Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, Et ve Süt Kurumu tarafından ithal edilen canlı hayvanlarda şarbon hastalığı tespit edilmesi ve hayvanların getirildiği bölgede karantina ilan edilmesinin ardından konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı.
2018 Türkiye'sinde Şarbon Karantinası
Son dönemde görsel ve yazılı basına yansıyan haberler ülkemizde Kurban Bayramı nedeniyle artan canlı hayvan ticareti, kesimi ile et tüketiminin şarbon hastalığını görünür hale getirdiğini yansıtmaktadır. Şarbon otçul hayvanların hastalığı olup; en çok koyun, keçi ve sığırlarda görülür. Hastalığın etkeni sporlaşarak çoğaldığı için son derece dayanıklı olan; gram pozitif, çomakcık şeklinde bir bakteri olup; hayvanlardan insanlara enfekte hayvan ürünleri ile temas, enfekte hayvan kılı gibi materyalin solunum yolu ile alınması veya enfekte hayvanların etlerinin tüketilmesi ile bulaşır. İnsanlarda bulaşma yoluna göre deri, akciğer ve barsak şarbonuna neden olabilir. Olguların büyük bir kısmı deri şarbonu olarak görülür ve tedavisi mümkündür. Ancak daha nadir görülmesine rağmen solunum ve barsak şarbonunun ise tedavisi zor; hatta bulaşmadan sonra bir hafta içinde sıklıkla ölümle sonuçlanabilmektedir.
Görsel ve yazılı basına yansıyan haberlerde bir kamu iktisadi teşebbüsü olan Et ve Süt Kurumu tarafından ithal edilen canlı hayvanlarda şarbon hastalığı görüldüğü öğrenilmiştir. Yine basına yansıyan haberlerde bu hayvanların kesimi ve depolanması için kiralanan çiftliklere Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Yönetmeliğinin 109. maddesi gereğince karantina uygulamasına geçildiği ve hasta hayvanların imha edildiği görülmüştür. Oysa Tarım ve Orman Bakanlığı ve ilgili kurumu hasta hayvanları imha ettiğini ve her türlü yasal önlemin aldığını bildirmekle sorumluluktan kurtulamaz; şu soruların yanıtı kamuoyunu tatmin edecek şekilde en kısa zamanda verilmelidir:
Bu hayvanlar yasa ve yönetmelik hükümleri hiçe sayılarak şarbon basili taşımasına rağmen nasıl ithal edilmiştir; hangi gümrük kapısından geçmiştir; sorumluları kimlerdir ve haklarında yasal işlem yapılmış mıdır?
Kamuoyuna yansıyan Ankara’daki grup dışında başka hayvan gruplarında da şarbona rastlanmış mıdır? Rastlandıysa ne gibi işlemler yapılmıştır; kamuoyuna niçin bilgi verilmemiştir?
Kurban pazarlarında satılan tüm küçük ve büyükbaş hayvanlar Hayvan Sağlığı ve Zabıtası Yönetmeliğinin ilgili yönetmeliğince gerekli muayeneden geçirilmiş midir?
Son bir ay içinde deri, akciğer veya barsak şarbonu şüphesi ile sağlık kurumlarına başvuran vatandaşlarımız var mıdır? Eğer varsa sağlık durumları nedir?
Şarbonlu hayvanlar nedeni ile yapılan karantina uygulamasından dolayı uğranılacak ekonomik zararlar nasıl telafi edilecektir?
Aslında son dönemde yaşadığımız bu olay bile tek başına ülkemizde gıda güvenliği krizi yaşandığını; sorunun günden güne giderek büyüyen halk sağlığı sorunu haline geldiğini göstermektedir. İnsanlarımızın tükettiği etten sebzeye kadar tüm gıda maddeleri biyolojik, kimyasal, fiziksel her türlü gıda riskine açıktır ve insanlarımızın sağlığı bu anlamda tehdit altındadır.
‘Ben yaptım; oldu’ mantığı ile 2004 yılında çıkarılan 5179 sayılı yasa ile ülkemizde gıda denetiminin bırakıldığı Tarım ve Orman Bakanlığı'nın bu işi yapamadığı artık ret edilemez bir şekilde ortaya çıkmıştır; 2018’in Türkiye’sinde başkent Ankara’nın dibindeki Gölbaşı ilçesinde ‘şarbon karantinası’ uygulaması zorunluluğu ile karşılaşılmıştır. Artık daha fazla zaman kaybetmeden ve yeni gıda skandalları yaşamadan ilgili meslek odaları, bakanlıklar, üniversiteler başta olmak üzere tüm taraflar bir araya gelmeli ve bu konuda gelişmiş ülke örnekleri de incelenerek; gıda güvenliğini tartışmasız sağlayan ve sağlık örgütünü de gıda güvenliği konusunda yetkilendiren yeni bir düzenlenme hazırlanarak uygulamaya konulmalıdır.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi