2018 yılında göreve başlayan eski Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 1 Temmuz 2024 tarihli ve 32590 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzalı atama kararı ile “görevinden affını” isteyenler arasındaki yerini aldı.
Fahrettin Koca dönemi, pek çok açıdan Türkiye sağlık sistemi açısından değişikliklere ve dönüşümlere sahne olmuştur. Sayın Koca, kendisinden önceki sağlık bakanlarının yaptığı gibi, Dünya Bankası tarafından hazırlanan Sağlıkta Dönüşüm Programının tüm bileşenlerini sürdürerek, kamusal sağlık sistemini özel sektör mantığında idare eden anlayışı takip etmiş, sağlık alanında neoliberal politika setlerini hayata geçirmiştir.
Sayın Koca dönemini iyi anmak isterdik ancak gerek göreve geliş süreci, gerekse görev süresi boyunca sağlık sistemimizdeki yapısal sorunları çözmekten yana bir anlayış yerine, yeni sorunlara yol açan politikalarda ısrarcı olmuştur. Bu durum sadece Fahrettin Koca’nın şahsiyetiyle sınırlandırılamaz; kendisi, bir zincir hastane sahibi olarak, ulusal ve uluslararası sağlık sermayesinin temsilcisi olarak göreve getirilmiştir.
2017 yılındaki Başkanlık sisteminin temellerinin atıldığı Referandumun ardından göreve gelen Sayın Koca, literatürde “korporatokrasi” olarak adlandırılan, kamu politikalarını doğrudan patronların belirlediği ilk başkanlık kabinesinde görev almıştır. Türkiye’nin en büyük zincir hastanelerinden birinin yönetim kurulunda yer alan Sayın Koca, kamusal sağlık sisteminin dümenine geçirilmiştir. Ne yazık ki, gemi karaya oturmuştur!
Sayın Koca, ülkemizi ve hekimlik camiasını sarsan COVID-19 Pandemisinden 6 Şubat Depremlerine, sağlık alanında krizlerin yoğunlaştığı günlerde sağlık çalışanlarının ve halk sağlığından yana tutum alan, mesleki birikim ve deneyimiyle görev almak isteyen TTB ve Tabip Odalarının uyarılarını dinlememiş, bizlerle görüşmekten kaçınmıştır.
Sayın Koca, hekim, hemşire, ebe, teknisyen, paramedik, hastane işçisi, 522 sağlık çalışanını COVID-19 sebebiyle yitirmişken, TTB ve Tabip Odalarının ısrarla sürdürdüğü “COVID-19 illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı sayılmalıdır” mücadelesine kayıtsız kalmıştır.
Sayın Koca, COVID-19 Pandemisiyle mücadelede hayati öneme sahip unsurlardan birisi olan, doğru ve şeffaf veri akışını gerçekleştir(e)memiştir. Şahsi sosyal medya hesaplarından yaptığı vaka ve vefat sayıları ile aylık değerlendirmeler yaptığı basın açıklamalarında paylaştığı sayılar birbiriyle çelişmiştir. Söz konusu çelişkiler infodemiyi kuvvetlendirerek, aşı ve bilim karşıtlarının propagandasını kolaylaştırmıştır.
Sayın Koca, sağlıkta şiddet karşısında pasifist bir yönetim performansı sergilemiştir. Tıpkı pandemi verilerinde olduğu üzere, sağlık şiddetle ilgili Beyaz Kod verilerini ya paylaşmamıştır ya da gecikmeli ve eksik duyurmuştur. Beyaz Kod sistemi kurulduğundan bu yana 121 bini geçen fiziksel ve sözlü şiddet bildirimi karşısında etkili ve bütüncül politikalar oluşturamamıştır. Sağlıkta şiddete karşı palyatif çözümlere dayalı politikalar nedeniyle işyerlerimiz güvenliksiz ve korunaksız hale gelmiştir.
Sayın Koca’nın bakanlık döneminde meslektaşlarımız Dr. Fikret Hacıosman (2018) ve Dr. Ekrem Karakaya’yı (2022) sağlıkta şiddet sonucu kaybettik. On binlerce meslektaşımız ise küfür, hakaret, tehdit, aşağılama, darp ve silahlı saldırıya maruz kalmıştır.
Sayın Koca, asistan hekimlerin ağır iş yükü, çalışma koşulları, eğitim ve nöbet sorunlarına ilgisiz kalmıştır. Asistan hekim Rümeysa Berrin Şen (2021) nöbet ertesi izni olmadığı için yoğun mesaiden sonra evine dönerken trafik kazasında hayatını kaybetmişti. Ne yazık ki genç meslektaşımız yaşamını yitirdikten sonra, asistan hekimlerin kararlı mücadelesi sonucunda nöbet ertesi izin hakkını elde edebildik. Ancak mobbing, uzun çalışma saatleri ve sağlıkta şiddet gibi hekimleri ve sağlık çalışanlarını ölüme sürükleyen çalışma koşulları devam etmektedir.
Sayın Koca’nın görevi boyunca halkın kamu sağlık hizmetlerinden memnuniyet verileri düşüş göstermiştir. TÜİK’in her yıl açıkladığı Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre 2020 yılında yüzde 70 olan memnuniyet oranları, 2023 yılında yüzde 60’lar seviyesine gerilemiştir.
Sayın Koca, asgari ücreti de aşarak 18 bin 978 liraya ulaşan açlık sınırının altında maaşla geçinmek zorunda kalan emekli hekimlerin durumunun iyileştirilmesi hususunda hiçbir yapıcı adım atmamıştır. BAĞKUR ve SSK’den emekli hekimlerin durumunun iyileştirilmesi amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu üzerinde kamusal otoritesini kullanmamıştır.
Sayın Koca, Şehir Hastaneleri için devlet hastanelerinin kapatılmasına ses çıkarmazken, kurucusu olduğu Medipol Hastanesi’ni destek kapsamına dâhil ederek 4 yılda 5.9 milyon liralık teşvik almasını sağlamıştır. Ayrıca Medipol Hastanesi, 18 Nisan 2023 tarihinde toplam 4 milyar 834 milyon 799 bin TL yatırım teşviki almıştır. Teşvikler arasında gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, iki yıllık sigorta primi işveren hissesi, yüzde 50 vergi indirimi de yer almaktadır.
Sayın Koca, başka konularda kullanmadığı kamusal nüfuzunu kendi hastanesi için kullanmıştır. 2019 yılında kurucusu olduğu Ankara Medipol Üniversitesi’ne 50 bin metrekarelik Ankara Tren Garı alanını tahsis ettirmiştir. TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi’nin, Medipol’e tahsis edilen arazinin imar planı değişikliğine ilişkin davasında bilirkişi raporu usulsüzlüğü gözler önüne sermiştir: “Kent merkezinde bulunan alanın plan değişikliklerine konu olması, hem kamu kaynaklarının akılcı kullanılmaması, hem de parsel düzeyinde yapılan bu değişikliklerle planlamanın bütünselliğini bozması açısından kamu yararına ve şehircilik ilkelerine aykırıdır.”
Sayın Koca, ikinci ve üçüncü basamak özel hastanelerin daha çok pazar payını artırması ve kar oranlarını artırması amacıyla koruyucu sağlık hizmetlerini ikinci plana iten politikalar izlemiştir. Sağlık Bakanlığı 2024 yılı bütçesinde tedavi edici sağlık hizmetlerine 518 milyar 331 milyon TL ayrılırken, koruyucu sağlık hizmetlerine 202 milyar 463 milyon TL ayrılmıştır. Bu da bütçenin yüzde 28’ine karşılık gelmektedir. Sağlık Bakanlığı 2024 yılı bütçesinden çalışan giderleri ve sosyal güvenlik kurumlarına devlet primi gideri ödemeleri çıkartıldığında, koruyucu sağlık hizmetleri için kişi başına yalnızca yaklaşık 1.243 TL düşmektedir.
Sayın Koca, aile hekimleri ve aile sağlığı merkezi çalışanlarının taleplerini uzaktan izlemekle yetinmiştir. Aile hekimleri her gün 2 saatini, ebe ve hemşireler 1 buçuk saatini vergi için çalışırken, 2022-2023 yıllarında vergi kesintilerindeki artış yüzde 116 olurken, gelir artışı sadece yüzde 87’de kalmıştır. Haftalardır vergide adalet talebiyle alanlarda olan aile hekimlerini görmemekte ısrarcı olmuştur.
Sayın Koca, hem sağlık hizmeti organizasyon yapısında sorunlara yol açan, hem de kamu bütçesinde kara deliğe neden olan Şehir Hastaneleri projelerini durdurmamış, devam ettirmiştir. Şehir Hastanelerinin 2024 yılında kamuya toplam maliyeti 83 milyar 697 milyon TL’yi bulacaktır.
Sayın Koca, hekimlik mesleğinin onurunu ve meslektaşlarının haklarını savunması gerekirken, “Giderlerse Gitsinler” sözü karşısında sessiz kalmıştır. 2023 yılı itibariyle 3 bini aşkın hekimin İyi Hal Belgesi aldığı, genç meslektaşlarımızın açısından geleceksizlik duygusunun yaygınlaştığı bir dönemde, Sayın Koca, para sayma hareketiyle hekimleri paragöz olarak itibarsızlaştırmaya kalkmıştır.
Sayın Koca, hekimlerin iş yükünü ağırlaştıracak “onaylı randevu sistemi” düzenlemesini hayata geçirmiştir. Dünya Sağlık Örgütü’nün nitelikli bir muayene için öngördüğü 20 dakikalık muayene süresi yerine, 5 dakika ve altında hasta bakmayı dayatan bir sistemin temellerini atarak görevinden ayrılmıştır.
Görüleceği üzere, sağlık hizmetlerini piyasalaştırarak, sağlık sisteminde enkaz yaratarak görevinden ayrılan Sayın Koca’nın bakanlık dönemini ne yazık ki iyi bilmezdik!
Ankara Tabip Odası olarak, hem sağlık hizmeti sunumunun özneleri olan sağlık çalışanları hem de halk için, eşit, nitelikli, erişilebilir, parasız sağlık sistemi için önerilerimiz şunlardır:
* Şiddetten arındırılmış çalışma ortamları yaratılmalıdır.
* Sağlık çalışanlarının başta yemek, dinlenme, kreş ihtiyaçları olmak üzere çalışma koşulları düzenlenmeli ve iyileştirilmelidir. Yoğun ve yorucu çalışma ile nöbetlerin yarattığı olumsuzluk bir an önce giderilmelidir
* Fiili hizmet süresi zammı 120 gün olmalı, sağlık çalışanlarının ek göstergesi kademeli olarak artırılmalı, hekimler için 7600 olmalıdır.
* Çalışırken alınan ücretlerin emekliliğe yansıdığı tek kalemde maaş uygulanmalıdır.
* Aile sağlığı merkezlerinde çalışanlar başta olmak üzere alınan vergi yüzde 15’i geçmemelidir.
* Bütün sağlık çalışanların ve emekli hekimlerin aylıkları yoksulluk sınırının üzerinde olmalıdır.
* 150 milyon başvurunun gerçekleştiği acil servisler, acil hizmetleri sekteye uğratan poliklinik hizmetlerinden ( yeşil alan ) arındırılmalıdır.
* Hekimlerin muayene sayı ve süresini kendisinin ayarlayacağı ( mahkeme kararıyla da onaylanan ) bir sisteme geçilmelidir.
* Sağlık alanına yönelik bütün düzenlemeler üniversiteler, sağlık meslek ve emek örgütleriyle ilgili kurumların görüşüyle oluşturulmalıdır.
* Tıpta uzmanlık eğitimi ve uzmanlık öğrenci sayısı ülke gerçekleri ve eğitimin niteliği gözetilerek yapılmalıdır.
* Sağlığa tedavi edici değil, sağlığı koruyucu bir gözle bakılmalı; başta HPV ve grip aşıları olmak üzere tüm aşılar ücretsiz olmalı ve rutin aşılama programına alınmalıdır.
* Hekimlerin bağımsız çalışma koşullarını zorlaştıran uygulamalar terk edilmelidir.
Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu