Ortak Basın Açıklaması
13 Mayıs 2017
Soma’yı Unutmayacağız, Unutturmacağız!
Bugün 13 Mayıs 2017, Türkiye’nin yaşadığı en büyük iş cinayetinin, tarifsiz acının yıl dönümü. Ülkemizin yaşadığı en kanlı iş cinayetinin üzerinden üç yıl geçti. Yüreğimiz Soma’da, öfkemiz sokakta.
Özgürlük, hukuk, adalet için, işi ve ekmeği için diz çökmeden, boyun eğmeden mücadele eden akademisyenlerden, kamu emekçilerine, işçilerden, gazetecilere, cezaevlerinde direnenlere buradan selam gönderiyoruz.
Selam olsun diktatörlüğe, tek adam rejimine hayır diyenlere.
Soma Katliamı; Rekabet, acımasız kar hırsı ve ucuza üretmek için standartları yasaları ihlal ederek yaratılan, tehlikeli ve aşırı üretim zorlaması sisteminin sonucudur. Kaza değil, cinayettir.
İşte bu nedenle Soma’da 13 Mayıs 2014’te, 5’i mühendis 301 madencinin hayatları çalınmıştır.
Türkiye’yi güvencesiz, kuralsız çalışılan bir ülke yapan;
İşçiyi, işsizlik ile ölüm arasında seçim yapmaya zorlayan;
İş cinayetlerini kader ve fıtrat olarak değerlendiren anlayış, çöp sepetine atılmadan bu katliamların son bulması mümkün değildir.
Çünkü bu sistemin sac ayakları: Bir yandan hak ihlalleri karşısında pahalı, uzun zamana yayılan ve çoğu kez sonuçsuz kalan hukuki süreçler;
Diğer yandan kamunun denetim görev ve sorumluluğunu savsaklaması:
Öbür taraftan yasalarla, uygulamalarla, demokratik sendikalaşma hakkının engellenmesi yoluyla korumasız bırakılan işçilerle kurulmuştur. Ölüm üreten bu sistemin her bir sacayağı da vahşi, kirli ve kanlıdır.
İşverenler, siyasiler ve çıkar ortakları tarafından fiilen kurulmuş olan bu vahşi sistem kiralık işçilikle, esnek çalıştırmayla, ödünç işçilik ile daha da güvencesiz hale getirilmiştir. Artan çalışma saatleri, göz dikilen kıdem tazminatlarıyla güvencesizlik ve ucuza çalıştırma, katliamlara vardırılmıştır.
2014 Yılından bu yana Soma davası dünyanın en büyük iş cinayeti davası olarak devam etmektedir.
Hızlı, etkili, iş cinayetlerini caydırıcı, kamu vicdanını, adalet duygunu karşılayan bir dava olmasını beklediğimiz ve bu uğurda çaba sarf ettiğimiz bu dava, daha başlarken: Başsavcının, “gözaltına alacağımız herkes işçilerle birlikte öldü” beyanı ile ölen mühendislerin işaret edilmiş olması, sistemin yaratmış olduğu bu facianın, sadece birkaç mühendise yüklenerek çözümlenmek istenilmesi ve sistemden kaynaklı sorunların, üstü örtülerek, unutturulma mecrasına sokulması çok tanıdık bir yaklaşımdır.
Soma katliamında sorumluluk sadece, üretimi artırmak için tüm standartları ve yasaları çiğneyen şirketin değildir. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş., Türkiye Kömür İşletmeleri, Maden İşleri Genel Müdürlüğü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Hükümet yaşanan tüm maden facialarında olduğu gibi sorumludurlar ve hesap vermelidirler.
Bu katliamın gerçek sorumluları hala kamuoyu önünde hesap vermemiştir. Bizler Soma davasının takipçisiyiz ve gerçek sorumluların açığa çıkarılması için sonuna kadar da takipçisi olacağız
Türkiye’de özellikle AKP iktidarı döneminde uygulanan politikalarla madenlerin ihalesindeki yağma ve yandaş zihniyetiyle, üretim süreçlerinde; teknik bilgi ve alt yapı olarak yetersiz kişi ve şirketlere bırakılmıştır. Kamusal denetimin de yeterli ve etkin bir biçimde yapılmaması iş cinayetlerinin Soma’da olduğu gibi katliamlara dönüşmesine neden olmuştur.
Ülkemiz, iş cinayetlerinde, işçi ölümlerinde Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada yer almaktadır. Bu tablo AKP’nin iktidara gelmesiyle daha da vahim, daha da vahşi bir hal almıştır.
Soma’dan sonra Ermenek, Siirt/Şirvan ve diğer maden katliamları son 15 yıldır ağırlaştırılmış bir biçimde sürdürülen “özelleştirme”, “piyasalaştırma” ve “taşeronlaştırma” politikalarının bir sonucu olarak artarak devam etmektedir.
Bugün işçiyi her türlü korumadan uzak ve sahipsiz bırakan, mühendis ve hekimi iş kazaları tazminatlarından sorumlu tutan, işvereni ve iş yaşamını denetlemekten sorumlu olan devleti ise her türlü sorumluluktan arındıran bir politika ile karşı karşıyayız.
Bu nedenle, Soma’dan dünden bugüne değişen, iyileşen kayda değer bir şey yoktur.
Yeni iş cinayetlerinin olmasını ortadan kaldıran bir gelişme sağlanmamıştır.
Sorumlular hesap vermemiştir.
Babalarını, eşlerini, evlatlarını kaybedenlerin yüreğini soğutacak somut adımlar atılmamıştır.
İşte bu yüzden Türkiye’de her yıl binlerce işçi iş cinayetlerinde can vermeye devam etmektedir. Ancak bu acımasız, bu vahşi üretim böyle sürdürülemez. Kanla, ölümle, sakat kalmalarla üretim yapan bir toplumun geleceği sağlıklı olamaz. Böyle bir çalışma sistemine emekçiler kuşaklar boyu diz çökmez.
Bu cinayetlere sebep olanların bağımsız yargıya ve topluma hesap vermeleri için, bu acımasız sistemi değiştirmek için mücadelemizi sürdüreceğimizi ifade ediyoruz.
Maden ocaklarında, bir avuç kömür için bir ömür verenleri, başta Soma olmak üzere kaybettiğimiz tüm madencileri ve Torunlar’da, Yalvaç’ta hayatlarını iş cinayetlerinde kaybeden tüm emekçileri büyük bir saygıyla anıyoruz. Soma’yı unutmayacağız, unutulmasına izin vermeyeceğiz.
DİSK Ankara Temsilciliği
KESK Ankara Şubeler Platformu
TMMOB- Ankara İl Koordinasyon Kurulu
Ankara Tabip Odası
Ankara Serbest Mali Müşavirler ve Muhasebeciler Odası