Basın Bülteni
"301 madencinin acısı hala yüreğimizde"
12 Mayıs 2018
13 Mayıs 2014… Manisa’nın Soma ilçesinde 301 maden işçisini yitirdiğimiz,Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük iş cinayetinin yıldönümü bugün…
Ülkemizde Soma gibi bir katliam yaşandıktan sonra dahi her gün, her ay, her yıl binlerce iş cinayeti yaşandı, yaşanıyor. 2015 yılında 1730, 2016 yılında 1970, 2017 yılında 2006, 2018’in ilk dört ayında 575 işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi.
Soma katliamı, ne kaza ne de kaderdir. Emekçileri güvencesizliğe, taşeronlaşmaya, denetimsizliğe teslim eden, patronların daha çok kazanması için gözlerini yumanların kurduğu düzenin bir sonucudur.
13 Mayıs günü yaşanan katliamın sebebi, özelleştirme programları sonucunda kamu madenciliğini ve uzun yıllar sonucu elde edilmiş olan madencilikle ilgili bilgi ve birikimi tasfiye eden neoliberal politikalardır. İşçileri kar baskısı ile karşı karşıya bırakan, taşeronlaştırma, rödovans, sendikasızlaştırma ve aşırı yoğun çalışma sistemi, iş cinayetlerine davetiye çıkarmıştır, çıkarmaktadır.
AKP iktidarı döneminde madencilik sektörü, teknik bilgi ve alt yapı açısından yetersiz, deneyimli uzmanları bulunmayan özel şirketlere bırakılmıştır. Kamunun denetiminin etkin bir biçimde yapılamaması ise, iş cinayetlerinin Soma’da olduğu gibi katliama dönüşmesine neden olmuştur. Katliamdan sonra öğrenildiği üzere, Soma Holding’in kar hırsı odaklı politikaları sonucunda ocaktaki kömür üretimi 4 yılda 15 kattan fazla arttırılmıştı. Soma Holding’in sahibi Alp Gürkan 2012’de yaptığı açıklamada Türkiye Kömür İşletmeleri’nin 130-140 dolara mal ettiği kömürün tonunu kendilerinin 23 dolar maliyetle çıkarmalarıyla övünmüştü.
Soma’da yaşanan kaza değil, iş cinayetidir. 301 maden emekçisinin ölümü “fıtrat” değil, kar hırsı ve üretim çılgınlığıdır.
Soma’dan sonra Ermenek, Şirvan ve diğer maden katliamları son 16 yıldır ağırlaştırılmış bir biçimde sürdürülen özelleştirme ve alt-işverene devretme politikalarının bir sonucu olarak artarak devam etmektedir.
İşçilerin hayatı, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanındaki sorunlar kamuyu tasfiye eden, piyasacı yaklaşımlarla çözülemez. Güvencesiz, sendikasız ve kayıtdışı istihdam biçimleri devam ettikçe yeni facialar kaçınılmaz hale geliyor. Madencilik alanında işçileri köleleştiren taşeron ve rödovans sistemlerine bir an önce son verilmedir. Kamunun etkili biçimde denetimi sağlanmalıdır, gerekli yasal düzenlemeler ve teknik tedbirler hayata geçirilmelidir.
Dört yıl sonra 301 madencinin acısı hala yüreğimizdedir. 13 Mayıs işçi katliamında Soma’da yaşamını yitiren tüm maden emekçilerini saygıyla anıyor, yakınlarına ve tüm maden emekçilerine bir kez daha başsağlığı diliyoruz.
Ankara Tabip Odası