Ankara’da 09.06.2019 tarihinde meydana gelen ve üç yurttaşımızın kaybıyla sonuçlanan aşırı yağışlar ve bazı semtlerdeki sel baskınları, doğa olaylarının insan eliyle bir afete nasıl dönüşebildiğini bir kez daha göstermiştir.
Ankara Tabip Odası olarak bölgemizde yaşanan şiddetli yağış ve sele bağlı can kayıplarından duyduğumuz üzüntüyü belirtiyor, ölen vatandaşlarımızın ailesine başsağlığı diliyor ve acılarını paylaşıyoruz. Yaşanan felaketin ardından, erken dönemde hangi etkilerin ortaya çıkacağının ve gelecekte ortaya çıkması olası risklerin takipçisi olup, alınacak önlemleri izleme amaçlı olarak Valilik bünyesindeki afet koordinasyon birimi ile temasa geçmiş bulunmaktayız.
Ülkemizde, planlama, kentleşme, yapılaşma ve denetim konularında bilim ve mühendisliğe aykırı uygulamalar ve rant politikaları nedeniyle, başka topraklarda yaşandığında “doğa olayı” sınırları içinde kalacak olaylar “afet” olarak seyretmekte ve hızlı önlem alınmadığında ciddi felaketlere dönüşebilmektedir.
Ankara’da yıllardır ihmal edilen alt yapı sorunları nedeniyle dün akşam saatlerinde başlayan şiddetli yağış bazı semtlerde kısa sürede sele dönüşerek üç vatandaşımızın ölümü ile sonuçlanmıştır.
Bilindiği gibi, dünyada en sık görülen doğal afet seldir.
• Tüm "doğal nedenli olağandışı durumlar"a bağlı ekonomik kayıpların % 40'ı sel nedeniyledir.
• Tüm dünyada "doğal nedenli olağandışı durumlara" bağlı ölümlerin yarısından
fazlası sellere bağlıdır
Sele bağlı ölümlerin çoğu (% 93'e varan oranda) boğulma nedeniyle olmaktadır.
Seller,
- temizleme çalışmaları sırasında yaşanan çeşitli travmalar,
- elektrik çarpmalarına bağlı ölüm
- emosyonel ve fiziksel stres sonucu miyokard enfarktüsü ve
- bulaşıcı hastalıklara yol açar.
Bunun yanı sıra doğal gaz hattı ve yer altı ya da üstü benzin ve toksik madde depolarının hasarı sonucu önemli sağlık sorunları yaşanabilir. Ayrıca sel, meydana geldiği bölgede endüstriyel süreçleri de tehdit ederek çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir.
Selin ardından etkilenen insanların sağlıklı suya ulaşamaması en temel problemdir ve suyla ve gıdayla bulaşan hastalıkların artması beklenir. Ayrıca geçici yerleşim yerlerinde ve benzer
kalabalık ortamlarda, hava yoluyla bulaşan hastalıkların hızla yayıldığını hatırlamak gerekir.
Hava yolu ile bulaşan hastalıklar, kendi evlerinde yaşayan insanlar için de sorun oluşturur
Sel ile salgın hastalık ilişkisi, şöyle seyretmektedir;
– 1. Dönem : İlk üç gün, bulaşıcı/salgın hastalık pek görülmez.
– 2. Dönem : Dördüncü günden dördüncü haftaya kadar olan bölümdür. Bulaşıcı hastalıkların görülmesi sık karşılaşılan bir durumdur. Genellikle sel bölgesinde, selden önce tek tek bulunan hastalıkların salgın yaptığı görülmektedir.
– 3. Dönem : Dördüncü haftadan sonrasıdır. Kuluçka süresi uzun hastalıklar bu dönemde görülür.
Hangi hastalıklar görülür?
• Suların içindeki sıvı ve katı atıkların cilde temas etmesi sonucu deri enfeksiyonlarında artış beklenir.
• Selin ev ve ev eşyalarını etkilemesi, sel geçtikten sonra da etkili olur. Bu etkileme, sağlık sorunlarını uzun döneme yayar. Bu arada, sel sırasında yaşanan sağlık sorunlarının zamanında tedavi edilmemesi, sağlık sorunlarını ağırlaştırır, komplikasyonlara yol açar, tedaviyi zorlaştırır.
Neler yapılmalıdır?
Sellerden sonra yeterli miktarda sağlıklı su sağlanması ve atık suları zararsız hale getirme önem kazanmaktadır. Seller, su ve kanalizasyon sistemlerini bozabilmekte ve biyolojik ve kimyasal kontaminasyon oluşturabilmektedir.
Katı atıkların toplanması önemlidir. Sel suları ile dağılan atıklar kirliliğe sebep olmakta, enfeksiyon ve zehirlenme riskini artırmaktadır.
Vektör ve kemirici kontrolü önemlidir. Sellerden sonra vektör üreme alanları genişlemektedir.
Sel riski olan bölgede, hangi sağlık sorunlarının yaşanabileceği önceden
değerlendirilmelidir.
Düzenli bir bilgi toplama sistemine sahip olmak, kritiktir. Yoksa, oluşturulmalıdır.
Selden etkilenen evlerde yaşayanlar her gün ziyaret edilerek, sağlık sorunları
izlenmelidir.
En önemli ihtiyaç, sağlıklı su teminidir. Sel bölgesindekilere, günlük ihtiyacı kadar
temiz su sağlanmalıdır.
– Su dezenfeksiyonu için en kolay ve en hızlı etki gösteren yöntem klor uygulamasıdır.
Suların sürekli dezenfeksiyonu sağlanmalı, sağlıklı olmayan sular için, evlere klor tabletleri dağıtılmalıdır.
- Halk, kaynağı bilinmeyen suları kullanmamaları için uyarılmalıdır.
– Sel sularıyla temasın önlenmesiyle ilgili eğitim yapılmalı, bu durumla karşılaşanların ciltlerini sabunlu suyla yıkaması önerilmelidir.
Kısa sürede, vektör kontrol önlemleri alınmalıdır.
Aşılama hizmetleri bulaşıcı hastalıkların kontrolü açısından böyle zamanlarda daha da önem kazanmakta olup aksatılmadan sürdürülmelidir.
– Özellikle gebe ve çocukların rutin aşıları aksatılmamalıdır.
– Sel sırasında toprak, çamur, vb. ile kirlenmiş, derin yarası olanların tetanoz bağışıklaması
yapılmalıdır.
-Sel felaketinden sonra bölgede herhangi bir salgın oluşmaması için mahalli idareler ile birlikte İl Sağlık Müdürlüğünün gerekli tedbirleri alması gerekir.
İl Sağlık Müdürlükleri; Salgın Kontrol Ekibi oluşturmalı, bu ekip ilgili uzmanlardan bilimsel destek alarak planlama yapmalıdır. Merkez Salgın Kontrol Ekibine bağlı olarak Gezici Sağlık ekipleri oluşturulmalıdır.
Doğa olaylarının afetlere dönüşmemesi adına Ankara’nın yıllardır ihmal edilen alt yapı sorunlarının çözüme kavuşturulması ve kent habitatının korunması yeni yerel yönetimden beklentimizdir.