Muayenehane hekimlerinin faaliyetlerini büyük ölçüde kısıtlayan ve hastaların sağlık hakkı ihlali yaşamasına neden olan yönetmeliğe karşı Ankara Tabip Odası’nda basın toplantısı düzenlendi.
17 Eylül 2023 Salı günü yapılan açıklamaya TTB Genel Sekreteri Dr. Vedat Bulut, ATO Başkanı Dr. Muharrem Baytemür, ATO Genel Sekreteri Dr. Mine Coşkun, farklı branşlarda sağlık hizmeti sunan muayenehane hekimleri Dr. Sevtap Hamdemir Kılıç, Dr. Mahir Özmen, Dr. Tevfik Sipahi, Dr. Oktay Banlı ve açıklamaya destek veren çok sayıda hekim katıldı.
Açıklamadan önce söz alan Dr. Muharrem Baytemür bu yönetmeliğin yüz yıllardır uygulanan hekimlik pratiğine, mesleki bağımsızlığa ve hasta haklarına büyük bir darbe vurduğunu söyleyerek toplantıya katılan hekimlerin bu konuda yaşadıkları mağduriyetleri paylaşacaklarını belirtti.
Açıklamayı okuyan Dr. Mine Coşkun 2022 yılında yayımlanan yönetmelikle birlikte yaşanan süreci, ATO olarak yaptıkları faaliyetleri ve hukuki süreci özetledikten sonra 07 Ocak 2023 tarihindeki yeni yönetmeliğe dikkat çekti.
Dr. Mine Coşkun sözlerine şöyle devam etti:
Bu yeni yönetmeliğe göre;
Muayenehanesi bulunan hekimler, yine kadro kısıtlaması ile Özel hastane veya tıp merkezleri ile yıllık sözleşme yaparak hastalarının teşhis ve tedavilerini yapabilecektir.
Muayenehanesi olan 60 yaş üstü hekimler, sözleşme yaptığı hastanelerin sadece birinde kadro sınırlamasına tabi tutulmayacaktır,
07 Ocak 2023 tarihinden önce muayenehanesi olan hekimler, sözleşme yapacakları sağlık kuruluşunun sadece birinde kadro sınırlamasından muaf olacaktır, ikinci bir hastane ile sözleşme yapması için yine kadro şartı aranacaktır,
MBYS üzerinden bildirim zorunlu hale gelmiştir,
Sözleşme imzalanan hastanede muayenehaneden gelen hastaya öngörülen müdahalenin yapılamadığı durumda hekimin istediği başka bir hastanede bu işlemin yapılabilmesi için İl Sağlık Müdürlüğü tarafından vaka bazlı onay getirilmiştir.
Bundan sonra muayenehane açan hekimler için ise bu olanakların dahi sunulmamasına dikkat çeken Dr. Mine Coşkun “Yeni muayenehane açan hekimlerin hayallerinin çalınması, şu an muayenehanesi olan hekimlerin de kısıtlanarak, fiilen özel hastane çalışanı olması anlamına geliyor.” dedi.
Dr. Coşkun, açıklamaya katılan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Sevtap Hamdemir Kılıç’ın başından geçen olayı özetleyerek; kalple ilgili sağlık sorunları olan bebeğin doğumu ve doğum sonrası bakımı, hastanede boş yatak olmasına karşın hekimin o hastane ile sözleşmesinin olmaması nedeniyle hastane tarafından reddedildiğini açıkladı.
Sağlık Bakanı’na seslenen Dr. Mine Coşkun “Hekim bağımsızlığını yok eden, hasta sağlığını önemsemeyen, özel hastane sermayesi için çıkarılan yönetmelikte hala ısrarcı mısınız? Biran önce toplum ve ülke yararına olmayan, hekim bağımsızlığını yok eden yönetmeliği iptal edin” sözlerini kaydetti.
Açıklamadan sonra söz alan Dr. Sevtap Hamdemir Kılıç yaşadığı olayı ve görüşlerini şu şekilde paylaştı:
“7 Ocak’ta bu yönetmeliğin çıkmasından birkaç gün sonra 32 haftalık bir gebem ile sorunların ortaya çıktığını belirledik. Nelerdi bunlar? Akciğerde sıvı toplanması, ağır sıvı toplanması nedeniyle kalbin ileri derecede itilmiş olması, kalbin itilmesi nedeniyle sol akciğerin kapasitesinin azalması, bununla beraber kalp yetmezliği ile bebeğin hayatını tehdit eden tablo ortaya çıkmaktaydı. Böyle bir hastayla karşılaşınca önce elimizdeki verileri değerlendiriyoruz çünkü bildiğiniz gibi tüm hastaneler eşit değiller. 3. Basamak yoğun bakım hizmeti veren hastane sayısı sınırlı. Yoğun bakımı bir kenara bırakalım, hem pediatrik kardiyolog, hem yeni doğum uzmanı, hem de çocuk cerrahı barındıran hastane sayısının da sınırlı olduğunu göz önüne alırsanız, her hastaya uygun hastane bulmak da her zaman mümkün değil. Ben tüm bu verileri değerlendirerek Ankara’da bir hastanenin önce yeni doğan çocuk uzmanları ile görüştüm, “böyle bir hastam var, yeriniz var mı” diye sordum, “doktor hanım evet yerimiz var” dediler. Bunun üzerine hastayı yatması için hasta yatış servisine yönlendirdim. Oradaki kabul eden görevli personel bana dedi ki, “hocam biz sizin hastanızı kabul edemeyiz”. “Neden” diye sordum, “çünkü sizin bizimle sözleşmeniz yok” dediler. Bu sözleşme ile ilgili olarak ne bana gelmiş bir veri var, ne hastanelerin bize ilettiği bir veri söz konusu, ayrıca basından bildiğim kadarıyla il sağlık müdürlüğü onayıyla bu tür hastaların doğru yerlerde doğru merkezlerde tedavisi mümkün, “eğer sorun çıkmayacaksa ben size resmi yollarla da başvurabilirim” dedim. Bunun üzerine hemen hastane başhekimine bir mail attım ve yeni doğan uzmanını tekrar bilgilendirdim. Ama hastamı kabul etmediler. Hastamı daha uygun olmayan şartlarda doğurtmaya mecbur kaldım ve bebeğinin sevki yolunda hareket ettim. Ankara’da çok sayıda üniversite ile görüştüm ve bu üniversitelerden birine yine kendi çabamız ve gayretimizle bebeğin kabulünü sağladık. Ama üniversite hastanesinden önce aynı hastanenin çocuk ünitesini arayarak “anneyi almadınız yeriniz var, bebeği gönderebilir miyim” diye sordum. Bana kısa mesajla “doktor hanım bebeğinizi kabul edemiyoruz” diye bilgi verdiler. Bebeği de kabul etmediler. Bebek henüz hayati tehlikeden kurtulmuş değil, yoğun bakım süreci devam ediyor. Bugün doğumunun yaklaşık 8. Günü ama olabildiği kadar iyi şartlarda takibi gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Burada çok ağır bir mağduriyet söz konusu. Çünkü biz her zaman başımıza ne geleceğini bilmiyoruz. Bizim branşımız oldukça sürprizlere açık. 26 haftalık bir gebe ile karşılaştınız, kaç tane yeni doğan yoğun bakım ünitesi o bebeği kabul ediyor Ankara’da, bir fikriniz var mı? Bir tane bebeği kurtardığınızda –böyle kurtarılmış bebekler var- bunun sizde yarattığı mutluluğun farkındalar mı acaba? Eğer siz tüm hastaneleri standardize edemezseniz -birinci basamak ikinci basamak üçüncü basamak yoğun bakım gibi veya A sınıfı B sınıfı hastane gibi- o zaman siz hekimi tek hastane ile çalışmaya nasıl zorlarsınız? Hekimi değil, hastayı tek hastaneye yatmaya nasıl zorlarsınız? Sağlık sorunları olan bir bebeğin sevki esnasında hayatını kaybetme riski vardır. Bu yönetmelik, hem hekimlik haklarını hem hastaların haklarını hem de önümüzdeki kuşakların haklarını ihlal eden bir yönetmeliktir. İnsan sağlığının bir öneminin olmadığı ortadadır.
Bu sistem kapitalist düzenin güçlü sermaye sahiplerinin destek bulduğu bir sistemdir; hastaların, hekimlerin ve mağdurların bu sistemden bir karı söz konusu değildir.”
enel Cerrahi Uzmanı Dr. Mahir Özmen de 06 Ekim ve 07 Ocak’ta yayımlanan yönetmeliklerle hekimlerin serbest çalışma haklarının ellerinden alındığını vurgulayarak “Dinlediğimiz olay acilin kırmızı alanını ilgilendiriyor. Bunun geri çevrilmesi gibi bir olay yasal olarak söz konusu olamaz. Hastanenin kapatılmasını gerektirir.” dedi. Dr. Mahir Özmen “Bu yönetmeliklerde ısrar etmek ve düzenleme yapıyoruz adı altında 07 Ocak’ta çok daha kısıtlayıcı deyim yerindeyse hastane muayenehanelerinin oluşmasına yönelik bir adımı atmak ve hekimleri, hastaları zor durumda bırakmak hele ki Bakanlık eliyle yapılıyorsa kabul edilemez bir durum. Hatta anayasaya aykırı olması nedeniyle de suç işleniyor. Vatandaşlardan birine bu yönetmeliğin getirdiği eksik ve yanlış uygulamalardan dolayı gelebilecek her türlü zarardan sorumlu kişi Sağlık Bakanı ve yönetmeliği hazırlayan kişilerdir. Bu yönetmelik, 185 bin hekimin serbest çalışma özgürlüğünü elinden almıştır. 110 bin tıp fakültesi öğrencisinin umutlarını elinden almıştır. Biz 66 uzmanlık derneği olarak tabip odaları ve TTB ile birlikte mücadeleye devam edeceğiz. Bu mücadele, hekimlerin anayasadan kazanılmış hakkının elinden alınamayacağını herkese gösterinceye kadar sonlanmayacak.” diye konuştu.
Ankara Serbest Çalışan Kadın Doğum Hekimleri Platformu adına söz alan Dr. Tevfik Sipahi yönetmeliğin insan haklarına aykırı olduğunu belirterek “Sağlıklı yaşam hakkını kısıtlamak devletin bir kurumunun yetkisi içinde değildir. Tam tersine Sağlık Bakanlığı sağlıklı yaşam hakkını korumak ve geliştirmekle görevlidir. Tıp etiği konusunda kendi açımızdan yaptığımız hiçbir yanlışlık yokken, ruhsatlı muayenehane işletirken bir anda bu yönetmelikle muayenehaneleri düzgün işletemez hale geldik. Çalıştırılan binlerce personel işsiz kalma ile karşı karşıya kaldı. Bir düzenleme yapıyorsanız, o düzenleme; sistemdeki arızayı gidermek üzerine olmalı, varsa eğer. Yoksa da kamu yararı üzerine yola çıkmanız lazım. Zincir hastanelerin dayattığı bir yönetmelikten kaynakladığı için bu olayda kimin kar edeceğini çok net görüyoruz. Kamu yararı yok. Hasta hakları konusunda da sıkıntı var. Tüm meslektaşlarımın bu sıkıntının geçeceğini bilmesini, yürütmenin durdurulması kararı verilmediği takdirde meslek odamızla birlikte sonuna kadar mücadele edeceğimizi bilmenizi istiyorum.” sözlerini kaydetti.
Dr. Vedat Bulut standart tek bir yönetmelikle bu işi düzene koyma talebinin perde arkasını ortaya koyacaklarını ifade etti. Bakanlığın 6 Ekim’deki yönetmeliği tamir etmek için 7 Ocak’ta başka bir yönetmelik yayımladığını söyleyen Dr. Vedat Bulut, TTB, uzmanlık dernekleri ve de muayenehane hekimlerine danışmadan ortaya konan yönetmeliğin yürütülmesinin mümkün olmadığını vurguladı. Dr. Bulut “bir tarih koyuyorlar oraya 07 Ocak’tan önce muayenehanesi olan ve sonra olan şeklinde. Aynı şeyi 2014 yılında da yapmışlardı; Emsaller ve eşitsizlik nedeniyle Anayasa Mahkemesi’nde reddedilmişti. Bu da kabul edilebilir değil. Anayasa Mahkemesi’nden de gerekli karşılığı alacaklardır. Bizlere danışılmayan bu yönetmeliğin kimlere danışıldığını biliyoruz. Özel sektör hastane zincirlerinin yaptığı bir yönetmelik. O zaman yine soruyoruz. Bu özel hastane zincirleriyle bir çıkar ilişkiniz mi vardır Sayın Sağlık Bakanı ve bu yönetmeliği yapan bürokratlar? Mücadele veren meslektaşlarımızın ve halkın sağlık hakkının yanındayız, savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Oktay Banlı hekim olma sürecini aktararak “Bir sabah uyandık ki ameliyat yapma hakkımızın bizden alındığını gördük. Eğer bir hastane benimle bir anlaşma yapmaz ise bunca yıllık emeğim çöpe gidiyor. Serbest çalışabilme hürriyeti bu ülkede anayasal güvence altındadır anayasayı yok sayıyorsunuz. Bir mesleğin bütün çalışanlarını ilgilendiren bir düzenlemeyi bir yönetmelikle yapamazsınız ilgili kanunlar var. Eğer burası bir hukuk devletiyse yönetmeliğin kanunlara uygun olması lazım. Ameliyat yapabilme hakkını 30 yıl uğraşan cerrahlardan bir sabah alabiliyorsunuz.” dedi.
Dr. Oktay Banlı sözlerine şöyle devam etti: “Kamuda çalışan hekimlerin çalışma şartlarını düzeltmiyorsun, sağlıkta şiddeti düzeltmiyorsun, SABİM’i kaldırmıyorsun, 5 dakikada 1 hasta baktırıyorsun, insanlık dışı çalıştırıyorsun. Şirket kurarak hekimlerin hiçbir özlük hakkı olmadan patronların iki dudağının arasında çalışmasına, haftanın 6 günü çalışmasına göz yumuyorsun, bunları denetlemiyorsun sonra diyorsun ki muayenehanelere bir kaçış var bunu biz önleyelim. Çıkartılan yönetmelik muayenehanelere bundan sonra özel hastanelerden geçişi kaldırmak amacıyla çıkartılmıştır. 5-6 bin hekime siz susun madem ki açtınız bu sizin kazanılmış hakkınız olsun, gidin özel bir hastaneyle anlaşın denmiştir. Kendi adıma bir beklentim yok. Ben yeterince ameliyat yaptım. Ama bundan sonra hekimlik cazip olmaktan çıkacak, sıradanlaşacaktır, niteliksizleşecektir. İkincisi de kimse cerrah olmayacaktır”
Basın açıklamasının tamamını okumak için tıklayınız.