14 Mart Basın Açıklaması
14.03.2017
1919 yılında 14 Mart tarihinde İngilizlerin işgali altındaki İstanbul'da, tıbbiye 3. sınıf öğrencisi Hikmet Boran'ın önderliğinde bir işgal protestosu gerçekleşmiştir. O günden bu yana, yüzyılı aşkın bir zamandır 14 Mart Tıp Bayramı sağlık çalışanlarının bir şöleni halinde kutlanmaktadır.
Günümüzde 14 Mart Tıp Bayramı kutlamadan ziyade bir anma haline dönüştü. 14 Martı içine alan hafta bir Tıp haftası olarak değişik etkinliklerle Türkiye’deki sağlık politikalarını, sağlık çalışanlarının sorunlarını masaya yatırdığımız bir hafta haline geldi. Geçmişimizin gururla andığımız izleri, yerini geleceğimizin endişesine bıraktı.
OHAL sürecinde şu ana kadar toplam 2.761 hekim ve 10.000 üzerinde sağlık çalışanı kamu görevinden çıkarıldı. Adil ve demokratik yargılama usullerine uyulmadan keyfi bir şekilde işlerine son verilen sağlık çalışanlarıyla sorunlarını tartışmak ve çözüm önerileri üretmeyi, meslek örgütlerimizin bu dönemdeki temel sorumluluğu olarak görüyoruz. Emeğin, demokrasinin, hukukun, toplumsal barışın ve iyi hekimlik değerlerinin savunucusu olan sağlık çalışanlarının görevlerine bir an önce kavuşabilmeleri, 14 Mart’a giderken öncelikli talebimizdir.
14 yıldır sürdürülen Sağlıkta Dönüşüm Programı ve onun ana unsurları arasında yer alan performansa dayalı ödeme sistemiyle, hasta bakımında niteliğin değil niceliğin öne çıktığı; hekimlerin kısa sürelerde çok sayıda hastaya bakmaya zorlandıkları; hastalara yeterli süre ayıramadıkları, nitelikli sağlık hizmeti sunabilmenin koşullarının yok edildiği bir sağlık ortamı yaratıldı. Bu durumun acilen düzeltilmesini talep ediyoruz.
Nitelikli bir sağlık hizmeti üretmenin en temel bileşenlerinden birini çalışma koşulları oluşturur. İnsanca çalışma koşulları ve emeğimizin karşılığı olan ücret, birbirinden ayrı düşünülemez. Çalışma koşullarının iyileştirilmesi için; mesleki bağımsızlık, iş yükünün insancıl düzenlenmesi, mesleki sağlık ve güvenliğin sağlanması, fırsat eşitliği, örgütlenme özgürlüğü, çalışma ortamının demokratikleştirilmesi, emekliliğe yansıyan güvenceli ücret ve mesleki gelişim hakkı, uluslararası normlara uygun olarak çalışma sürelerinin düzenlemesini talep ediyoruz.
Türkiye sağlık ortamında şiddet her geçen gün etkisini artırıyor. Sağlık ortamındaki şiddet, sıklıkla hasta ya da hasta yakınlarından sağlık çalışanlarına yönelse de, aslında burada hedefin sağlık sistemi olduğu açık olarak görülebiliyor. Bu nedenle de, uygulanmakta olan sağlık politikalarını ele almadan gösterilecek hiçbir yaklaşım, sağlıkta şiddetin çözümüne yönelik etkili bir çözüm ortaya koyamayacaktır. Öte yandan, sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik yapılacak bir düzenleme, önleyicilik ve koruyuculuk işlevinin sağlanabilmesi için, sağlık çalışanlarına yönelik şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği, aksine şiddet suçlarının mutlaka cezalandırılacağı düşüncesinin yerleşmesine olanak sağlamalıdır.
Nitelikli sağlık hizmet sunumu, ancak, hastaya yeterli süre ayırmakla, şiddetin olmadığı, güvenli ve olumlu çalışma koşullarıyla mümkün olacaktır. 14 Mart Tıp Bayramında, her şeye rağmen, “Hekim-Emekli Hekim Ücretleri” ile ilgili önerilerimizi de içeren çalışma koşullarımızın iyileştirilmesi, “Fiili Hizmet Zammı Yasa Tasarısı” ve sağlık çalışanlarının haklarının verilmesi yönündeki taleplerimizi yineliyoruz.
İş güvencesi ve insanca çalışma koşulları, sağlık hakkı, iyi hekimlik ve nitelikli sağlık hizmeti için 14 yıldır uygulanan sağlık politikalarına HAYIR diyoruz!
14 Mart’ın, tüm kötülüklere ve haksızlıklara karşın, iyilik, dostluk ve dayanışmanın, gelecek güzel günler ve barış içinde bir yaşam için yeni bir başlangıcın ilk adımı olmasını diliyoruz.
Ankara Tabip Odası
Sağlık Ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası