15 Temmuz darbe girişimi sonrası devlet kadrolarının Fethullahçı yapılanmadan temizlenme sürecinde sağlık alanında da derin bir örgütlenme olduğu, kadrolaşmanın, aslında liyakat esas alınmaksızın yapılan atamalar ve edinilen akademik kadrolarla gözler önünde olan boyutunun çok üzerinde olduğu açıkça ortaya konmuştur. Bu konuya ilişkin Ankara Tabip Odası tarafından 28 Eylül 2016'da ODTÜ Vişnelik tesislerinde ‘Fethullahçı Yapılanma ve Sağlık’ başlıklı bir panel düzenlendi. CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, Gazeteci-yazar İsmail Saymaz'ın konuşmacı olarak katıldığı ve bir önceki dönem ATO Genel Sekreteri Dr. Ebru Basa'nın oturum başkanlığını yaptığı panele, Sağlık Bakanlığı’ndan davet edilen temsilcinin etkinliğin başlamasına saatler kala katılamayacağı bilgisi verildi.
Sağlık Bakanlığı'ndaki cemaatçi kadrolaşmaların konuşulması planlanan, başta Fethullah olmak üzere bütün tarikat örgütlenmeleri konusunda dün ve bugün ne yapıldığına yönelik çok sayıda soruya yanıt aranan panel çok sayıda izleyiciyi bir araya getirdi. Ayrıca etkinliğe, CHP Milletvekili Murat Emir, TTB Merkez Konseyi İkinci Başkanı Dr. Sinan Adıyaman, ATO Başkanı Prof. Dr. Vedat Bulut, Genel Sekreter Dr. Mine Önal ve ATO Yönetim Kurulu üyeleri Dr. Metin Baştuğ, Dr. Emel Bayrak ve Dr. Zafer Çelik de katıldı.
Dr. Vedat Bulut’un yaptığı açış konuşmasının ardından İlhan Cihaner söz aldı. Cemaat yapılanmasıyla birlikte sağlık hizmetinde gericileşmenin yaşandığına dikkat çeken Cihaner aşılama ile ilgili açıklamaları, kişisel sağlık verilerinin paylaşılarak insanların bir nevi fişlenmelerini örnek gösterdi. Cihaner, “Bu dönemden sonra yapılması gereken; tüm cemaatlerin kamudan uzaklaştırılıp, laik felsefenin ve liyakatın harekete geçtiği bir yapının kurulmasıdır” diye konuştu.
İsmail Saymaz da Gülen cemaatinin demokrasi adına yaptığı operasyonlarla mağdur edilen kişilerin hikayelerini paylaştı. Bu yapılanmanın Türkiye demokrasisinin sağlığıyla oynadığına dikkat çeken Saymaz “Artık herkes biliyor ki cemaat sağlığa zararlıdır” dedi.
Aynı zamanda panel yöneticisi olan Ebru Basa'nın dinci gericilik ve sağlık alanındaki yansımalarıyla kadrolaşma süreçleri, hak, hukuk, liyakat tanımayan önlenemeyen yükseliş örnekleri ve ATO'nun çabalarıyla ilgili somut örnekleri paylaşması çerçeveyi tamamladı. İzleyicilerden çok sayıda gelen soru ve katkı, zaman nedeniyle sınırlanmak zorunda kalsa da panelde bir bütün olarak meselenin 'Fetö' ile sınırlı olmadığı, bunları yaratan, besleyen, geliştiren ortamın ana sebeplerine yönelik bir mücadelenin gerekli olduğu bir kez daha ifade edildi.
Panelde darbe girişiminde bulunabilecek kadar güçlenen bir devlet yapılanmasının nasıl oluşabildiği, bu süreçte yaşanan hukuksuz ve akla aykırı durumlar, nelere mal olduğu, akabinde ilan edilen OHAL ile Fethullahçı yapılanmanın tasfiyesinin yanında her türlü muhalefetin de ortadan kaldırılmaya çalışıldığı, hekimlerin de aralarında bulunduğu çok değerli akademisyenlerin, bilim insanlarının terör örgütleri ile asılsızca ilişkilendirilerek KHK ile görevlerinden alındığı hatırlatıldı. Basa'nın, konuşması sırasında 15 Temmuz sonrası Hükümetin OHAL'li uygulamalarının 'ulaştığı' ve işten attığı gerçek bilim insanı ve barış imzacısı akademisyenler için salondan dayanışma alkışı istemine coşkulu bir karşılık geldi.
Ankara Tabip Odası olarak sağlıkta cemaatçi kadrolaşmanın değil liyakatın, gerçek bilimsel çalışma ve yayınların esas alındığı bir akademik yapılanmanın vazgeçilmez olduğunu, kişisel kazanç uğruna halkın sağlığının, yaşam alanlarının, geleceğinin hiçe sayılmasına karşı bir ülkenin aydınlık ve her alanda ilerlemeci gücü olmakla sorumlu üniversitelerden yükselen itirazların susturulamayacağını, bilim insanı olma sorumluluğuyla gerçeklerin ortaya konulmasının engellenemeyeceğini bir kez daha hatırlatmak isteriz. Saymaz'ın gelen sorulara yönelik cevabında söylediği gibi "laiklik mücadelesini asıl sahipleri olarak akademisyeni, işçisi, kadını, genci, doktoru, mühendisi, taşeron işçisi, öğretmeni, yani bizler vereceğiz'.