Ankara’daki sağlık meslek örgütlerinin kadın yöneticileri ve üyeleri 08 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde basın açıklaması düzenledi.
Ankara Tabip Odası, Ankara Dişhekimleri Odası, Dev-Sağlık İş, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Ankara Şubesi, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Türk Hemşireler Derneği’nin çağrısıyla biraraya gelen sağlık emekçisi kadınların İbni Sina Hastanesi önünde yapmak istedikleri açıklama polis tarafından engellendi.
"Yaşamak ve Yaşatmak için Haklarımızdan Vazgeçmiyoruz ! Emeği Örgütlüyor, Dayanışmayı Büyütüyoruz!" yazılı pankartı yırtan polislere kapalı alandaki siyasi parti kongrelerinin nasıl yapıldığını soran ancak tatmin edici bir yanıt alamayan kadın sağlık çalışanları 08 Mart açıklamalarını İbni Sina Hastanesi arka bahçesinde gerçekleştirmek zorunda kaldı.
Açıklamaya Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyesi Dr. Deniz Erdoğdu, Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu üyeleri Dr. Ayşe Uğurlu, Dr. Laleş Tunç, SES Ankara Şubesi Eş Başkanı Nazan Karacabey, SES Ankara Şube Genel Sekreteri Meryem Gömbe ve Dişhekimleri Odası Genel Sekreteri Gamze Gül katıldı.
Basın açıklamasından önce söz alan Dr. Ayşe Uğurlu 08 Mart Kadınlar Günü sebebiyle yapmak istedikleri basın açıklamasının polis tarafından engellendiğini kınayarak başladığı konuşmasında şu sözleri kaydetti: “Türkiye’de birçok yerde parti kongreleri yapılmakta ve lebalep doldurulmakta. Cuma namazları yoğun kalabalıklarla kılınmakta. Mitinglere, asker uğurlamalarına ve düğünlere izin verilmekte. Şurada 30 kişiyle yapacağımız 08 Mart etkinliğimiz engellenmiş durumda ve bizi arka bahçeye sıkıştırdılar”
Ortak açıklamayı okuyan SES Ankara Şubesi Eş Başkanı Nazan Karacabey pandeminin yükünün kadın sağlık emekçilerinin omzunda olduğunu belirtti.
Kadın sağlık çalışanlarının; pandemide gerektiği gibi korunamadığını, yeterli ve uygun ekipmana ulaşamadığına dikkat çeken Karacabey “Kadın emeğinin pandemide de her türlü sömürüsü devam etmekte, kadın emeği görmezden gelinmektedir!” dedi.
Sağlıkta şiddetin, kadın sağlık çalışanlarına toplumsal cinsiyet rollerinin yansıması olarak da yönelmekte olduğunun altını çizen Nazan Karacabey “Kadın sağlık ve sosyal hizmet çalışanları, sadece kadın oldukları için, psikolojik ve fiziksel şiddetin yanı sıra meslektaşları ve amirleri olan erkekler tarafından da mobbinge maruz kalmaktadır” diye konuştu.
Nazan Karacabey Kadın Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları olarak Taleplerini şöyle sıraladı:
• Kadın mücadelesi ile kazanılan 8 Mart günü kadınlara ücretli izin olarak verilmelidir.
• Cinsiyetçi iş bölümü nedeniyle kadınların üzerine yıkılan çocuk bakımı, ebeveynlerin ortak sorumluluğudur. Kreş, kamusal bir hizmet olarak sunulmalıdır. Parasız, 24 saat hizmet veren, anadilde, nitelikli kreşler tüm iş yerlerinde kadın sayısına göre değil, çalışan sayısına göre belirlenmeli, çalışanlar arasında ayrım yapılmadan hizmet sunulmalıdır.
• Sağlık ve sosyal hizmetler iş kolu tehlikeli iş kapsamına alınmalı, yıpranma payı arttırılmalı ve kadın sağlık emekçilerine ek yıpranma payı verilmelidir.
• Nitelikli, kadınlara uygun kişisel koruyucu ekipman ücretsiz olarak sağlanmalıdır.
• Kadınlar fizyolojik bir döngü olan regl döngüsünün doğal belirtileri olan karın ağrısı, kramplar ve halsizlik gibi belirtileri ile çalışmak zorunda bırakılıyor ya da bu doğal süreç için zar zor “hastalık raporu” almak durumunda kalabiliyor. Oysa regl olmak hastalık değildir. Bizler kadın özgünlüğümüzle eşit ve haklarımızla çalışmalıyız, ücretli izin hakkımızı istiyoruz.
• Fiilen uygulanan kürtaj yasağına son verilmeli, kürtaj hakkımızı kullanmanın önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Pandemide giderek zorlaşan kadınların cinsel sağlık hizmetlerine erişimi sağlanmalıdır.
• Doğum sonrası 24 ay ücretli izin verilmelidir. Doğum izninin anne ve bebek için biyolojik gereklilik ortadan kalktıktan sonraki kısmı, her iki ebeveynden birini kapsayacak şekilde düzenlenmelidir.
• 3600 ek gösterge hakkı, sağlık hizmetleri kapsamında yer alan tüm personel için uygulanmalıdır.
• Çalışma hayatında kadına yönelik şiddetle mücadelede, Uluslararası Çalışma Örgütü(ILO)’nün 190 sayılı "Çalışma Yaşamında Şiddetin ve Tacizin Önlenmesi Sözleşmesi" imzalanmalıdır.
• Kadın çalışanların yoğun olduğu sağlık alanında, kadına yönelik her türlü şiddet ve taciz durumunda kadınların güvenle başvurabileceği bağımsız kadın birimleri oluşturulmalıdır.
• Bizler yaşamak, yaşatmak istiyoruz. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa tam ve istisnasız uygulanmalıdır.
Ortak basın açıklaması “Yaşasın 8 Mart! Yaşasın Kadın Dayanışması” sloganları ve alkışlarıyla sona erdi.
Basın açıklamasının tamamını okumak için tıklayınız.