2024’ün bitimine sayılı günler kala, ülkemizdeki ücretli çalışanların ve emeklilerin durumu daha da kötüye gidiyor. Yoksulluk ve açlık sınırı da içinde olmak üzere tüm sefalet indeksleri giderek yükseliyor, hükümet enflasyonla mücadele politikalarında başarısız kalıyor ve ücretler reel olarak eriyor.
Ücretli çalışanları, emeklileri ve işsiz milyonları doğrudan etkileyen yüksek enflasyon ortamı kendini en çok -başta gıda fiyatları olmak üzere- temel gereksinimler kategorisinde hissettiriyor. Haziran 2021’de 8,5 TL olan dolar günümüzde yaklaşık 35 TL’ye kadar yükseldi. Öte yandan benzin yüzde 452, ekmek yüzde 471, kıyma yüzde 289, zeytinyağı yüzde 312 zamlandı.
DİSK-AR’ın hesaplamalarına göre; TÜİK, Kasım 2024 döneminde gıda enflasyonunu yüzde 48 olarak açıkladı. Ne yazık ki açıklanan bu enflasyon değeri halkın hissettiği gerçek enflasyonu yansıtmaktan oldukça uzaktır. Emeklilerde gıda enflasyonu yüzde 67’yi bulmuştur. Nüfusun düşük gelirli ikinci yüzde 20’lik grubunda gıda enflasyonu yaklaşık yüzde 68; en yoksul yüzde 20’lik gelir grubunda gıda enflasyonu ise yüzde 86 olmuştur. Diğer OECD ülkeleriyle karşılaştırıldığında, Türkiye gıda enflasyonunun en yüksek olduğu ülkedir.
Bir diğer yandan, yüksek enflasyon ortamına eşlik eden bölüşüm şoku toplumdaki yoksullaşmayı derinleştiriyor. Eşitsizlik artıyor, gelir ve servet dağılımındaki denge ortadan kayboluyor. Bu tabloyu uluslararası veriler de gözler önüne seriyor. İsviçre merkezli Credit Suisse ve UBS’nin verilerine göre; Türkiye, servet dağılımı adaletsizliğinde 34 Avrupa ülkesi içinde üçüncü sırada yer alıyor. Türkiye’de toplam servetin yaklaşık yüzde 40’ı en zengin yüzde 1’lik kesimin elinde bulunuyor, bu açıdan 21 Avrupa ülkesi içinde ilk sırada geliyor. Nüfusun çok küçük bir bölümü toplam serveti elinde tutarken yoksul nüfus artmaya devam ediyor.
BİSAM’ın Kasım 2024’teki Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması Raporuna göre, dört kişilik bir aile için açlık sınırı 21 bin liraya ulaşırken, yoksulluk sınırı 72 bin 500 lirayı geçti. Tek başına yaşayan bir kişi için yoksulluk sınırı 33 bin 807 liraya yükseldi. Asgari ücret açlık sınırı karşısında gerilemeye devam ederken gıda fiyatları resmi verilere göre 2003 yılından bu yana 32 kat arttı. Bu bağlamda yetişkin bir erkeğin sağlıklı ve dengeli beslenmesi için tüketmesi gereken gıdaların aylık asgari tutarı 5 bin 86 liraya, yetişkin bir kadın için 5 bin 594 liraya, 15-18 yaş aralığındaki bir genç için 5 bin 825 liraya, 4-6 yaş arası bir çocuk için de 3 bin 682 liraya ulaştı.
Gelir dağılımının dengesizliği ve sosyal yardım politikalarının yetersizliğinden kaynaklı çocuk yoksulluğu da giderek artıyor. Türkiye'de yaklaşık 5,4 milyon çocuk -yani her dört çocuktan biri- yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
Açlık sınırının altında ücretle çalışan milyonlarca emekçi geçinebilmek için sosyal yardımlara başvurmak zorunda kalıyor. Düzenli sosyal yardım almak zorunda olan kişi sayısı; 2014’te 2 milyon 400 binken, -son on yılda yaklaşık yüzde 85 artarak- 2024’te 4 milyon 444 bine yükseldi.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ve Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsünün araştırmasına göre, lise çağındaki gençlerin yüzde 31’i ailesinin maddi durumu iyi olmadığı ya da çalışması gerektiği için okulu bırakmak zorunda kalıyor.
Ankara Tabip Odası olarak, yoksulluğun ve eşitsizliğin halk sağlığı sorunu olduğunu bir kez daha belirtiyoruz. Dünya Sağlık Örgütünün tanımına göre, sağlık “yalnızca hastalık ve sakatlığın olmayışı” değil, “bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik durumu”dur. Buradan hareketle sağlıklı bir toplum; ancak yüksek refah düzeyiyle, gelirin adaletli bölüşümüyle, kaynakların ve bütçenin kamu yararı doğrultusunda kullanılmasıyla mümkündür.
👉 Yoksulluğu ve bölüşümdeki eşitsizliği önleyecek sosyal politikalar bir an önce yaşama geçirilmelidir. Kamu tarafından sağlanan sosyal yardımlar siyasi popülizm aracına dönüştürülmemelidir.
👉 Çalışan yoksulluğunu azaltmanın öncelikli yolu gelirde ve vergide adaleti sağlamaktır.
👉 Okul çağındaki çocuklarımızın gelişimi için #1ÖğünÜcretsizSağlıklıYemek verilmelidir. Çocuk yoksulluğunun önüne geçmek ve çocuk işçiliğiyle savaşım vermek hükümetin öncelikli görevleri arasında olmalıdır.
👉 Eşitsizliği artıran, ekonomik krizin faturasını halka ve çalışanlara yükleyen, şirketlere daha çok kaynak transferi amaçlayan politikalar derhal sona erdirilmelidir.
👉 Asgari ücret insana yakışır biçimde yaşamaya yetecek bir düzeyde belirlenmelidir.
Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu