Ankara Tabip Odası, ceza evlerinde sürdürülen çok sayıda açlık grevleri ve özellikle açlık greviyle yaşamına son veren vatandaşlarla ilgili bilimsel tecrübelerini ve iyi hekimlik değerlerini kamuoyuyla paylaşmak amacıyla "Açlık grevlerinde ölümler olmasın, insanca yaşamı savunuyoruz…" başlıklı basın açıklaması yaptı.
20 Nisan Cumartesi günü düzenlenen basın toplantısına Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Vedat Bulut, Genel Sekreter Dr. Ali Karakoç, Yönetim Kurulu üyesi Dr. Ramazan Akçan, TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Selma Güngör ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı katıldı.
Dr. Vedat Bulut yaptığı açıklamada, Türkiye’deki cezaevlerinde 1950’den itibaren yapılan açlık grevi eylemlerini hatırlatarak, son olarak 5 ay önce başlatılan açlık grevlerinin bugün 5 binin üzerinde tutuklu ve hükümlü tarafından süresiz ve dönüşümsüz olarak sürdürüldüğünü söyledi.
“Talepleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendi ve uluslararası hukuka uymasıdır” diyen Dr. Vedat Bulut, önceki dönem açlık grevlerinden farklı olarak eylemcilerin sağlık durumunu takip etmek için yaptıkları başvuruların reddedildiğini aktardı: “Çok sayıda başvurumuza rağmen meslek örgütümüzün talepleri cezaevlerinde özel muayene isteği gibi algılanmaya çalışılmakta, taleplerimiz çarpıtılmakta ve ret yanıtları verilmektedir. Açlık grevini sürdüren mahpusların sağlığının geldiği kritik aşama, tıp etiği ilkeleri ve mahpus haklarına dair kurallar cezaevlerinin bir an önce kapılarını bağımsız sağlık heyetlerine açması gerektiğini göstermektedir. Çünkü ne cezaevlerindeki mevcut sağlık birimleri ne sağlık personeli sayısı ve tecrübesi açısından ne de cezaevi revirlerinin olanakları açısından açlık grevindeki binlerce mahpusu takip etme kapasitesine sahip bulunmamaktadır.”
Yaşam süresini uzatmak ve kalıcı nörolojik hasarlardan korunmak için açlık grevcilerinin günde 1 lt su, 5 çorba kaşığı şeker, 2 çay kaşığı tuz ve B1 vitamini almasını öneren Dr. Bulut, “Yetkilileri, Adalet Bakanlığı’nı ve cezaevi yönetimlerini Türk Tabipleri Birliği ve Ankara Tabip Odamızla işbirliğine davet ediyor ve bu kitlesel yaşamsal sağlık sorununun aşılmasında tecrübelerimizi aktarmak istiyoruz. Türkiye bu trajediyi ve insanlarının ölümünü hak etmiyor. Yaşatmak için yaşayan bir mesleğin mensupları olarak umarız ki ölüm değil, yaşam kazansın” diye konuştu.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey üyesi Dr. Selma Güngör ise açlık grevcilerinde nörolojik bulgular, doku harabiyeti, sindirim sisteminde kanamalar, görme bozukluklarının baş gösterdiğini belirterek, siyasal iktidarı açlık grevi eylemcileriyle görüşmeye çağırdı. Taleplerinin Türkiye hukuk mevzuatında var olan bir konu olduğunu ifade eden Güngör, hukukun herkese eşit uygulanmasını istedi.
Türkiye’de açlık grevleri konusunda en deneyimli hekimlerden olan Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı ise cezaevlerindeki hekimlerin hizmet sunma olanağının çok sınırlı olduğunu söyledi. Önceki açlık grevleri süreçlerinde bağımsız heyetlerin süreci takip etmesine izin verildiğini, böylece eylemcilere önerilerde bulunabildiklerini anlatan Fincancı, bağışıklık sistemleri zayıfladığı için cezaevi ortamında enfeksiyon riskinin de fazla olduğuna dikkat çekti. Fincancı, en fazla ölümlerin enfeksiyondan kaynaklandığını söyleyerek, yaşanabilecek olumsuzlukların Türkiye’nin kaldırabileceği bir durum olmadığını vurguladı. Fincancı, “Bir an önce somut atılsın, taleplere kulak verilsin” dedi.
Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ali Karakoç ise önceki eylem süreçlerinde arabulucular olduğunu hatırlattı, ancak şimdi sadece insan hakları savunucuları ve hekimler değil entelektüeller, siyasetçiler, sanatçıların bir sessizlik içinde olduğunu kaydetti. Karakoç, herkesin inisiyatif alarak üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmesi çağrısı yaptı.
Basın açıklamasının tamamını okumak için tıklayınız