İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) tarafından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi önünde 14 Ekim 2020 tarihinde yapılması planlanan "7.ayında Covid-19" raporu başlıklı basın açıklaması kolluk kuvvetlerinin engellemesi sonucu yapılamadı. Çok sayıda İSİG Meclisi gönüllüsü, sendika ve kurum temsilcileri orantısız güçle birlikte gözaltına alındı.
Açıklama öncesinde birçok emek meslek örgütü temsilcisi ve milletvekilleri hastane bahçesinde toplandı. Ancak pandemi koşulları ve Valilik kararı gerekçe gösterilerek açıklamaya izin verilmedi. Polis müdahelesi üzerine milletvekilleri, sendika ve kurum temsilcileri açıklamayı Ankara Tabip Odası’nda gerçekleştirdi.
Basın toplantısına CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, Ankara Tabip Odası (ATO) Başkanı Dr. Ali Karakoç ve yönetim Kurulu üyesi Dr. Ayşe Uğurlu, DİSK İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün, İSİG Meclisi temsilcileri Pınar Abdal, Hüsnü Yıldırım ve Kansu Yıldırım yer aldı.
ATO Başkanı Dr. Ali Karakoç, “İbni Sina hastanesi bahçesini yapılmak istenen açıklama sebebiyle tamamen kapadılar ve 7 arkadaşımızı göz altına aldılar” dedi. TTB ve sağlık meslek örgütlerinin pandemi sürecinin şeffaf yönetilmesi çağrısı yaptığını belirten Dr. Karakoç “Sağlık meslek emek örgütleri bilim ve danışma kurulunda yer almadı, süreç hiç onlarla yürümedi. Niçin yürütülmediğini Sağlık Bakanı her gün hatırlatıyor” diye konuştu. Covid-19’un bir meslek hastalığı olması gerektiğini her gün söylediklerini hatırlatan Dr. Ali Karakoç “Bize hakkınız ödenmez demişlerdi gerçekten hakkımızı ödemediler” dedi. Grevlerin pandemi bahanesiyle yapılamadığını, Ermenekli işçilerin polis engeli ile karşılaştığını hatırlatan Dr. Ali Karakoç ulusal çıkarın emekçinin çıkarı olmadığını söyledi.
Dr. Karakoç, Pandemi sebebiyle 48’i hekim 111 sağlık çalışanının hayatını kaybettiğini vurgulayarak “ülkenin ulusal çıkarı işverenin ilerleyişi ve vergi düzenlemeleriyle ekonomik çarkların dönmesi” sözlerini kaydetti.
Mv. Ali Şeker “ölmek tükenmek serbest bunu dile getirmek yasak” sözleriyle başladığı konuşmasını “TTB’yi ve tüm sağlık örgütlerini susturmak için bunu yaptılar. Türkiye tarihine utanç olarak yazılacaktır. Ölüyoruz diyenler Ankara’nın göbeğinde gözaltına alındı bu utanç bize yeter. Sağlıkçıların daha çok ölmemesi ve tükenmemesi için herkes üzerine düşeni yapmalı” diye bitirdi.
Mv. Gülizar Biçer Karaca da“ Sağlık Bakanının yapması gereken şeffaflığı İSİG Meclis yapacaktı. Sağlık emekçilerimiz bu salgın sürecinde en çok etkilenen kısım. Orada sert müdahale eden güvenlik güçlerinin de sağlığını koruyan sağlıkçılar, seslerini kamuoyuyla paylaşmak istediler. Kongreler serbest, mitingler serbest ama 8-10 arkadaşın bir araya gelerek çığlıklarını patlamaları yasak. Eğer insan yaşamıyorsa ne sağlık, ne çalışma, ne toplantı hakkı vardır başka ne çıkar olabilir en temeli bu” diye konuştu.
DİSK İç Anadolu Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün 7 aylık bir rapor sunacak İSİG meclisinin bu raporunu hem öğrenmeye hem de onlara destek vermeye gittiklerini ancak buna izin verilmediğini belirtti. İşçiler olarak sahipsiz bırakıldıklarını vurgulayan Tayfun Görgün “ bir yandan sağlığımızı korumaya çalışıyoruz öte yandan İş yasasında hiç olmayan zorunlu 1167 lira vererek uzaklaştırılıyoruz” diye konuştu.
İSİG Meclisi adına konuşan Pınar Abdal da Sağlık emekçilerinin ve işçi sınıfının bu hastalığın pençesinde olduğu mesajını vermek istediklerini dile getirdi. En az 294 işçinin Covid- 19 hastalığı sonucu ölmesine, çok önemli bir kısmının sağlık emekçisi olmasına dikkat çeken Abdal “Covid-19 bir işçi sınıfı hastalığına dönüştürülmüştür” dedi.
İSİG Meclisinin iş cinayetlerini açıklayarak teşhir ettiğini vurgulayan Pınar Abdal konuşmasını “En başta sağlık çalışanları olmak üzere her işyerinden verilerimizi açıklarken yenileyeceğiz. Mücadelemiz devam edecek” sözleriyle bitirdi.