Ankara Tabip Odası ve Türk Tabipleri Birliği, kısmen taşınarak belirsizliğe bırakılan Dr. Sami Ulus Hastanesi’nin durumuna ilişkin basın toplantısı düzenledi.
10 Kasım 2022 Perşembe günü Ankara Tabip Odası’nda gerçekleştirilen açıklamaya Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi İkinci Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, Merkez Konseyi Üyesi Dr. Onur Naci Karahancı, Ankara Tabip Odası (ATO) Başkanı Dr. Muharrem Baytemür ve Genel Sekreter Dr. Mine Coşkun katıldı.
Açıklamada, Etlik Şehir Hastanesi’nin (EŞH) açılmasıyla statü olarak önce A-2 Dal Hastanesi’ne çevrilen, kısa süre sonra yayınlanan genelge ile tekrar eğitim araştırma hastanesi olan Sami Ulus Hastanesi’ndeki (SUH) belirsizlikler nedeniyle sağlık hizmetinde ve eğitimde yaşanan çok sayıda soruna dikkat çekildi.
Açıklamayı okuyan Dr. Muharrem Baytemür Sami Ulus Hastanesi’nin 418 yatak, 40 eğitim görevlisi, 210 uzman, her dalda asistan ve 1792 personel bulunmakla birlikte, bugün geldiği nokta itibariyle kapanmaya doğru gittiğini vurguladı.
Eğitim Araştırma Hastanesi vasfının kağıt üzerinde kaldığını söyleyen Dr. Baytemür “Sami Ulus’ta uzmanların %70’den fazlası Etlik Şehir Hastanesi’ne gitti. Asistanlar Ekim ayında yapılan görevlendirme ile EŞH’ye gitti. Sami Ulus’a geçici görevle geliyorlar. 150 asistan EŞH’de, 16 asistan Sami Ulus Hastanesi’nde. Görevlendirmelerin neye göre yapıldığı, ne kadar süreceği belirsiz. Acil serviste ise mevzuata aykırı şekilde pratisyen hekimler uzmanlarla nöbet tutuyor. Asistan yok.” diye konuştu.
Hastanedeki uzman sayılarını, kapatılan ve devam eden servisleri ve poliklinikleri ayrıntılarıyla paylaşan Dr. Baytemür şu anda hastanede ameliyat yapılamadığına da dikkat çekti.
Dr. Sami Ulus Eğitim Araştırma Hastanesi’nin de diğer hastaneler gibi seçime kadar kapanmadan ama yavaş yavaş içi boşaltılarak fiili olarak kapanmaya zorlandığını ifade eden Dr. Baytemür “Bu belirsizlik ve bölünmüşlük durumu asistan hekimlerimiz başta olmak üzere eğitim görevlisi ve uzman hekimlerimizi ciddi düzeyde kaygılandırmakta, eğitimin aksamasına yol açmakta, vatandaşların hizmete erişimini zorlaştırmaktadır. Bir an önce netleşme sağlanmalı, EAH vasfının korunmasına yönelik gerekli adımlar atılmalıdır.” sözleriyle yetkilileri göreve çağırdı.
Açıklamadan sonra söz alan Dr. Mine Coşkun asistanların eğitim süreçlerine ve iş yüklerine ilişkin durumu paylaştı. Asistanların Ekim ayı boyunca gündüz Etlik Şehir Hastanesi’nde, akşam nöbetlerinde ise Sami Ulus Hastanesi’nde usulsüz bir şekilde çalıştırıldıklarını vurgulayan Dr. Mine Coşkun “Şu anda asistanların 150’si Etlik Şehir Hastanesi’nde, 16’sı Sami Ulus Hastanesi’nde görevlendirildi. Ancak önümüzdeki ay ne yapılacağı belirsizliğini koruyor” dedi.
Dr. Mine Coşkun taşınmayla birlikte Sami Ulus Hastanesi’ndeki bazı kliniklerin eğitim kliniği olma özelliğini yitirdiğini şu örnekle açıkladı “Şu anda Çocuk Acil’de hoca yok. Uzman hekimle birlikte pratisyen hekimler çalışıyor.”
Sami Ulus Hastanesi’ndeki asistanların eğitimlerinin büyük zarar gördüğünü, dersleri çevrim içi yaptıklarını aktaran Dr. Mine Coşkun asistanların hocalarıyla yüz yüze eğitim ve hastalarını danışma olanaklarının olmadığının altını çizdi.
Acil, poliklinik ve servislerde asistanlardan insanüstü bir çalışma beklendiğini söyleyen Dr. Coşkun bu sürecin asistanları, eğitim almaktan çok sağlık hizmeti vermeye zorladığını belirtti.
Dr. Ali İhsan Ökten Ankara’da Etlik Şehir Hastanesi’nin açılmasıyla birlikte hem hekimler hem de halk açısından kaotik bir durum oluştuğuna dikkat çekti.
Etlik Şehir Hastanesi’nin eksik açıldığını vurgulayan Dr. Ökten yüklenici firmaya bu durumla ilgili her hangi bir hukuki yaptırım uygulanmadığını belirtti. Sayıştayın eksiklikleri saptadığı halde yargı yetkisini kullanmamasını eleştiren Dr. Ali İhsan Ökten “ Bunu yapmadığı zaman birçok şey eksik kalmış oluyor.”dedi.
Dr. Ökten, Hem TTB hem de tabip odaları olarak yeni hastane yapılmasına karşı olmadıklarını vurgulayarak “Tabii ki yeni hastane yapılacak ama bir hastane yapılırken diğer hastanelerin kapatılması ya da yatak sayısının bir ilde aynı kalması kabul edilebilir değil. O zaman var olan hastaneler modernize edilebilir böylelikle 25 yıl boyunca ülkenin geleceği ipotek altına alınmamış olur ve şehrin içindeki hastaneler daha iyi sağlık hizmeti verebilir.” dedi.
Dr. Onur Naci Karahancı “Bu duruma bütün bakıldığında iktidarın sağlık politikalarında eğitimi ve fakir halkı dışladığı, sağlığı ulaşılamaz kıldığı ve özel hastaneleri güçlendirecek adımlar attığı görünüyor” dedi. Koruyucu sağlık hizmetleriyle ilgili hiçbir girişimin olmamasını eleştiren Dr. Karahancı “Kurdukları büyük hastaneler içerisinde hekimler için dinlenme alanları bile olmadığını gördük” dedi. “Bütün baktığımızda meslek örgütlerinin üzerine doğruları söylediğimiz için gidiliyor” diyen Dr. Onur Naci Karahancı toplumun sağlığı ve eğitim hakkı yararına bu mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.
Basın açıklamasının tamamını okumak için tıklayınız.