Ankara Tabip Odası ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Maltepe Havagazı Fabrikası yerleşkesinde bulunan 350 ton asbestli malzeme içeren elektrik santralinin yıkımının yol açtığı zarar ve usulsüzlüklerin yerinde tespiti ve belgelenmesi için 14 Mart 2017 tarihinde dava açmıştı. Bilirkişi heyeti oluşturularak yıkım bölgesinde keşif yapılması, halkın sağlık hakkını tehdit eden iş ve işlemlerin yerinde tespit edilmesi talep edilmişti.
Mahkemeye sunulan Bilirkişi raporunda “Asbest yönetmeliğinin gerektirdiği önlemler alınmadan mevzuata aykırı bir yıkım süreci yaşandığı” belirtiliyor.
Bilirkişi raporunun ardından Ankara Tabip Odası ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi 02 Ağustos Çarşamba günü düzenledikleri basın toplantısıyla kamuoyunu bilgilendirdi.
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş asbestli binanın yıkım sürecini ve hukuken yaşananları değerlendirdi.
Tezcan Karakuş, Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Ankara Tabip Odası’nın 15 Şubat 2017 tarihinde 350 ton asbestli malzeme içeren Maltepe Havagazı Fabrikası’nın çok önemli bir tehdit olduğunu ifade etmiş olmalarına rağmen 10 gün sonra Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin hiçbir koruyucu önlem almadan, asbest yönetmeliğine aykırı bir şekilde yıkıma başladığını belirtti.
1 Mart itibariyle binanın yıkımına ilişkin İdari Mahkeme’de dava açtıklarını ve yürütmeyi durdurma kararı aldıklarını ifade eden Karakuş “Bu süreç içinde Büyükşehir Belediyesi özellikle kamuoyunda çıkıp, yanıltıcı açıklamalar yaptı. Oysa 25 Şubat’ta yıkımına başlanan Maltepe Havagazı Fabrikası’nın iki gün içinde hiçbir önlem alınmadan büyük bir bölümü yıkıldı” dedi.
Yürütmeyi durdurma kararı sürecinde o alandaki asbestli bölümün yıkılmadığı iddiaları üzerine tespit davası açtıklarını kaydeden Karakuş “Tespit davamız bizim İdari Mahkeme’de süren yürütmeyi durdurma devam ettiği için onunla birleştirilmiş oldu. Geçtiğimiz günlerde açtığımız dava kapsamında bilirkişi heyeti inceleme yaptı ve inceleme raporu açıklandı. O gün bize halkı galeyana getiriyorsunuz öyle bir şey yok diyenlerin bugün tekrar başlarını önlerine koymalarını ve vicdanları nezdinde kendilerini bir daha değerlendirmelerini isteriz. Bilirkişi raporu “Asbest yönetmeliğinin gerektirdiği önlemler alınmadan mevzuata aykırı bir yıkım süreci yaşanmıştır” diyor. Bu süreçte gerçekten halkın sağlığını tehdit eden bir potansiyelin varlığına dikkat çekiyor. Bu tür asbestli yapılarda karantinaya alınması, asbest sökümü yapılmadan önce dış duvarların kesinlikle yıkılmaması gerekiyor. Çektiğimiz fotoğraflarda bu tür önlem alınmadığını gördük. Bilirkişi raporu bunların hepsini doğruluyor” diye konuştu.
Karakuş, Büyükşehir Belediyesinin asılsız bilgilerle halkı galeyana getiriyorsunuz suçlamasıyla Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulları hakkında suç duyurusunda bulunduğunu söyleyerek “Biz de önümüzdeki günlerde elimizdeki belgelerle ifade vermeye gideceğiz” dedi.
Tezcan Karakuş, Havagazı Fabrikası yerleşkesinin Cumhuriyet döneminin sanayi arkeolojisini temsil eden bir mekan olmasıyla birlikte Şubat ayı itibariyle Asbeste karşı bir duyarlılık yaratan aydınlanma mekanı haline geldiğini söyledi.
Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Vedat Bulut da altı-yedi aydır bu sürecin içinde olduklarını ve asbestli binanın hiçbir önlem alınmadan yıkımının başladığını ifade etti. Asbestli çalışmalarda bir yönetmelik olduğunun altını çizen Dr. Bulut “Yönetmeliğe uygun davranılmış olsaydı halk sağlığı açısından alarm verme durumunda kalmayacaktık” dedi. Yapılan uyarılardan sonra alınan önlemlere dair örnekler veren Dr. Bulut “Branda yok dedik, branda koydular ama onun da hiçbir koruyuculuğu yok. İşçilerin koruyucu kıyafeti, maskeleri yok demiştik; bir hafta kadar sonra işçilerin kıyafetleri değişti. Bizim uyarılarımız üstüne önlem almaları sevindirici ancak en başta yönetmeliğe uygun davransalardı işçilerin, çevre sakinlerinin sağlığı tehlikeye atılmamış olurdu” diye konuştu. Halen alanda ‘’ASBEST’’ ibareli uyarı ve yönlendirme levhaları yoktur. Bu da yönetmeliğin bir koşuludur ve hızla yerine getirilmelidir’’ dedi.
Havagazı Fabrikasının her alanında asbestin varlığına dikkat çeken Dr. Bulut “Asbestli alanda söküm yapılmadığını iddia etmek doğru değil” dedi.
Asbestli bina sökümünün, nükleer sızıntı ya da kimyasal kirlenmeden farkını ortaya koyan Dr. Vedat Bulut bunların etkilerinin çok çabuk görüleceğini ancak asbestin sinsi bir şekilde etki gösterdiğini, etkilerinin 10-15 yıl sonra ortaya çıkabileceğini, akciğer kanserine yol açabileceğini belirtti.
Sağlık açısından uyarılara devam edeceklerini söyleyen Dr. Bulut “ Orada önlem alınmadan yıkılma ihtimali yok. Zaten mahkeme yürütmeyi durdurma kararını vermişti. Hukuki süreç devam edecek. Herhangi bir kişinin siyasi itibarıyla uğraşmıyoruz. Biz halk sağlığını düşünmek zorundayız. Aynı içme suyu ya da hava kirliliğinde kamuoyunu bilgilendirdiğimiz gibi.. Bu yönetmeliğe uygun önlemler alarak devam ederlerse halk sağlığı açısından bir sıkıntı giderilmiş olur” sözlerini kaydetti.