Basın Açıklaması
03 Mayıs 2021
İŞ YERLERİNDE SAĞLIK HAKKI;
YETERLİ VE DENGELİ BESLENME HAKKIMIZ PANDEMİDE YAŞAMSAL TALEBİMİZDİR
Sağlık emekçileri pandemi dönemi ağır çalışma koşullarına bağlı olarak yeterli ve dengeli beslenmeye vücut dirençlerinin korunması açısından daha fazla ihtiyaç duymaktadır. Ancak Ankara Üniversitesinde yaşanan beslenme sorunu pandeminin ötesinde normal şartlarda bile 24 saate varan kesintisiz hizmet sunan sağlık emekçilerinin ihtiyacını karşılamaktan uzaktır.
Sağlık emekçilerinin mali ve özlük hakları ihlal edilip emekleri sömürlürken bir taraftan hastane yönetimi/idarecilerinin hastanelerin ekonomik darlıktan çıkış yolu olarak yemeklerden tasarruf etme eğiliminde olmaları ya da eksiklikler ve taleplere karşı duyarsız kalmaları sağlık emekçilerini değersizleştirme ve yok sayma eğilimini ortaya koymaktadır.
Biz sağlık emekçilerinin pandemi döneminde artan iş yükü ve azalan dinlenme saatleri nedeniyle bağışıklık sistemimizi de olumsuz etkilemektedir. Bu durumda çalışma saatleri içerisinde yeterli ve dengeli düzeyde yemek ihtiyacımızın karşılanması bizler için hayati önem taşımaktadır. Yemeklerle birlikte sunum ve dağıtım için kullanılan malzemeler de dahil tespit ettiğimiz ve sunduğumuz sorunlar zaman zaman düzenlenme yoluna gidilirse de çözülememiştir. Pandemi dönemi biz sağlık emekçilerine ve sağlıklı hakkımıza verilen değeri tartışmamıza sebep olan bu çözümsüzlük sonunda vardığımız sonuç sağlık emekçilerinin ‘’değersiz’’ görülmesidir.
Sağlık emekçilerinin 24 saate varan uzun çalışma saatleri ‘’gece kahvaltısı’’da dahil olmak üzere dört öğünü hastanelerde ya da çalıştıkları sağlık ve sosyal hizmet merkezlerinde yemelerini gerektirir. Bulaşı evlerine taşıma kaygıları, lokanta ve restoranların pandemi döneminde kısmi kapanması, bazı saatlerde ise tamamiyle kapatılması gibi nedenlerle sağlık emekçileri hastane yemeklerine mecbur kalmıştır. Pandemi koşullarında dengeli ve yeterli beslenme çok daha büyük önem kazanmışken pek çok hastane sağlık çalışanlarının hoşnutsuzluğunu görmezden gelerek kötü beslenme koşullarını dayatmıştır.
Bu anketi gerçekleştirdiğimiz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanelerinde tespit ettiğimiz sorunlara özellikle üniversite hastanelerinde olmak üzere diğer hastanelerde de yaşanmaktadır. Bütün dünyayı etkileyen Pandemi koşullarına bağlı olarak ülkemizdeki sağlık hizmetindeki olağanüstü artışa rağmen OECD ülke ortalamalarının çok altında çalışanla hizmet yürütülmesi, sağlık emekçilerinin iş yükünü arttırmış, diğer yandan antidemokratik uygulama yöntemleri olan izin, istifa, emeklilik gibi özlük haklarının ellerinden alınması yanı sıra engelli, kronik hastalığı olan sağlık emekçileri durumlarının gözardı edilmesiyle moral ve motivasyon kayıplarına rağmen hızla artan hasta sayısına yetişmeye çalışmaktadır. Bu koşullarda en çok bulunduğumuz ve sağlık hizmeti ürettiğimiz iş yerlerimiz olan hastanelerde en temel ve hayati ihtiyacımız olan sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenme hakkımız elimizden alınmaktadır.
Aşağıda yaptığımız anket çalışmasının sonuçlarını detaylı bir şekilde kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Araştırmaya katılan 401 sağlık emekçisinin;
* %32’si sadece yemeği beğendiğinde yemek yediklerini,
* %13 hiçbir zaman hastane yemeğini yiyemediğini,
* %31’i her çalışma gününde hastaneden yemek yediğini ifade etmiştir.
Anket sorularının detaylandırıldığı bölümde ise yemek hizmetlerinin sağlık emekçilerin beklentilerinden ne kadar uzak olduğunu ortaya koymaktadır.
Yemek çeşitliğinin yeterli olduğunu ifade eden katılımcı oranı %3’tür.
Porsiyonların doyuruculuğu ise katılımcıların %14’ü yeterli görmüştür.
Sağlık emekçileri sıklıkla aynı menünün çıktığını ve bu sorunun yıllardır devam ettiğini ifade etmektedir.
Anketi yanıtlayan çalışanların %92’si yemekhanelerin fiziki kapasitesini yeterli bulamazken,
%47’si yemekhane, tabak, çatal, masa gibi kullanılan malzemelerinin temizliğini kötü/çok kötü olarak değerlendirmiştir.
Geniş kampüs içinde yemek dağıtımına gerekli özenin gösterilmemesi, sık ve sağlıklı denetimlerin olmaması nedeniyle sorun çözülememiştir.
Araştırmaya katılanların %51’i yemek sıcaklığını kötü/çok kötü olarak değerlendirmiştir.
Çalışanların birebir görüşmelerde en fazla dile getirdikleri sorun ise yemeklerin lezzetine dair görüşleridir. Açık uçlu sorulara verilen cevaplarla birlikte, araştırmaya katılanların %81’i yemeklerin lezzetlerini kötü/çok kötü olarak değerlendirmiştir.
Tüm bu sorunlar nedeniyle çalışanların %50’si yemeğini çoğunlukla evden getirmek zorunda kaldığını,
%52’si dönem dönem parası ile dışarıdan sağlamak zorunda kaldığını ifade etmiştir.
Sağlık emekçilerinin pandemide hakkını ödemeyen yöneticiler sağlıklı ve dengeli beslenme hakkını da emekçilere çok görmüşlerdir.
Araştırmaya katılanların;
* %89’u pandemi döneminde dengeli ve yeterli beslenme düzeyine dikkat edilmediğini,
* %96'sı pandemi dönemi çıkan menünün vücut direncini korumak için yeterli olmadığını,
* %97'si pandemi dönemi ek besin takviyesi sağlanmadığını,
* %69 ise pandemi dönemi yemek sunumunun (ekmek arası ve köpük kaplardaki sunumu) kötü/çok kötü olarak değerlendirmişlerdir.
Çalışanların yöneticilerin tavrı nedeniyle tepkili olduğu ise yine araştırma sonucunda ortaya çıkmaktadır. Sağlık emekçilerinin %93’ü yöneticilerin bu sorunu çözmek için uğraşmadıklarını ifade etmiştir.
Araştırmaya katılanların “Ankara Üniversitesi tıp fakültesi hastaneleri yönetiminin tarafından yemek sorununun bugüne kadar çözünmemesinin nedeni sizce nedir?” sorusuna;
*katılımcıların %86’sı hastane yönetiminin bu konuyu bir sorun olarak görmemesi,
* %80’ni Sağlık emekçilerine değer verilmemesi,
* %39 Üniversitelerin yaşadığı ekonomik sorunlar,
* %29 Kamu İhale Kanununa ilişkin sözleşme şartları cevabını vermişlerdir.
Siyasi iktidar Üniversite Hastanelerine yönelik ele geçirme, hegemonya kurma, ekonomik baskılar, çalışanların özlük haklarından beslenme haklarına kadar bir çok hakkının gaspına neden olmuştur. İktidarın üniversite hastanelerine yönelik politikaları, sağlık iş kolunda üniversite hastanelerinde çalışan sağlık emekçilerinin daha da mağdur olmasına neden olmuştur.
Anketten elde edilen verilere göre sağlık emekçileri ile hastane yöneticilerinin soruna bakış açısının farklı olduğu ve çözüm konusunda sağlık emekçileri ile yeterli iletişim ve empati kurulmadığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca, sağlık emekçilerine memnuniyet düzeylerini 1 ile 5 arasında değerlendirmeleri istendiğinde %67’i “1” puan vermiştir.
Çözümü konusunda inisiyatif almayan ve sorumluluklarını yerine getirmeyenleri uyarıyoruz.
Uzun yıllardır yaşanan sorunun çözümüne yönelik biz sağlık emekçilerinin de söyleyecek sözü, tavır alacak gücünün olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyoruz. Bir yandan iktidarın üniversite hastanelerine yönelik uygulamaları, bir yandan da TİS’in iş kolu görüşmelerinde yetkili sendikanın üniversite hastanelerinde çalışan emekçileri mağdur etmesi sebebiyle; Üniversite ve SB hastaneleri arasında ayrışmaya sebep olmaktadır.
Üniversite Hastanelerinin pandemi dönemindeki gelirlerine göz dikenlere, beslenme hakkı üzerinden tasarruf etmek isteyenleri uyarıyoruz.
Ankara Tabip Odası
Dev Sağlık- İş
SES Ankara Şube