ORTAK BASIN AÇIKLAMASI
26 Ocak 2016
16 Ağustos tarihinden beri 7 ilde – 19 ilçede en az 58 gündür süresiz devam eden sokağa çıkma yasakları, bölgede yaşayan yaklaşık 1 milyon 300 bin kişinin ve bunların içinde yaklaşık 500 bin çocuğun en temel yaşam ve sağlık haklarını ihlal etmektedir. Yaşanan bu süreçte; 39’u çocuk,29’kadın,27’si 60 yaş üstü olmak üzere en az 198 sivil vatandaş hayatını kaybetti. Kısıtlı edinilen bilgilere rağmen mevcut tablo durumun vahametini görmemiz için yeterlidir.
Savaşın ve sokağa çıkma yasaklarının sürdüğü illerde, çocukların başta yaşama hakkı olmak üzere; sağlık hizmetlerine erişim hakları ihlal ediliyor, öldürüldükten sonra bile insanlık onuruna uygun şekilde defnedilmeleri engelleniyor. Ayrıca halka hizmet veren sağlık çalışanlarına yönelik şiddet de devam ediyor. Bu süreçte en az 4 sağlık görevlisi yaşamını kaybetti. Hayatın normal akışının savaş politikalarıyla kesildiği ve normalleştirme yönünde tek bir adımın atılmadığı bu süreçte, yaşanan ihlaller ve can kayıpları artarak devam etmektedir. Bu durum ilk olmayıp, sistematik hal almıştır. Temel yaşam gereksinimleri (gıda, ilaç ve su başta olmak üzere) artık tükenme noktasına gelmiştir. Yeterli ve güvenli sağlık hizmetine erişim ortadan kalkmıştır. Temel ihtiyaçlarını giderme ve acil durumda evden çıkmanın kendisi büyük hayati risk taşır hale gelmiştir.
Sokağa çıkma yasağı olan yerlere heyetler gönderilmesi bu an itibari ile ivedi bir şekilde insani ve hayati bir zorunluluktur. Hukuksuz biçimde otuz günü aşkın bir süredir devam eden sokağa çıkma yasakları sağlık hakkını tamamen ihlal ederken adeta yaşam hakkına kasteder bir hal almıştır. Öyle ki ;bugün Sur’da, Cizre’de, Silopi’de doğumlar evlerde olurken, bebekler en temel gereksinimi maddesi olan mamalara bile erişememektedir. Koruyucu sağlık hizmetinden bahsetmenin imkansız olduğu bu kentlerde yaşamın sürdürülebilir olmasını sağlayan en temel besin maddeleri olan su ve gıdaya ulaşım bile engellenmekte, insanlar adeta ölüme terkedilmektedir. Öyle ki; Şırnak'ın Cizre ilçesine bağlı Cudi Mahallesi'nde, 4 gün önce tanklardan yapılan top atışları sonucu yaralanan ve hastaneye kaldırılmayı bekleyen 25 yaralı ve yaşamını yitiren 4 kişinin cenazesinin bulunduğu binaya dönük yoğun saldırılar devam ediyor; tıbbi malzeme bulunmadığı için yaralıların durmayan kanamalarına ise yastıklardan çıkarılan pamuklarla tampon yapılıyor. Yaralıların bilgisinin ve bulundukları yerin koordinatlarının Sağlık Bakanlığına verilmesine rağmen harekete geçilmemesi bir insanlık suçudur. Yurttaşların sağlık ve güvenliklerinden sorumlu tüm resmi kurum ve kişileri tekrar sorumluluğa davet ediyor ve uyarıyoruz; koordinatlarının verilmesine rağmen harekete geçmeyerek suç işliyorsunuz! Sağlık Bakanlığı bir insanlık suçuna meydan vermeden ve biran evvel insan ayrımı yapmaksızın insani görevlerini yerine getirmelidir.
…Dört gündür sesini duyamadığımız devlet yetkililerine, İçişleri Bakanına, Sağlık Bakanına soruyoruz: Cizre’de 25 yaralı bir apartmanın bodrum katında sığınmış mı, üç cenaze yanlarında üç gündür duruyor ve kokuyor mu? Bu insanlara ulaşmamanın insani, vicdani bir cevabı sizde var mı? Bunun cevabı yoksa neden harekete geçmiyorsunuz? Neden insanların yaşaması için çabalamıyorsunuz? Bu neyin kini, bu neyin cezası? Bunca insan öldü yetmedi mi ki halen ölümleri seyretmeyi, savaş söylemleri kullanmayı seçiyorsunuz? Savaş bugüne kadar hangi topluma ne fayda sağlamış? Neden ölümler olmasın diye, barış olsun diye bir şeyler yapmıyorsunuz?
Sayın Sağlık Bakanı, sağlık örgütleri adına artık sayısını bizim bile hatırlamadığımız sayıda sizden istediğimiz görüşme taleplerimize neden kulak tıkıyorsunuz? Nerede olursa olsun, kim olursa olsun böyle bir durumda olan insanlara yardım için çabalamamayı hangi vicdan kabul edebilir? Kim nasıl bir gerekçe ortaya koyabilir?
Cizre’de yaşamak için bizlere haykıran bu insanlar için sözün bittiği yerdeyiz. Durduğumuz, beklediğimiz her an bir insanı daha kaybedeceğiz. Bunca yaşanana karşı susuyorsak, ses çıkarmıyorsak da; insanlığın bittiği yerdeyiz…
Bizler, yaşatmaya yemin eden ve bu çatışmalı süreç yüzünden arkadaşlarını kaybeden sağlık emekçileri; toplumun tüm duyarlı kesimlerine, demokrasi ve barış savunucularına bir kez daha yaşam adına, insanlık adına haykırıyoruz: Cizre’ye ses verin, yerleri bilindiği halde üç gündür sığındıkları bodrum katında yaşama tutunmaya çalışan insanlara ses verin… Bugün susarsanız insanlık susar…
Saygılarımızla
Ankara Tabip Odası (ATO)
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES)
Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev Sağlık-İş)