok sayıda yurttaşın bu çağrı üzerine hastanelere akın ettiğini ve bu durumun kaos yarattığını ileri sürmüştür. Oysa söz konusu mesaj sadece ATO üyesi hekimlere gitmiştir ve bu mesajı alan hekimlerden uygun kan grubuna sahip olanların hepsinin İbni Sina hastanesine kan bağışı için başvurduğu varsayılsa bile bu sayının orada bir kaos yaratmayacağını aritmetik bilen herkes kolayca tahmin edebilir. Nitekim araştırmalarımız İbni Sina Hastanesinde kan bağışı başvurusundan kaynaklanan ve yönetilemeyecek bir durumun yaşanmadığını göstermektedir.
10 Ekim günü hastanelerde olan arkadaşlarımızdan edindiğimiz bilgiler gerçekten de çok sayıda yurttaşın kan gereksinimi olabileceği öngörüsüyle kendiliğinden hastanelere kan bağışı yapmak için başvurduğunu gösteriyor. Sayın Bakan bunun kendi sorumluluğunda olan, bakanlıkça yönetilmesi gereken ve böylesine fazla sayıda ölü ve yaralıya yol açan katliamlarda beklenmesi gereken bir tepki olduğunu biliyor olmalıdır. Bunun yönetilememesinden ileri gelen bir sorun oluşmuşsa, ki gözlemlerimiz bu durumun sağlık hizmetine olumsuz bir etkisinin olmasına izin verilmediği yönündedir, bakanlık nedeni başkalarında değil kendisinde aramalıdır.
Yine gözlemlerimiz o gün çeşitli hastanelerde bizzat Bakanlığa bağlı sağlık personeli tarafından vatandaşlardan kan bağışı istendiğini ortaya koymaktadır. HaberTürk kanalında yer alan bir haberde örneğin Numune Hastanesi’nde hemşirelerin kan bağışı çağrısı yaptığı muhabir tarafından anlatılmaktadır (kaynak 1). Anlaşılan odur ki sayın Bakan, alandan yeterli bilgi alamadığından olsa gerek gerçek gereksinimleri veya yaşananları değerlendirememektedir.
Sayın Bakan, eksik ve yanlış bilgilerle, hekimlerin saygın meslek örgütünü yıpratmaya, itibarını zedelemeye uğraşmaktadır. Her adımını dikkatle atan hekim örgütümüz, kendisine yöneltilen amaçlı ve asılsız suçlamalarla mücadelesini her platformda sürdürecektir.
Saygılarımızla,
Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu