ATO - HEKİMLERİN GÜCÜ

 
ATO » Basın Açıklamaları » 2025 Basın Açıklamaları » 14 MART TIP BAYRAMINDA G(ö)REVDEYİZ!

Mart 14 2025

14 MART TIP BAYRAMINDA G(ö)REVDEYİZ!

14 Mart 1919’da Tıbbiye öğrencisi Hikmet Boran’ın önderliğinde toplanan tıp öğrencileri İstanbul’un işgalini protesto ettiler. Bir özgürlük ve bağımsızlık hareketi olan 14 Mart, o günün anısına ülkemizde Tıp Bayramı olarak kutlanır.
Bugün üzülerek ifade ediyoruz: Gerek sağlık sisteminde çığ gibi büyüyen sorunlar, gerekse ülkemizin sosyoekonomik koşulları nedeniyle bayram havasından çok uzaktayız…
Her yıl olduğu gibi bu 14 Mart’ta da Tıbbiyelilerin halkına duydukları sorumluluk duygusuyla hareket ediyoruz. Halktan ve emekten yana, “Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün” parolasıyla sorunlarımıza dikkat çekiyor, çözüm önerilerimizi paylaşıyoruz.
Dünya Sağlık Örgütüne göre sağlık, yalnızca hastalığın ve sakatlığın olmaması değil; fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden “tam iyilik” durumudur. Bu “tam iyilik” kavramı, insan sağlığının toplumsal, ekonomik ve politik koşullarla ilişkisine işaret eder.
Ülkemizde “tam iyilik” halinden söz etmek olanaksız!
2003’te uygulanmaya başlayan “Sağlıkta Dönüşüm Programı” nedeniyle sağlık sistemi tam bir yangın yeri... Bu programla birlikte, kamunun karşıladığı bir hak olmaktan çıkarılan sağlık, bir grup azınlığın para kazanma aracına dönüşmüş ve “yenidoğan çetesi” skandalında da gördüğümüz gibi sağlıkta çeteleşme giderek hız kazanmıştır.
Türkiye’de sağlık ekonomisinin üçte biri özel sektörün kontrolündedir. Özel sektör kamu kaynaklarıyla büyümüş, kamu sağlık kuruluşları işletmelere dönüştürülmüş, şehir hastanelerinde olduğu gibi şirketler sağlık yönetiminde söz sahibi olmaya başlamış, hizmet sunumu piyasanın insafına terk edilmiştir.
2002’den 2023’e kadar geçen sürede kamudaki yatak sayısı 1,3 kat, hekime başvuru 3 kat, ameliyat sayısı 3 kat artmıştır. Buna karşılık özel sektördeki yatak sayısı 4,5 kat, hekime başvuru 8 kat, ameliyat sayısı 7 kat artmıştır.
Özel hastane patronlarını kalkındıran, kamuyu ise ikinci plana atan bu tablo, Sağlıkta Dönüşüm Programının sonucudur.
Dilerseniz bu tabloyu biraz daha yakından inceleyelim:
Sağlıkta şiddet ve mobbing bitmiyor!
Beyaz Kod sistemi kurulduğundan bu yana en az 122 bin şiddet bildirimi yapıldı. Şifa dağıtması gereken sağlık kurumlarından her gün kavga, darp, silahlı çatışma haberleri geliyor. Tüm basamaklarda şiddet kol geziyor ancak hukuki bakımdan caydırıcı olacak hiçbir somut önlem alınmıyor. Şiddet verileri kamuoyuyla paylaşılmıyor. Bir başka şiddet türü olan mobbing ise sağlık çalışanlarında tükenmişliği giderek artırıyor.
Birinci basamak ve koruyucu sağlık hizmetleri yine unutuldu!
Halk sağlığının temeli birinci basamak sağlık hizmetleridir. Birinci basamak, yalnızca hastalıklarla mücadele etmez, aynı zamanda hastalığa neden olan etkenleri tespit ederek sağlığın korunmasına ve geliştirilmesine odaklanır. Bu nedenle birinci basamağa kaynak ayrılması yaşamsal önemdedir. Ne var ki, Sağlık Bakanlığının 2025 yılı bütçesinde tedavi edici sağlık hizmetlerine ayrılan kaynak yüzde 72’yi bulurken, birinci basamak ve korucu sağlık hizmetlerine kaynağın yalnızca yüzde 28’i ayrıldı. Birinci basamağa ayırılan kaynağın yetersiz olması daha çok hastalık, sağlık kurumlarına daha çok başvuru, sağlık sistemine daha çok yük demektir.

Aile Sağlığı Merkezi çalışanları keyfi yönetmeliklerin tutsağı oldu!
Aile hekimleri ve Aile Sağlığı Merkezi çalışanları zaten zorlu koşullarda çalışıyorken, Sağlık Bakanlığı “eziyet” yönetmelikleriyle aile hekimlerinin mesleki özerkliğini yok edip sağlık emekçilerinin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldırarak birinci basamağı tümden istikrarsızlaştırdı. Aile hekimliklerinde bilimsellikten uzak olan geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının mesai dışında ücretli olarak yapılmasının önü açıldı. Tüm eylemlerimize karşın, Sağlık Bakanlığı birinci basamağı piyasa mantığıyla, performansa dayalı ve bilimsellikten uzak bir biçimde yönetmekte ısrarcı…
Sağlık sisteminin yılda 1 milyara yakın başvuruyu kaldırması olanaksızdır!
Ülkemizde kişi başı hekime başvuru ortalaması yılda 11,4! Bir kişinin yılda 11 kez sağlık kurumlarına başvurması, tanı ve tedavi süreçlerinin uzamasının işareti olduğu kadar sağlık politikalarındaki başarısızlığın da ifadesidir. Hekime başvuru sayısı 2002’de tüm 209 milyonken, 2023’te 973 milyonu geçti. Sağlık Bakanlığı, bu kışkırtılmış sağlık talebini kontrol altına almak yerine kişi başı başvuru sayısını 2025’te 11,9’a, 2026’da 12,2’ye, 2027’de 12,6’ya çıkarmayı hedefliyor!
5 dakikada muayene olmaz!
Hekime başvuru sayılarındaki olağandışı artış sistemi kilitliyor. Muayene sürelerini 5 dakikaya ve altına çekiyor, bazı branşlarda randevu krizine neden oluyor. Sağlık emekçilerini daha uzun saatlerde, daha esnek ve daha güvencesiz çalışmaya zorlayarak bu sorunlara çözüm aranıyor; bu da yeni sorunlara yol açıyor, hekimleri hastalarla karşı karşıya getiriyor.
Asistan Hekimler tükeniyor!
Asistan hekimler, eğitim kurumlarının neredeyse tamamında temel haklarına aykırı olarak çalıştırılıyor, sağlık hizmetinin sürdürülmesi için her basamakta “işgücü yığını” olarak görülüyorlar. Nitelikli tıp eğitimine erişimleri her geçen gün daha da zorlaşan asistan hekimler mobbinge ve angaryaya maruz kalıyorlar.
Sağlık emek gücünün planlanışında kamucu anlayış terk edildi!
Sağlıkta Dönüşüm Programıyla uygulanmaya başlanan toplam kalite yönetimi, maliyet verimliliği ve performans ödemeleri sağlığı ticarileştirdiği ölçüde otoriter çalışma rejiminin de gelişmesine yol açtı. Hekimlerin işleri üzerindeki inisiyatifleri ve söz hakları sınırlandırıldı. Tüm sağlık kurumlarında uygulanan performans ve taşeronlaştırma modelleriyle istihdamda ve ücrette güvencesizlik ve esneklik kalıcılaştırıldı.
Emekli sağlık çalışanları açlık sınırında yaşam mücadelesi veriyor!
Emeklilerin geçinmeleri adeta bir mucize! Sosyal Güvenlik Kurumunun 2024 verilerine göre yaklaşık 18 milyon emeklinin yaklaşık 2 milyonu sosyal güvenlik destek primiyle çalışmayı sürdürüyor. Uzun yıllarını mesleğe adayan her 4 hekimden 3’ü emekli olduktan sonra geçinebilmek için çalışmaya devam ediyor. Emekli hekimlerin önemli bir bölümü özel hastanelerde veya ortak sağlık güvenlik birimlerinde güvencesiz koşullarda düşük ücretlerle çalışıyor.
Hizmet sunumundan tıp eğitimine, sağlığın finansmanından emekliliğe kadar sorunlarımız saymakla bitmiyor. Sağlıkta Dönüşüm Programında ısrar eden, sağlık çalışanlarını görmezden gelen bu anlayışın sorunlarımızı çözeceğini düşünmüyoruz. Bu nedenle 14 Mart Tıp Bayramında “Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün” demek için; kamucu, eşit, ücretsiz ve nitelikli bir sağlık sistemi için G(ö)REVDEYİZ!

Sağlık emekçileri olarak “Başka Bir Sağlık Sistemi”ne yönelik taleplerimizi bir kez daha yineliyoruz:
• Şiddetten arındırılmış güvenli çalışma ortamları için hareket geçilmelidir. TTB’nin hazırladığı Sağlıkta Şiddet Yasası derhal çıkarılmalıdır.
• Sağlık kurumlarını işletme gibi görülmesinden vazgeçilmeli; toplam kalite yöntemi, maliyet hesapları ve performans sistemi terk edilmelidir.
• Hekimlere emekliliğe yansıyan tek kalemde maaş verilmelidir. Emekli hekimlerin ve tüm sağlık çalışanlarının maaşları yoksulluk sınırının üzerinde olmalıdır.
• Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışan hekimlerin vergi kesintisi yüzde 15’i geçmemelidir.
• Etkin sevk zinciri modeli yaşama geçirilmelidir. Birinci basamak üzerinden sevk zinciri koşullarına uydukları ölçüde bütün yurttaşların tanı ve tedavileri sosyal güvenlik kapsamında olmalıdır. Bu modelin uygulanabilmesi için aile hekimi başına düşen nüfus 2.500’ü geçmemelidir.
• Hastalıkları tedavi edici değil, sağlığı koruyucu anlayış önceliklendirilmelidir. Birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerine bütçeden ayrılan pay artırılmalıdır.
• Başta HPV ve grip aşıları olmak üzere tüm aşılar ücretsiz olmalı ve ulusal aşılama programına alınmalıdır.
• Tıpta uzmanlık eğitimi ve uzmanlık öğrenci sayısı ülke gerçekleri ve eğitimin niteliği gözetilerek yapılmalıdır. Tıp fakültesi enflasyonuna son verilmelidir.
• Sağlık finansmanı genel vergilerle oluşan genel bütçe sistemiyle sağlanmalıdır. Hizmet sunumu ve finansman tek elde toplanmalıdır.
• Şehir hastaneleri için yapılan sözleşmeler feshedilmeli, kira ve hizmet bedeli ödemeleri sonlandırılmalıdır. Şirketlere herhangi bir ödeme yapılmadan şehir hastaneleri kamulaştırılmalıdır.
• Yılda 150 milyon başvurunun yapıldığı acil servisler, acil tedavi hizmetini kesintiye uğratan yeşil alandaki poliklinik hizmetlerinden arındırılmalıdır.
• Muayene süreleri -Dünya Sağlık Örgütünün de belirttiği gibi- en az 15-20 dakika olmalıdır.
• Sağlık hizmetinin sunumunda, merkezi ve bölgesel kaynakların paylaşımında eşit, adil ve hakkaniyetli olunmalıdır.
• Sağlık çalışanlarının başta yemek, dinlenme, kreş gereksinimleri olmak üzere çalışma koşulları yeniden düzenlenmeli ve iyileştirilmelidir.
• Sağlık çalışanları, sağlığa ayrılan kaynağın denetlenmesinde etkin olarak yer almalıdır. Hizmeti yöneten, hizmeti veren ve hizmeti alanların birbirlerini denetleyebileceği bir model oluşturulmalıdır.
• Özel sağlık sektörüne ve sağlık alanında etkinlik gösteren şirketlere kamu bütçesinden sağlanan kaynak transferi durdurulmalıdır. Kamu kaynakları, kamu kurumlarının güçlendirilmesi için kullanılmalıdır. Kontrolsüz büyüyen özel sağlık sektörü üzerindeki denetim artırılmalıdır.


Başka Bir Sağlık Sistemi Mümkün!
Ülkemiz bunu gerçekleştirecek tarihi ve mesleki birikime de, emek gücüne de, kaynaklara da sahiptir. Halktan ve emekten yana bir iradeyle bunu hep birlikte başaracağız.

Ankara Diş Hekimleri Odası (ADO)
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF)
Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN)
Aile Sağlığı Çalışanları Ebe ve Hemşire Dernekleri Federasyonu (ASEF)
Ankara Aile Hekimliği Derneği (ANKAHED)
Ankara Tabip Odası (ATO)
Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası (BDS)
Birlik Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası
Devrimci Sağlık-İş Sendikası
Genç Sağlık Sendikası
Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık-İş)
Hekim Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Hekim Birliği)
Hürriyet Sağlık ve Sosyal Hizmetler Çalışanları Sendikası (Hürriyet Sağlık Sen)
Sağlık Çalışanlarına Hak ve Mücadele Derneği (SAHADER)
Sağlık Hizmetleri Sendikası (SAHİMSEN)
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES)
Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği (TÜMRAD-DER)
Türk Tabipleri Birliği (TTB)

Sitede Arama Yapın

HEKİM POSTASI

İLETİŞİM

TELEFON VE FAX

  • Tel: +90 (312) 418 87 00
  • Fax: +90 (312) 418 77 94
© "Ankara Tabip Odası".Tüm Hakları Saklıdır.