ANKARA TABİP ODASI
ORTAK BASIN AÇIKLAMASI
26 Şubat 2014
Gününde Katip Çelebi Direnişi ve Türkiye’de Tıp Eğitimi
Değerli Basın Emekçileri,
Bundan tam bir hafta önce İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki araştırma görevlileri iş bıraktılar. Arkadaşlarımız sekiz gündür sadece acil hastalara bakıyor, nöbet düzeninde çalışıyorlar.
Talepleri nitelikli eğitim ve insanca çalışma şartları!
Meslektaşlarımız diyorlar ki;
“Ben buraya uzmanlık eğitimi almak için geldim. Eğitim istiyorum.”
“Üç kişinin yapacağı işi tek başıma yapamam. Bunu benden istemeyin.”
“Beni 33 saat kesintisiz çalıştırmayın. Nöbet sonrası izin kullanmak hakkımdır.”
“Bu şartlar altında çalışarak hastalarıma zarar vermekten korkuyorum.”
“Verdiğim emek karşılığında güvenceli aylık ücret istiyorum. Emeğimin karşılığını ciro, performans, kar, zarar gibi laflarla boğmadan ödeyin.”
Gayet makul talepler, gayet anlaşılır kaygılar; değil mi?
Asistan arkadaşlarımızın yanındayız! Talepleri taleplerimizdir! Buradan İzmir’e dost selamlarımızı yolluyor, dirençlerine direncimizi katıyoruz!
Geçtiğimiz Aralık ayında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, Çapa’da öğrenciler bir eylem yaptılar.
Her yıl kontenjanların arttığını, buna karşın eğitici, amfi, mikroskop sayılarında artış olmadığını belirten öğrenciler, amfilere sığamadıklarını söylediler.
Dediler ki;
“Biz kötü değil, iyi hekim olmak istiyoruz.”
“Sağlık politikalarının sonucunda tıp fakültelerinin sayısının ve kontenjanlarının artırılması, bizleri sadece reçete yazan sağlık memuru durumuna düşürüyor. Buna karşı çıkıyoruz.”
Gencecik hekim adayları, büyük bir sorumluluk bilinciyle kaygılarını ifade ediyorlar.
Türkiye’nin tıp eğitimi manzarasını işte bu genç kardeşlerimiz bize böyle çiziyorlar.
Tespitler doğru. Talepler haklı ve yerinde.
Değerli Basın Mensupları,
2003 yılında toplam 41 olan tıp fakültesi sayısı bugün 74.
Tıp fakültelerinin 2003 yılında Türkiye genelinde toplam kontenjanı 4550 idi. Yeni açılan fakültelerle birlikte bu sayı 2008 yılında 6098’e, 2011 yılında 8205’e, 2012 yılında 8915’e yükseldi. Bu yıl devlet üniversitelerinin tıp fakültelerinin kontenjanlarının artırılması sonucu toplam kontenjan 11 bin 37’ye ulaştı.
Görüştüğümüz fakülte dekanlarının istisnasız hepsi YÖK’ten kontenjan azaltma talebinde bulunduklarını ifade ediyorlar. Ama YÖK aksini yapıyor.
Bu yıl YÖK tıp fakültesi öğrenci kontenjanlarını % 20-25 artırdı.
Son bir yılda kontenjanlar Ankara Tıp’ta 280’den 335’e, Hacettepe’de 320’den 385’e, Gazi Tıp’ta 330’dan 400’e çıkarılmış bulunuyor.
Bırakın laboratuvarlara, kadavra masalarına sığamamayı; artık öğrenciler amfilerde merdivenlerde ya da bir kenarından kürsüye ilişerek ders dinliyorlar. Hocalar, öğrencilerin hepsi derse gelmesin diye dua ediyor.
Tıp fakültelerinde veya eğitim araştırma hastanelerinde güya uzmanlık eğitimi alan asistan arkadaşlarımız ise rutin hasta bakımına boğulmuş durumdalar.
Bugün Türkiye’deki bütün sağlık kuruluşları performansa, kara odaklanmış halde. O nedenle asistanların eğitim saatleri giderek azalıyor. Seminerler dinlenme saatlerine kaydırılıyor. Buna karşılık asistanlara her gün daha çok hasta bakma, daha çok nöbet ve nöbet sonrası çalışmaya devam dayatılıyor. Asistan sayısının giderek azalmasıyla iş yükü katlanarak artıyor.
Sağlık Bakanlığı’nın ve YÖK’ün ülkenin hekim ihtiyacını planlamakta yetersiz kaldıklarını, büyük hatalar yaptıklarını görüyoruz.
Kimi fakültelerde kadrolaşma bütün hızıyla sürüyor.
Öğretim üyeleri performans, sürgün, soruşturma baskısı altında çalıştırılıyor. Öğretim üyesi kiralama yasaları çıkarılıyor. Emek değersizleştiriliyor.
Sağlık Bakanı’na sesleniyoruz:
Sağlığı, insanların hastalığını üzerinden para kazanılacak, kar edilecek bir alan olarak görmekten vazgeçin.
Eksik yetişmiş hekim ve sağlık çalışanı, hatalı tanı, yanlış tedavi demektir. Halkımıza bunu yapmayın.
Bu iş yükü altında iyi sağlık hizmeti olmaz. Hastalarımız da bunu görüyor, artık aldıkları sağlık hizmetine güvenemiyorlar.
Sayın Bakan, işte buradan ilan ediyoruz: Eksik, hatalı her tıbbi işlemin sorumlusu sizsiniz.
Halkın sağlığı insan odaklı, doğru sağlık hizmeti planlamasıyla, iyi yetişmiş hekimlerle ve sağlık personeliyle gelişir. Bize, sağlık meslek örgütlerine kulak verin.
YÖK yetkililerine sesleniyoruz:
On yılların emeğiyle ortaya çıkarılmış köklü fakülteler de dahil olmak üzere Türkiye’deki tıp eğitimi giderek bozulmaktadır.
Fakültelerin kapasitelerini o fakültelerden daha iyi bilemezsiniz.
Sağlık Bakanlığı’nın her kontenjan artışı talebini karşılamak gibi bir göreviniz yoktur.
Yeni ve yetersiz fakülteler açmak yerine mevcut fakültelerin güçlendirilmesi gerekir.
Kimi fakültelerde gözlemlenen, liyakat esasına dayalı olmadığı, kadrolaşmaya yönelik olduğu aşikar olan atamalar fakülteleri niteliksizleştirmektedir.
Son bir söz değerli öğretim üyelerine;
Sevgili Hocam,
Bu fakülteleri sizden sonrakilere koruyarak, geliştirerek teslim ediniz.
Bakın asistanlarınız seslerini yükseltiyor.
Öğrencileriniz isyan ediyor.
Yaşananlara sessiz kalmayınız. Fakültenizin, tıp eğitiminin zarar görmesine izin vermeyiniz.
Değerli Arkadaşlar,
Bizler, öğrencisi, asistanı, hocası, bütün sağlık çalışanları ile birlikte bu “hastalık politikası” değişene kadar kararlılıkla mücadele edeceğiz.
Tıp eğitiminin daha fazla tahrip edilmesine, halkın sağlığıyla oynanmasına göz yummayacağız.
Ankara Tabip Odası
TTB Merkez Konseyi
Formun Üstü