Mülkiyeliler Birliği’nde 28 Eylül 2019 Cumartesi günü "Hak ihlalleri, polis şiddeti, ifade ve itiraz özgürlüğü" paneli düzenlendi.
Panelden önce yapılan ortak basın açıklamasında, İHD Ankara şubesinin eş başkanları Fatin Kanat ve Nuray Akyol Ankara’da ifade özgürlüğü, toplanma ve gösteri haklarını kullanırken yaşanan hak ihlalleri raporunu sundular.
Panel, TİHV Yönetim Kurulu üyesi Dr. Nihat Bulut'un oturumu açmasıyla başladı. TİHV Yönetim Kurulu üyesi Dr. Nihat Bulut: Gerek dünyada gerek Türkiye'de işkence vakalarının artmasının cezasızlık politikasıyla çok yakın bir ilişkisi olduğunu söyledi.
Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Vedat Bulut "Polis Şiddeti ve Hak İhlallerinde Sağlık Sorunları" başlıklı sunumunu yaptı.
Dr. Bulut, polis şiddetinin bireylerde ve halk sağlığında yaraytığı akut ve kronik sağlık sorunlarını anlattı. Biber gazı olarak kullanılan kimyasal maddenin uluslararası mahkemelerde yargılanmayı gerektiren yaşam hakkını ihlal eden bir uygulama olduğunu vurguladı.
İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ”Barış, adalet, eşitlik ve özgürlük talep ediyoruz. Ve bunu hepimiz de birer onurlu insan olarak talep ediyoruz” dedi.
Ankara Barosu İnsan hakları merkezinden Av. Sercan alan ise "Hak İhlalleri, Hukuksal Süreç ve Cezasızlık" başlıklı sunumunu yaptı. Ülkemizde hemen hemen her dönemde, 18. yüzyılda ortaya atılan birinci kuşak insan haklarının ihlal edildiğini ancak hiç bir dönemde bugün ki kadar kötü dönem yaşanmadığını vurguladı.
İlk Oturumun son konuşmasını HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç yaptı. Abdullah Koç meclisin işlevsizleştirilmesinin yeni bir durum olmadığını, 1980 darbesi sonrasında ve özellikle Cumhurbaşkanlığı referandumu sonrasında daha ete kemiğe bürünür hale geldiğini aktardı.
İkinci oturumda ise Ankara’da hak mücadelesini alanlarda veren; OHAL sonrası çıkarılan KHK’larla işlerinden ihraç edilen Veli Saçılık ve Cemal Yıldırım, ODTÜ kavaklık insiyatifinden Tunahan Gözlügöl, Mamak platformundan Mustafa Uğur Akkay ve HDK Ankara eş sözcüsü Fatma Kılıçaslan Ankara özelinde hak mücadelesi verirken kamusal alanın kolluk kuvvetlerince nasıl gasp edildiğini ve yaşadıkları gözaltı ve polis şiddetini anlattılar. Kendi özellerinde toplumsal muhalefete göz dağı vermek istendiğini ancak buna karşı mücadeleden vazgeçmeyeceklerini vurguladılar.
Serbest Kürsü etkinliğinde ise İsmail Beşikçi; ifade özgürlüğünün tüm özgürlüklerin temeli olduğunu, ifade özgürlüğünün olmadığı toplumlarda akademinin de özgür olmadığını belirtti. İsmail Beşikçi Türkiye Cumhuriyeti döneminde ve Darülfünun'un üniversiteye evrilmesi dönemi de dahil, aslında Türkiye'de gerçek bir üniversite yapısının gelişemediğini anlattı.
Akademisyen Fikret Başkaya ise hiç bir saldırının karşılıksız kalmayacağını saldırının karşı saldırıyı yarattığını ve etki tepki ilkelerinin varlığını, kaldığımız yerden mücadeleye devam etmemiz gerektiğini vurguladı.
Daha sonrada katılımcılar söz aldılar ve mücadele kararlılığına vurgu yaptılar.