Türkiye’de emeklilerin ve emekli hekimlerin yaşam ve geçim koşulları her geçen yıl daha da ağırlaşıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 2024 verilerine göre yaklaşık 18 milyon emeklinin 1 milyon 943 bin 579’u sosyal güvenlik destek primiyle çalışmayı sürdürüyor.
2 milyona yakın emekli geçinmek için çalışmak zorundadır!
TÜİK’in bu yıl açıkladığı “İstatistiklerle Yaşlılar” araştırmasına göre 2021 yılında yüzde 11,4 olan yaşlı nüfusun yoksulluk oranı, 2023 yılında yüzde 21,7’ye çıktı. Geçinmek zorunda kalan emekli nüfusun büyük bölümü düşük emekli aylıklarından ötürü çalışmak zorundadır. Bu kesimlerden birisi de emekli hekimlerdir.
Ankara Tabip Odası olarak yaptığımız bir araştırmaya göre yaklaşık her 4 hekimden 3’ü emekli olduktan sonra geçinebilmek için çalışma hayatında yer alıyor!
Çalışmak zorunda kalan emekli hekimlerin önemli bölümü özel hastanelerde veya ortak sağlık güvenlik birimlerinde güvencesiz koşullarda istihdam ediliyor. Bu alanlarda yaşanan en önemli sorun ise düşük ücret ve uzun çalışma süreleridir.
Emekli hekimlerin içerisinde bulduğu dezavantajlı konumdan istifade etmek isteyen işverenlerin önemli bir bölümü ücret ve hak pazarlığına imkân tanımıyor.
DİSK-AR’ın araştırmasına göre OECD ve ILO verileriyle kıyasladığımızda Türkiye’nin emekli yurttaşlara yönelik hak ve aylık karnesi zayıflarla doludur.
ILO verilerine göre dünyada sağlık hizmetlerine erişim dâhil sosyal korumaya ortalama GSYH’nin yüzde 19,3’ü oranında kamu kaynağı ayrılırken Türkiye’de bu oran yüzde 10,5’tür.
Dünyada emekliler için hükümet harcamalarının GSYH’ye oranı yüzde 7,9 iken Türkiye’de bu oran 4,3!
Emekliler için Doğu Avrupa ülkelerinde GSYH’nin yüzde 9,3’ü, Batı Avrupa ülkelerinde yüzde 11,3’ü oranında kamu harcaması yapılmaktadır. Ülkemiz, emeklilik harcamalarına en az kaynak ayıran ülkeler arasındadır.
Veriler incelediğinde görülecektir ki, siyasi iktidarın emekli aylıklarının artırılmasına ilişkin “kaynak yok” iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. Türkiye’nin emeklilere GSYH’den pay vermeyi tercih etmediği, ILO tarafından yayımlanan rapor aracılığıyla bir kez daha ortadadır.
OECD’nin sosyal güvenlik ile ilgili raporuna göre üye ülkeler, küresel salgın ve savaş dolayısıyla kısa vadede reel ücretler düşünce emekli aylıklarını ücret zamlarına endekslemek yerine enflasyona endekslediler.
Ankara Tabip Odası olarak önerilerimiz şunlardır:
• Farklı sosyal güvenlik kurumlarından emekli olan hekimler arasındaki gelir adaletsizliği giderilmeli ve bütün kurumlar için yoksulluk sınırının üstüne çıkarılmalıdır.
• Emekli hekimlere ödenen ek ödemelerde çalışan- çalışmayan ayrımı gözetilmeden tüm emekli hekimleri kapsayacak düzenlemeler yapılmalıdır.
• Emekli Sandığı'dan emekli hekimlerin çalışması durumunda maaşlarından yapılan yüksek kesintilere son verilmelidir.
• 7200 ek gösterge çalışan ve emekli bütün hekimlere yönelik olarak ayrımsız şekilde hayata geçirilmelidir.
Ankara Tabip Odası olarak emekli hekimlerin sorunlarını her zaman gündemde tutmaya devam edeceğiz.
Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu