Hacettepe Üniversitesi Merkez Öğrenci Yurdunda 2 Nisan gecesi hayatını kaybeden hemşirelik öğrencisi Hasan Can Çoban’ı anmak ve ölümüne sebep olan ihmaller dizisini kamuoyu ile paylaşmak isteyen öğrencilere polis engel oldu.
Öğrencilerin, 4 Nisan Pazartesi günü saat 12.30’da yurt binası önünde yapmak istedikleri basın açıklamasına polis yurdun dört bir yanındaki girişleri kapatarak izin vermedi. Az sayıda öğrencinin bulunduğu yurt binası önünde megafon dahi kullanılmadan açıklama okundu. Hasan Can Çoban’ı anmak isteyen çok sayıda öğrenci ise polis barikatının gerisinde kaldı. Arkadaşlarını anmak için yurt önüne gitmek isteyen öğrencilere karşı polisin sert tavrı zaman zaman tartışmaların çıkmasına sebep oldu. Öğrencilere destek olmak için alanda bulunan ATO Genel Sekreteri Dr. Muharrem Baytemür ile Yönetim Kurulu Üyeleri Dr. Ayşe Uğurlu, Dr. Ümit Yaşar Öztoprak da alana alınmadı.
Açıklamayı Hacettepe Hastanesi önünde yapmak isteyen öğrenciler burada da polis tarafından engellenerek kampüs dışına çıkarıldı. Sloganlar ve alkışlar eşliğinde protestolarını yapan öğrenciler polisin tavrını kınamak için ATO’da bir basın açıklaması yaptılar.
ATO Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayşe Uğurlu’nun kısa giriş konuşmasının ardından TTB Tıp Öğrenci Kolu (TÖK) üyesi Dr. İlkay Çelik 2 Nisan günü yaşanan ihmalleri şu sözler ile anlattı: “Hacettepe Merkez Sıhhiye Erkek Öğrenci Yurdu Onkoloji Hastanesine en yakın öğrenci yurdu. 50 metrelik bir mesafe var. İçinde yüzlerce sağlık öğrencisinin bulunduğu bir yurt burası. Arkadaşımız yerde yatarken intörn arkadaşlarımız tarafından bulunuyor ve temel yaşam desteğine anında başlanıyor. Bu arada 112 aranıyor. 112, 50 metre ötede bir hastane olmasına rağmen yaklaşık yarım saat sonra gelebiliyor. Bu öğrenci yurdu üniversiteye bağlı olduğu için acil durumlarda mavi kodla haber verilebiliyor ancak tüm dünyada mavi kod 2222 iken Hacettepe Öğrenci Yurdundaki mavi kod maalesef çalışmıyor, çalıştırılamıyor. Ya hatta bir problem vardı ya da hat değiştirildi ancak bunun bilgilendirmesi yapılmadığı için acil durumda gerekli müdahaleyi yapamadık. Yüzlerce sağlık öğrencisinin bulunduğu bir yurtta sağlık kiti olarak flaster, pamuk gibi malzemelerin dışında hiçbir malzeme bulunmuyor. ‘Sağlık kiti olarak ne var?’ diye sorduğumuzda ‘battaniye var, pamuk var’ cevabını aldık. Ambulansın gecikmesinde sokaktaki hediyelik eşya çadırlarının da payı oldu. Tüm bu sebepler yüzünden arkadaşımızı ellerimizde kaybettik.”
TÖK üyesi Dr. Şirvan Çeliker de arkadaşlarını anma ve anısına karanfil bırakarak kısa bir açıklama yapma isteklerinin polis tarafından engellenmesini eleştirerek “Hastaneler, fakülteler meslek örgütleri ve sendikaların çalışma alanları. Üniversiteler, sınıflar, hastaneler biz öğrencilerin çalışma ve yaşam alanları. Burada bulunması gerekenler bizleriz, polis değil. Ne Hasan Can’ın ihmaller sonucu ölümünü ne de Enes Kara’nın intiharını bir ölüm olarak değil cinayet olarak görüyoruz. Sıra arkadaşlarımızın hesabını soracağız.” sözlerini sarf etti.