ANKARA TABİP ODASI
BASIN AÇIKLAMASI
15 Ocak 2014
DIŞKAPI HASTANESİNDE TASARLANMIŞ SALDIRI
Dün hepimiz için önemli bir mahkeme kararı açıklandı. Dr. Ersin Arslan’ın katiline mahkeme, “tasarlayarak” görevinden dolayı öldürme suçunu işlediği sonucuna vararak önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme, sanığın suçu işlediği tarihte 17 yaşında olması nedeniyle, sanığın Türk Ceza Kanunu uyarınca verilebilecek en üst ceza miktarı olan 24 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasını kararlaştırdı.
Beyaz kod şiddet bildirim hattının faaliyete başladığı Mayıs 2012’den Aralık 2013’e dek birime gelen sağlık çalışanına şiddet ihbarlarının toplamı 15.137’dir. Saldırıların 5.165’i fiziksel, 10.572’si sözeldir. Saldırıların 9.666’sı hekime, 5.471’i hekim dışı sağlık personeline yöneliktir.
Önceki gün akşamüstü Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Araştırma Hastanesi’nde yine “tasarlanmış” bir saldırı yaşandı. Bir ay önce hastaneden ayrılırken “seninle hesaplaşacağız” diye tehdit eden bir hasta, üroloji kliniği asistanı Dr. İsmail Önder Yılmaz’ı doktor odasında buldu. Saldırgan, arkadaşımız odada yalnız kalana dek kapıda bekledi. Daha sonra içeri girerek kendisini darp etti. Saldırı sonucunda meslektaşımızın kolu kırıldı ve dün ameliyat edildi.
Meslektaşımıza geçmiş olsun diyor ve bir an önce iyileşmesini diliyoruz.
Ankara Tabip Odası Hukuk Bürosu bundan önceki her olayda olduğu gibi bu olayda da meslektaşımızın yanında olacak. Planlanarak gerçekleştirilmiş olması nedeniyle vahameti daha da büyük olan bu saldırıya ilişkin hem hukuki destek verecek hem de bu tamiri güç yaranın onarılması sürecinde arkadaşımızla dayanışacak.
Bizler tüm hastane çalışanlarına ve hastane yönetimine de “Geçmiş olsun” diyoruz.
Ne var ki biliyoruz; geçmeyecek.
Geçmeyecek; çünkü bizim başımıza gelenin sağlık yöneticilerinin gözünde bir kıymeti yok.
Onların gözünde canımızın, kolumuzun, gözümüzün, onurumuzun değeri yok.
Eğer olsaydı, eğer sağlık yöneticilerinin gözünde sağlık çalışanlarının şuncacık bir kıymeti olsaydı;
- Bizleri köle gibi çalıştırmazlardı.
- Bizleri amir baskısıyla çalıştırmazlardı.
- Günde zorla 100 hasta baktırmazlardı.
- Haftada 60 saat çalıştırmazlardı.
- “Seni dövse de hastaya bakmayı reddetme hakkın yok, ancak amirin izin verirse!” demezlerdi.
- Bizi döven, öldüren hasta yakını için “Onun özel durumu varmış, psikolojik sorunları varmış” demezlerdi.
- Yıllardır “Sağlıkta şiddet artıyor, dikkat!” diyen TTB’yi ve tabip odalarını siyaset yapmakla suçlamazlardı.
- Şiddeti göre göre kulaklarının üzerine yatmazlardı.
- Bizleri kötüleyen, aşağılayan, saldırılara davetiye çıkaran demeçler vermezlerdi.
- SABİM’lerle BİMER’lerle sağlık çalışanlarını taciz etmezlerdi.
- TBMM Şiddet Araştırma Komisyonu Raporu’nu sümenaltı etmezlerdi.
- Bizzat kendilerinin çıkardığı risk analizi genelgesini savsaklamazlardı.
Bu yöneticilerin gözünde bizim kıymetimiz yok da halkın sağlığının var mı?
- İşte şişirilmiş sağlık hizmeti!
- İşte tıklım tıklım poliklinikler!
- İşte 5-10 dakikada bitirilmek zorunda kalınan muayeneler, ultrason tetkikleri!
- İşte peşi sıra ameliyatlar!
- İşte ilaç paraları, muayene paraları!
- İşte hortlayan kızamık!
- İşte sahte ilaçlar!
- Ve işte “karekodunun fotoğrafını çekip bize gönderin, ilaç sahte mi değil mi bakalım” diyen bir Sağlık Bakanı!
Sağlık Bakanı başta olmak üzere genel sekreterlerden başhekimlere, sağlık grup başkanlıklarına dek bütün sağlık yöneticilerine çağrımızdır:
Sizin dönüşümünüz sağlıkta şiddeti önlemez, azaltmaz, artırır.
Eğer şiddeti önlemeyi samimi olarak istiyorsanız;
- Her hastaya yeterli zaman ayrılabilmesini sağlamalısınız.
- Çalışanlar ve hastalar için insanca bir sağlık ortamı sağlamalısınız.
- Çalışanlarınıza güvenmeyi bilmeli, onların en az sizin kadar dürüst, ahlaklı, bilgili, yetkin, çalışkan olduklarını kabul etmelisiniz.
- Çalışanları hedef gösteren ifadeleri terk etmelisiniz.
- “Sağlıkta iyi ne varsa benim sayemde, kötü ne varsa çalışanın yüzünden” politikasından vazgeçmelisiniz.
- Sağlıkta şiddet yasasını çıkarmalı, caydırıcılığı artırmalısınız.
Ankara Tabip Odası
Yönetim Kurulu