Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son yayımladığı enflasyon verileri nedeniyle milyonlarca işçi, memur ve emekli enflasyon karşısında ezildi.
TÜİK, “Tüketici Fiyat Endeksi – Aralık 2024” verilerine göre Aralık ayı enflasyonunu yalnızca yüzde 1,03; yıllık enflasyonu ise yüzde 44,38 olarak hesapladı. Buna karşılık, yıllık enflasyon İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından yüzde 55,27 ve Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) tarafından ise yüzde 83,40 olarak hesaplandı. TÜİK’in enflasyonu İTO ve ENAG’a göre bu kadar düşük hesaplaması kurumun güvenilirliğine ve geçerliliğine bir kez daha gölge düşürdü.
Gerçeklikten uzak enflasyon hesaplarındaki oynamalarla milyonlarca işçinin, memurun, emeklinin hakları ve ücret zamları gasp edildi.
2024’ün son 6 aylık dönemi için enflasyonun yüzde 15,75 olarak hesaplanması sonucunda yasa gereği işçi ve Bağ-Kur emeklileri için uygulanacak artış oranı yüzde 15,75; memur ve memur emeklileri için artış oranı yüzde 11,54 olacak. Söz konusu ücret ve aylık artış oranları, fiyatlardaki reel artış oranlarının çok altındadır.
Fiyat artışlarını ve ücret zamlarını karşılaştırdığımızda durumun korkunçluğu daha da açığa çıkıyor. Son altı ayda fiyatlar yüzde 15,75 artarken, memur emeklilerinin aylık zammı yüzde 11,54 ile fiyat artışının da altında kalmış durumda.
Fiyat artışları en çok mutfakta hissediliyor. En yoksul gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 77,4 oldu!
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre gıda fiyatları dünyada 2024'te yıllık yüzde 6,7 artarken Türkiye'deki artış yıllık yüzde 43,6 olarak gerçekleşti. TÜİK, Aralık 2024 dönemine ait gıda enflasyonunu yüzde 43,58 olarak açıkladı. Ne var ki, DİSK-AR’ın TÜİK verilerinden yararlanarak yaptığı hesaplamaya göre emeklilerde gıda enflasyonu yüzde 60’ı buldu. Üçüncü yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 48,7 olurken, düşük gelirli ikinci yüzde 20’lik grubun gıda enflasyonu yüzde 60,9 ve en yoksul yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 77,4 olarak gerçekleşti.
Gıda fiyatları halk sağlığı sorunudur!
Ortalama 4-6 yaş arasındaki çocuklar için 1963 kalori, 15-18 yaş arasındaki çocuklar için 3244 kalori, yetişkin bir erkek için 2953 kalori, yetişkin bir kadın için 2658 kalori gereksinimi temel alınarak sendikalarca yapılan hesaplamalara göre, dört kişilik bir ailenin asgari beslenme tutarı olan açlık sınırı 21 - 24 bin TL arasında değişiyor.
3 Ocaktan başlayarak Ankara’da 200 gram ekmeğin fiyatına yapılan yüzde 25'lik zammın işçi, memur ve emekli maaşlarındaki artıştan bile fazla olması halk sağlığı açısından büyük bir risk ve sorundur.
Açlık sınırının asgari ücretle eşitlenmesi; halkın sağlıklı, yeterli ve dengeli beslenememesi demektir.
Maddi olanaksızlıklar nedeniyle yetersiz ve dengesiz beslenmek zorunda kalan kişilerde; çabuk yorulma ve halsizlik, depresyon, çinko demir yetersizliğine bağlı saç dökülmesi, zayıflayan bağışıklık sistemi nedeniyle sık hastalanma, kabızlık ve ödem oluşumu, kalsiyum ve D vitamini eksikliğine bağlı diş çürümesi ya da kemik erimesi, demir ve folik asit eksikliğine bağlı anemi gibi hastalıkların görülme olasılığı artacaktır.
Yüksek gıda fiyatları nedeniyle, halkımız karnını karbonhidrat, yüksek yağ, yüksek basit şeker ağırlıklı öğünlerle, bütçesine uygun doyurmaya yöneliyor. Sofralarda yeterli miktarda protein, taze sebze ve meyve yer almıyor. Bu nedenle obezite, hipertansiyon, diyabet, metabolik sendrom gibi obezitenin tetiklediği sağlık sorunları ortaya çıkıyor. Birkaç yıl önce Meclis’e sunulan Obezite ile Mücadele Yöntemleri ve Önlemleri Komisyonu raporuna göre ülkemizde her 3 kişiden 1’inde obezite görülüyor.
👉 Başta enflasyon verileri olmak üzere tüm resmi istatistikler şeffaf ve bilimsel şekilde hesaplanmalıdır.
👉 Yoksulluğu ve bölüşümdeki eşitsizliği önleyecek sosyal politikalar yaşama geçirilmelidir. Kamu tarafından sağlanan sosyal yardımlar siyasi popülizmin aracına dönüştürülmemelidir.
👉 Çalışan yoksulluğunu azaltmanın öncelikli yolları gelirde adaleti ve #VergideAdalet'i sağlamaktır.
👉 Okul çağındaki çocuklarımızın gelişimi için #1ÖğünÜcretsizSağlıklıYemek verilmelidir. Çocuk yoksulluğunun önüne geçmek ve çocuk işçiliğiyle mücadele etmek hükümetin öncelikli görevleri arasında olmalıdır.
👉 Eşitsizliği artıran, ekonomik krizin faturasını halka ve çalışanlara yükleyen, sermayeye daha çok kaynak transferi amaçlayan politikalar sona erdirilmelidir.
Ankara Tabip Odası
Yönetim Kurulu