Vakıf üniversitelerinin 2024-2025 akademik yılı için dönemlik ve yıllık ücretleri belli olmaya başladı. Ne var ki, sağlık sistemindeki özelleştirmeci politikalar ile şirketlerin çıkarlarını önceleyen ekonomi politikaları nedeniyle oluşan yüksek enflasyon ortamı, tıp eğitimini olumsuz etkiliyor.
Vakıf üniversiteleri yönetimlerinin tıp fakültesi bölümleri için öngördüğü zamlar, öğrencileri ve ailelerini ekonomik açıdan zor durumda bırakmaktadır.
TÜİK verilerine göre, bir önceki yılın aynı ayına göre Haziran TÜFE oranı yüzde 75,45’dir. Mevzuata göre vakıf üniversitelerinin eğitim ücretlerine en fazla yüzde 75,45 zam yapılması gerekirken, zam oranları yasal sınırı aşmış durumdadır.
Dönemlik ve yıllık ücretler fakültelere ve bölümlere göre farklılık gösterse de, çoğu vakıf üniversitesi geçen seneye göre ücretlerine yüzde 100’ün üzerinde zam yapmış durumdadır.
Vakıf üniversitelerinde okuyan tıp fakültesi öğrencileri, “TÜFE’ye endeksli oranın aksine, yüzde 110 ile yüzde 120 arasında, yasal sınırın çok üzerinde seyreden zamların yapıldığını” odamıza iletmiştir.
Odamızın yaptığı araştırmaya göre Ankara ili genelinde faaliyet gösteren vakıf üniversiteleri tıp fakültesi bölümlerinde yıllık ücretler 420 bin TL ile 840 bin TL arasında değişmektedir. Artışlar bazı vakıf üniversitelerinde astronomik boyuta ulaşmıştır. Örneğin 2023-2024 akademik yılı için 278 bin TL olan eğitim ücreti, 2024-2025 akademik yılı için 600 bin TL’ye yükseltilmiştir.
Yüksek zamların en önemli nedenlerinden birisi, vakıf üniversitelerinin “işletme” statüsünde değerlendirilmesi ve burada okuyan öğrencilerin “müşteri” olarak görülmesidir.
Vakıf üniversiteleri, devlet üniversitelerinin statülerinden farklı olsa da, verilen eğitimin ve yapılan işin kamusal niteliği bulunmaktadır. Vakıf üniversitelerinin tıp fakültesi bölümlerinden mezun olacak hekim adayları –kamu veya özel fark etmeksizin– Türkiye’nin dört bir yanındaki sağlık kurum ve kuruluşlarında görev alarak, halk sağlığı ve hastalarının sağlığı için çalışacaktır.
Öte yandan eğitim ücretlerine yapılan yüksek zamların verilen tıp eğitiminin niteliğini iyileştirdiğine veya pozitif anlamda ayrıştırdığına dair nesnel bir veri de bulunmamaktadır. Vakıf üniversitelerindeki tıp fakültelerinin birçoğunda altyapı ve öğretim üyeleri kadrolarında eksikler bulunduğu bilinmektedir.
Yüksek zamlara rağmen, vakıf üniversitelerindeki intörn maaşları asgari ücretin beşte biri kadardır; asistan hekimlerin maaşları ise kamuda çalışan asistanlara göre çok daha düşüktür.
Tıp eğitimi ücretlerinde hiçbir şekilde fırsatçılığa izin verilmemeli, artışlar yasal sınırı aşmamalıdır. Kamu otoritesi gerekli denetimi ve kontrolleri yapmalı; vakıf üniversitelerinin yönetimleri hukuka uygun davranmalıdır.
Bu doğrultuda Yüksek Öğretim Kurumu’nun 17 Temmuz 2024 tarihinde vakıf üniversitelerine yaptığı uyarıyı tekrar hatırlatıyoruz:
- “Eğitim öğretim ücretleri dönemsel değil, yıllık ve tayin edilmiş bir miktar olarak tespit edilmelidir”
- “Ücretler tercih ve yatay geçiş dönemlerinden önce net bir miktar olarak ve her bir adayın kolayca ulaşabileceği şekilde ilan edilmelidir”
- “İlk kayıt esnasında öğrenciye taahhüt edilmiş eğitim öğretim ücreti artış oranları aşılmamalı ancak her halükarda yapılacak artışlarda en çok TÜFE’deki on iki aylık ortalama oranı esas alınmalı ve bu kapsamdaki güncellemeler resmi internet sitelerinden duyurulmalıdır”
- “Kayıt döneminden sonra her ne ad altında olursa olsun açıkça ilan edilmemiş ilave/beklenmedik ücret ve ücret artışı talebinde bulunulmamalıdır”
- “İlan edilen eğitim ve öğretim ücretlerinde TÜFE üzerinden resmi güncelleme oranları dışında herhangi bir ilave değişiklik yapılmamalı ve alınacak bu yöndeki kararlar uygun zamanda ve elverişli araçlarla tüm öğrencilerle paylaşılmalıdır”
Unutulmamalıdır ki, tıp eğitiminin niteliği bir ülkenin sağlık sistemini ve geleceğini belirleyen temel yapıtaşlarındandır. Öğrencilerimizin ve ailelerinin sosyo-ekonomik durumu gözetilmeli, her bir yurttaşın refah içinde yaşamasına yönelik sosyal politikalar hayata geçirilmelidir. Her zaman savunduğumuz üzere tıp eğitimi, bilimin ışığında kamunun imkânları ve kamusal araçlarla verilmelidir. Devlet ve vakıf adı altında özel tıp fakülteleri arasındaki her türlü ayrıma ve hiyerarşiye son verilmelidir. Eğitim; ücretsiz, ulaşılabilir, nitelikli, eşit ve adil olmalıdır.
Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu